Suriye’deki değişim, çok ani ve hızlı geliştiği için doğal olarak meseleye dair soru işaretleri oluştu.

Her durum ve olayda ABD, İsrail parmağı olduğunu düşünen kuruntulu pesimistler için Esed’in ani gidişi, büyük planın bir parçasıydı ve BOP, BİP gibi projeler tıkır tıkır işliyordu hatta sıra Türkiye’ye gelmişti. Böyle bir ihtimal sıfır değil ancak yakın dönemde böyle bir tehlike çok güçlü değil. Zira bölgedeki gelişmelere baktığımızda Esed mi yoksa muhalifler mi diye sorsanız İsrail daha kontrollü ve oldukça zayıf bir “düşman” olduğu için Esed’i tercih ederdi. Dolayısıyla “İsrail Esed’i devirdi” demek pek makul değil. Sadece şöyle bir durum oldu; İran ve Hizbullah’ı vurarak Esed’e gelen desteğin önünü kendi güvenliğini gerekçe göstererek kırdı ve muhalifler de bu zayıflığı avantaja çevirdi.

Muhaliflerin, Suriye’de hiçbir destek almadan kendi güçleri ile ilerlediklerini düşünmek de pek mümkün değil. Zira Suriye gibi sadece kendine Suriye olmayan bir yerde yerel kaynakların tek başlarına oyun kurucu olması pek ihtimal dahilinde değil. Ancak ABD, eskisi gibi müdahaleci formunda değilken, İran ve Hizbullah İsrail ile uğraşırken, Rusya Ukrayna savaşıyla meşgulken, DEAŞ kendi kabuğuna çekilmişken yani ABD, YPG’ye destek verme zorunluluğu hissetmiyorken, zaten 10 yıldan fazladır savaşın içinde tüm gücünü kaybetmiş bir Esed’i devirmek Suriyeli muhalifler için “yok canım muhalifler yapmadı, ABD-İsrail oyun kurdu” diyerek itibarsızlaştırılacak bir durum değil.

Bunlardan hareketle, en azından şimdilik, Suriye’de BOP ya da BİP’in işlediğini, “cihatçıların” İsrail ve ABD’nin has adamı olduğunu, İsrail ve ABD’nin Suriye’de Kürt devleti kurduğunu iddia etmek mesnetsiz. Zaten HTŞ’nin Suriye’deki ilerlemesiyle birlikte İsrail’in güvenlik amacıyla Suriye topraklarında ilerlemesi, HTŞ’nin eline rejimin askeri mühimmatı geçmesin diye askeri bölgeleri vurması da bunun bir göstergesi. ABD’nin sözden başka bir şey yapmadığı da ortada hatta Trump’ın “Suriye bizim savaşımız” değil diyerek bölgede fazla mesai harcamayacağı da ihtimal dahilinde. Tabi Pentagon’un her yerde bir karakolum olsun diye bölgede az bir güçle ya da desteklediği aktörle kalacağı bir sır değil.

Bundan sonra ne olacağını net biçimde bilmek şimdilik mümkün değil ancak ne olması gerektiğini belirtmenin bir mahsuru olmasa gerek.

Türkiye, PKK’nın bir uzantısı olarak gördüğü için PYD’yi de terör örgütü olarak kabul ediyor. Bahçeli, çözüm derken doğrudan İmralı ile görüşülmesinden, PKK’nın silah bırakması gereğinden bahsetmişti. Dolayısıyla şu durumda Abdullah Öcalan’ın muhatap alınması mümkün ise Mazlum Kobani’nin de muhatap alınması söz konusu olabilir mi?

Neden olmasın?

Suriye’de muhaliflerin etkin olmasıyla birlikte PYD kendi kontrolünde tuttuğu bölgelerle ilgili endişe duyuyor. HTŞ’ninDEAŞ’ın devamı olduğunu ve Kürtlere DEAŞ’ın saldırıldığı gibi saldırılacağını düşünenler var. Her ne kadar HTŞ lideri Culani böyle bir şey olmayacağını ifade etse de HTŞ ve PYD arasında yer yer çatışmaların olduğu, gerilimin olduğu biliniyor. Tabi sahanın sahada olmayan provokatörü bol olduğu için kim nerede hakimiyet kuruyor kim hakimiyet kaybediyor net biçimde bilemiyoruz ancak tedirginlik olduğu gayet net.

Şu durumda, Suriyeli muhalifler üzerinde etkin olan Türkiye, Suriye Kürtlerinin güvenliğini garanti etse, Türkiye içinde de İmralı düzeyinde çözüm diyalogları başlasa, sabahtan akşama kadar İsrail ve ABD ile bölgedeki her gelişmeye anksiyete geçirerek bakılmasına neden olan yüksek tansiyon düşse, PKK’nın silah bırakmasının/terörün bitmesinin imkanları aransa olmaz mı?

Bu bahisler elbette öyle satır satır yazınca hayata geçmiyor, elbette kolay değil, ancak Türkiye’nin milliyetçi partisi “çözüm” demişken, İmralı ile diyalog kuracak aktör DEM Parti “çözüm için uzatılan eli geri çevirmeyiz” demişken, Salih Müslim, Mazlum Kobani’den yani YPG’den “diyaloğa hazırız” mesajları geliyorken, hem içeride hem de dışarıda paralel bir çözüm imkanı doğmuşken, bu tarihi fırsat ayağa gelmişken silah bırakmanın vakti değil midir?

Hem madem diyelim iddia edildiği gibi İsrail, Türkiye aleyhine plan yapıyor, ABD, Türkiye aleyhine oyun kuruyor, şu durumda sorunları olan bir Türkiye mi yoksa önemli problemlerinden birini çözmüş bir Türkiye mi bu planlara karşı daha güçlü cevap verir?