Bıyık altı tebessümün mucidi Sırrı Süreyya Önder, kendisini ‘barış emekçisi’ diye tanımlayınca siyaset literatürü yeni bir kavram kazandı.

Bu söz ile ‘süreç’ tarihe farklı kazındı.

Politika Kasabasının Siyaset Bulvarındaki mekanlar, ortamlar ise gelişmelerin özüne uygun söylemler, eylemlerle hareketlendi…

Millet Bahçesinin mağdur müdavimleri ile Saloonun kalantor gebeşleri ayrı dünyalarda yaşıyor olsa da barış emekçileri ile çökme peşindeki han-ı yağma yemekçileri yamaç yamaca geliyor kasaba labirentinde…

‘Han-ı iştiha’da bir gedik açıp sofraya elini, dilini sokmak isteyenler de yok değil ama nafile…

Vahşi Batının acımasız kovboyu havasındaki türediler bilvesile bunlara katılınca aksıran, tıksırandan geçilmiyor ortalık.

Demirel de yok ki ‘vaziyet kel, acele gel’ diye imdat çığlığı atayım! Yine de barış emekçilerine sevgi, saygı ile kasabanın ve küresel alemin aktörlerini buluşturmak istiyorum sizlerle. Kendileri anlatsın…

***

Tıramp’ım bilader işi bilirim
Yöntemim basittir çöker alırım
Direnen çıkarsa zeban’olurum
Dünyada her maden bizim sayılır

Zelinski’yim gardaş bir değil derdim
‘Musk’a bakaraktan işte bu derdim
Putin’i de derdest etmekti derdim
Tıramp’ı görende candan cayılır

Erdoğan’ım terör biter peşinde
Benle beraberler işin başında
Devlet Bahçeli de bilge yaşında
Başarım önünde Tıramp bayılır

Özgür’üm Özel’im sosyalist serim
Enternasyonalce sözümü derim
Yine de herkese şöyledir sorum
Kendinden geçmişler nasıl ayılır

Bahçeli’yim görün didindim artık
Selo’yu da yoldaş edindim artık
Az kaldı ada’ya gidendim artık
Bu hal altın varak üzre oyulur

Sırrı Süreyya’yım Önder soyadım
Medyayı giydiğim renge boyadım
‘Barış emekçisi’ yürür toy adım
Şerefim üstüne sözüm koyulur