Hayat, emperyalizm kadar acımasızdır ama adildir! Türk’e de Kürt’e de aynı davranır. Herkese hak ettiğini verir. Kiminin uçması kiminin sürünmesi bundandır…
***
Dün; bizim nesil yurtseverdi, fedakardı ama ‘ideolojik derinlik’ içinde yolunu şaşırmışlardan oluşuyordu!
Bugün; kendisini çabuk tüketen ‘Z kuşağı’, ideolojik derinlikten azade bir siyasi sığlık içinde…
***
Dün; ‘Marksizm-Leninizm tatlısının tarifini hazırlayan Marx, Engels ve Lenin, sofraya koyduklarına dadananlara bakıp kasılıyordu! Tarifin üzerine biraz Enver Hoca fukaralığı ve bolca Mao köylülüğü ekenler, sadece dil değil yürek de yakan Stalin acısını serptiğinde ‘leziz’ ve ‘doyurucu’ bir aş ürettiğini sanarak kaşık sallıyordu tarif türlerine…
Bugün; Trump’ın eli var mazlumun, mağdurun cebinde, sofrasında…
***
Lenin, 1919 Mart’ında ‘Komünist Enternasyonal’i yani ‘Komintern’i kurarken, dünyanın ilk antiemperyalist savaşına önderlik etmeye hazırlanan Mustafa Kemal Paşa da ‘kutsal isyan’ için Samsun’a çıkma hazırlığı yapıyordu…
Geçimini ‘kapitalist’ Engels sayesinde sağlayan Marks dünyayı derinden etkilerken, Lenin, Çarlık rejimini yıkıyor; ‘büyük yürüyüş’te köylülere önderlik eden Mao, ‘kültür devrimi’yle yakılan kitapların dumanı arasında iki milyar serçeyi öldürterek milyonları açlığa mahkum ediyordu. Enver Hoca ise bir avuç halkını ‘korugan’ların korumasında yoksullukla imtihana tabi tutuyordu…
***
Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşının her aşamasını hukuk zemininde yürüten…
Anadolu’nun ortasına kadar gelmiş düşmanla göğüs göğse savaşan…
Top seslerinin duyulduğu Büyük Millet Meclisi’nde arkasından konuşanları, cepheden gelip, istikbalini hatta canını ortaya koyarak ikna eden…
Mustafa Kemal Paşa; cumhuriyetin kuruluşuna önderlik ediyor, dev tesislerle büyük bir kalkınma hamlesi başlatıyordu…
Elde yok, avuçta yoktu. Bu koşullarda bile milli burjuvazinin oluşması, sermaye birikiminin sağlanması için çalışılıyordu. Çünkü bilinir ve bilirdik ki; feodal ağaların aksine, ‘burjuvazi toplumun en ilerici kesimidir’! Okurlar, düşünürler, üretirler, tüketirler…
***
‘Sosyalist sistemle yönetilen ülkelerde enflasyon olmaz’ masalına öylesine güçlü bir inanç vardı ki domuzların yönettiği "Hayvan Çiftliği"nde içten içe çürüyen sistemin çatısı halkın üzerine çöküyor, Lenin’in heykelleri yıkılıyordu…
Her hal ve şartta “Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir” diyen Mustafa Kemal artık ‘Atatürk’ olmuştu ama onun adına ‘gardrop’ dizenler ve kurdukları dini / siyasi yapılarla peşine takılanları başkalarının kapı kulu yapanlar türemişti. Bunlara göz yuman hatta yol veren sığ siyaset anlayışı, 15 Temmuz ihanetiyle akılları başa getirse de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve ona inanarak canını, malını ortaya koyanların kurduğu Türkiye Cumhuriyeti işgalden yine millet sayesinde kurtulmuştu…
***
Dün; Trump’ın dedeleri Kızılderili kanı üzerine bir şebeke inşa ediyordu, etti…
Bugün; torun, o şebeke sayesinde dünyada ‘değerli’ ne varsa el koyuyor…
İdeolojik derinlikte kaybolanların neslini sürdürenler ise siyasi sığlıkta debeleniyor...
Bilimin yol göstericiliğinde ilerleyenler, zekalarını ‘yapay’ ile dost kılmaya çalışsa da emperyal teknoloji şirketlerinin attığı formattan sıyrılmak için ‘delete’ tuşuna basamıyor!
(Önemli not: İnternet medyasının isyankârlarının, “Kamuoyuna açık mektup: Google’ın yıkıcı ambargosunu protesto ediyoruz” ayaklanması, bu ataleti gidermeye dönük bir adalet arayışı olsun umalım…)
***
Ey kari, çığlığın duyulmuyor diye enseyi karartma! Bu teslimiyet olur…
Bundan sonrasına bir gün bir vesile ile devam ederiz belki…