Her canlının sevilme ve sevme ihtiyacı vardır. Çiçekler büyürken toprağın, suyun, ışığın sevgisine ihtiyaç duyar. Arılar çiçeğe olan sevgileriyle ekosistemi dengede tutar. Hele ki insan için sevgi, anlam bulmanın, gelişmenin, doğumun ve hayatın mayası sayılabilir.

Sevgi üzerine hayat vâr olur ve sonlanır. Tüm bu yolculukta sevgi, ruhumuzun iskeletidir.

Hayatın en zor aşamaları, sevgisiz ve yalnız kalınan anlardır insan için. Oysa sevgi öyle derin ve farklı dillere sahip bir duygudur ki, aslında sevgisiz kalındığı düşünüldüğü anlarda bile vardır. Sadece frekansı farklıdır.

Bâzen ihtiyaç duyulan veya alışılagelmiş duyguyu arar insan. İhtiyaç duyulan sevginin, alışkanlıkların dışında bir frekansta geliyor olması ayırt edilmeyebilir. Bu durumda kızgınlık, kırgınlık başlar. Oysa ki sevgi gelmiştir ama farklı bir frekanstadır.

Peki bilinmeyen frekanstan, yabancı gelen sevgi, mutluluk verebilir mi?

Söz konusu bir bebekse ona kendi frekansından sevgi vermek gerekir. Çünkü bir bebek için farklı bir sevgi frekansını keşfetmek henüz mümkün değildir. Ve bebeğin sağlıklı büyümesi için bunu vermek zorunludur.

Yetişkinler içinse durum biraz farklıdır. Bir yetişkin için sevgi frekanslarının farklılığı, çözülebilir, öğrenilebilir bir süreçtir.

Her insan, içinde farklı bir dünya taşır. Her insan içinde büyüttüğü dünya' nın dışa vurumudur. Çorak bir dünya taşıyan dışarıya bereket veremez, bereketli, cömert, zengin bir dünya taşıyan bunu etrafına kolaylıkla hissettirir. Sonuçta da herkes bir şekilde içinde sevgiyi barındırır ve sevgiye ihtiyaç duyar.

Günümüz ilişkilerinde bu farklı dünyaların yaydığı farklı frekansların karmaşası yaşanıyor aslında. Herkes sevgiden söz ediyor ve sevgisizlikten şikâyet ediyor. Oysa frekansları okuyup doğru bir çeviri yapılsa kimse sevgisiz kalmayacaktır.

Her insan, kendi dünyasında geliştirdiği sevgi frekansını karşısındaki insana yansıtır. Bâzen yetersiz bâzen yeterli, bâzen fazla, bâzen de görülmezdir. Bunu alabilmek, hissedebilmek çaba ve emek gerektirir.

Sevgiyi anlayabilmenin en güzel yolu da önce kendi sevgi frekansını, sonra da karşıdaki insanın frekansını çözebilmektir. Bâzen "seni seviyorum" u duymak ister insân ama karşısındaki Ona küçük bir hediye verir. Bâzen "seni seviyorum" u duymak ister insân ama karşısındaki Ona, dokunmayı, sohbet etmeyi verir.

Burada sevgiyi vermeyen kim? Aslında hiç kimse.

İnsan sevgisini muhakkâk söyler, kimi "seni seviyorum" der, kimi içtenlikle sarılır, kimi köpüklü bir kahveyle uzun sohbetler eder, kimi merâk eder, kimi hasta olduğunda başucundan ayrılmaz. Ama sonuç olarak hepsi de seviyordur.

Sevdiğiniz insanı, sevgisini göstermiyor ya da ifade etmiyor diye kızmadan önce sadece frekanslarınıza ve karşınızdaki insanın frekansına dikkat edin. Aynı dalga boyunda mısınız?

Dünya ve insan için sevgi bu kadar önemli ve değerliyken, sevdiğimiz insanın sevgi frekansını keşfetmek ve anlayabilmek belki de hayatın en keyifli keşfi olacaktır.

Sadece küçük bir frekans keşfi…