İlk gece, birçok kadının evlilik öncesi stres faktörlerindendir.

Anadolu'da ve Orta Doğu ülkelerinde kadın cinselliğinin sınır ve kuralları erkekler tarafından belirlenir. Çocukluktan itibaren belirlenen sosyal kural ve dayatmalara kız çocukları, cinsel kimlikleri baskılanarak, tehdit ve korkuyla büyütülür.

Erkeklerin özgürce ve hesap vermeden yaşayıp geliştirdikleri cinsel kimlikleri, kadınlar için bazen tehdit unsuru olmakta, bazen de erkek egemen zihniyetin izin verdiği kadarıyla vâr olmaya çalışmaktadır.

Bu yoğun baskılanmalar, gerek direkt gerek dolaylı yollarla olsun, kadınlar için fobik sonuçlar ortaya koyabilmektedir.

Bu fobik sonuçlardan bir tanesi de ilk gece korkusu olarak ortaya çıkan vajinismustur.

Tabii ki vajinismusun tek nedeni sosyal ve ailevi baskılar değildir. Bununla birlikte oranı en yüksek nedenlerden biridir diyebiliriz.

Evlilik öncesinde ilk işaretlerini vermeye başlayan vajinismus, evliliğin üzerine kâbus gibi çökmekte ve mutsuzluk getirmektedir.

Vajinismus,  genellikle cinsel ilgisizlik olarak kendini gösterir. Kendi bedenini, cinsel kimliğini görmezden gelerek yaşam sürülmesine neden olur.

Küçük yaştan itibaren aileleri tarafından açık veya üstü kapalı uyarılarla büyütüldükleri için, cinsellik, kaçınılması, korunulması gereken bir tehdit olarak yapılanmıştır.

Bu şartlarda büyütülen bir kadının, sağlıklı bir cinsel hayat yaşaması oldukça zordur. Toplumda görülen vajinismus vâkalarının çokluğu bunun kanıtı sayılabilir.

Hiç gelişmemiş, temeli yanlış ve eksik atılmış cinsel kimlik yetmezmiş gibi, aynı eksik ve yanlış bilgilerle ilk gece hakkında "bilgi verme" adı altında gerçeklikten uzak, eksik, tamamen öznel deneyimleri, tavsiye olarak sunan yakın arkadaşlar veya akrabalar da eklenince ilk gece gerçekten kâbusa dönüşmektedir.

Evet, vajinismus tedavi edilebilir bir fobi. Fakat neden binlerce kadın buna maruz kalıyor, evliliklerinin en güzel günlerini böyle bir durumla mücadele ederek geçiriyor?

Toplumsal gerçekler hayatın önemli bir parçasıdır. Toplumsal gerçekleri değiştirmek, yanlış olanı sürdürmekten vazgeçmek bizlerin elinde.

Kız çocuklarını doğru bilgilerle, sağlıklı ve inanç sistemlerimize uygun olarak yetiştirmek zor değil. Aksi halde mutsuz evliliklerin sorumlusu olarak alınacak vebâlin altından kalkmak hiç kolay olmayacaktır.