Politika Kasabasında vaziyet vahim. Siyaset Bulvarı parmak sallayanlar, Millet Bahçesi burnundan soluyanlarla dolu. Kasabanın bir köşesinde ‘Terörsüz Türkiye’ meltemi eserken, diğer köşede kasırga; tozdan dumandan göz gözü görmüyor. Hatta bu sabahki gibi kar/boran/fırtına… Önce 35 yıl önce yazdığım bir şiirin dizeleri geliyor hatırıma:

Kar bu gece kimlerin yâri
Kar bu gece cehennem narı
Kar bu gece
Masmavi, kıpkızıl, sapsarı...
Ankara bu karda
Ankara bu gece
Şehirlerin kralı...

Sonra kasabanın Saloonuna ve bahçeye seğirten siyasilerin hiddetli mi hiddetli halleri…
Nisan karıyla kirlerinden arınmış bembeyaz bir Ankara gününde konuya dair diyeceklerimi hasbihal havasında aktarmak istiyorum…

***

Bazı insanlar gibi bazı kelimeler de şanssızdır! Örnek: Cunta!

Türk Dil Kurumu’na sorduğunuzda, ‘cunta’yı, “Bir ülkede yönetime silah zoruyla el koyan kimselerden oluşan kurul” şeklinde tarif eder.

Oysa tek bir sözcük ile ‘toplantı’ ya da ‘komite’ diye de tanımlanan cuntanın kökeni, 1808’de Napolyon’un İspanya’yı işgaline karşı koymak için İspanyol direnişçilerin düzenlediği ‘ulusal ve yerel cunta’ya dayanıyor. Aynı İspanya daha sonra Franko falanjizmi altında inim inim inlemiştir ama konumuza dönecek olursak, ‘cunta’, günümüzde oligarşik askeri diktatörlükler için kullanılır ve bu tanımı değiştirmeye kimsenin gücü yetmez!

Bu şanssız kelime, siyasilerin diline dolanınca, ‘hal idilmesi’ gereken bir hal aldı…

Söylem olarak, bu halin içinde ‘diktatör’ ile ‘cuntacı’ el ele, kol kola geziyor!

Diller, ‘kara gömleklilerin’ kuryeliğinde servis edilen ‘faşizm’ biberinin acısıyla dönüp duruyor hapsolduğu ağızların içinde…

***

Ne diyeceksen açık seçik söyle derseniz sazı da sözü de siyasilere bırakırım. Onlar için kendimi yoracak havada değilim.

Aldılar sazı ellerine bakalım ne geldi dillerine.

Erdoğan’ım kendimi Reis gibi görürüm
Terörsüz Türkiye’yi canım gibi korurum
Tepemi attıranın üzerine yürürüm
Diktatör ve cuntacı diyen kendi düşünsün

Özel’im bilirsiniz Özgür’ce bir dardayım
İmamoğlu içerde bense farklı yerdeyim
Seçim derim; hak/hukuk talep eden serdeyim
Kös dinleyen, duymuyom diyen kendi düşünsün

Yanında Pervin Buldan ile Beştepe’ye doğru yürüyen Sırrı Süreyya Önder, çok duyduğu böylesi atışmayı susturmak için ünledi:

Terörsüz Türkiye’de Sırrı Süreyya Önder
Sözleri ve yüzleri ada yönüne dönder
Başbuğ Bahçeli gibi güzel mesajlar gönder
Yok bunlar bana uymaz diyen kendi düşünsün

***

'Cuntacı'yı, ‘Kara Gömlekliler’i, Mussolini’yi, faşizmi, falanjizmi anlatacaktım ama siyasiler izin vermedi. Bir hal ve gidiş tahlili yaparak bitireyim yazıyı.

Gerçek şudur: Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan cuntacıdır ne de göstericiler kara gömlekli…

Dilimizin dediğini kulağımız duymazsa, o dem, son söz Namık Kemal’e düşer:

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?”