Dünyanın gözleri önünde 7 Ekim’den bu yana kadın-çocuk-yaşlı ayırımı yapmaksızın herkesi birer terörist veya terörist adayı gören İsrail, çocuklarına Filistin’i yok etme şarkıları söyletiyor.
Bu hastalıklı ruh halini seyreden dünya, maalesef ki Amerika’nın tasmalı köpeğine hiçbir yaptırım yapamıyor.
Amerika ve İngiltere’nin başını çektiği terbiye etme süreci büyük bir hızla devam ederken, İsrail’e tank ve bomba yardımı yapan bu iki ülke, yiyecek ve battaniye gönderen diğer dünya devletlerine adeta meydan okuyor.
Doğu’da yanan ateş Batı’da güneş olup doğarken, Filistin’de yaşanan acılara rağmen dünya oradaki teslimiyete hayran kalıyor.
Dünya’nın, Siyonizm’e sempati kuran azınlığının dışında kalan büyük bir kısmı, İsrail’in terörist ilan ettiği Hamas’ın esirlere hürmetini, gönülleri ısıtan selamlaşmasını konuşuyor.
İşte burada devreye giriyor İslam’ın kalpleri yumuşatan sıcaklığı… vicdan ve merhamet örneği olarak tüm dünyada karşılık buluyor. Haftalardır akıtılan masumların kanı, dünyayı insanlık ve merhamet noktasında ayaklandırmış durumda.
Uzun çabalar neticesinde dört günlük ateşkes ilan eden Siyonist İsrail, terör örgütü olarak gördüğü Hamas ile anlaşmaya vararak esir takası yapmayı uygun gördü !
Yapılan bu ‘’insani ara’’ anlaşması, aslında çok iyi bildikleri bir şeyi, dünya gözü önünde (Hamas’ın terörist olmadığını) kabul ettiklerinin bir göstergesidir.
Bu durum bana ‘’Hudeybiye Antlaşması’’nı hatırlattı. Biliyorsunuz ki Hudeybiye’de Müslümanlar resmen tanınmış olmakla beraber, aleyhlerine gibi görünen antlaşma maddeleri muştulara gebe idi…
Tıpkı Hudeybiye gibi bugün müşahede ettiklerimiz, Aksa’nın muştusunu bizlere getirecektir inşallah.
Değerli okurum;
Yaklaşık 15 bin insanın yok edildiği Filistin’de yaşanan acının tarifi namümkün. Bir avuç işgalcinin yaşattığı zalimliği boykot etmenin dışında, oradaki kardeşlerimiz için dua etmek ve bu zulmü olabildiğince duyurmakla mükellef olduğumuz kaçınılmaz bir gerçek.
Uzaktan seyrettiğimiz bu zulüm bize önemli bir mesaj veriyor.
Dünya’ya silah satmak için teröristliğe soyunan Amerika’da, Pentagon’un her yıl destekçilerine iki milyar dolarlık silah gönderdiği açıklamasını bizzat Amerikalılardan öğreniyoruz.
Dünya’da terörü ve teröristleri destekleyen tek devletin Amerika olduğu bilinen bir gerçek, ancak kendi vatandaşlarının dahi bu durumdan oldukça rahatsızlık duyduğunu, protestolarda en ön saflarda yer almaları gösteriyor.
Biliyoruz ki Amerika’da oluşan enkaz sadece Biden tarafından koordine edilmiyor. Biden’ı göreve getirenlerin uyguladığı bu politika için, başkanlık koltuğunda oturan kişinin siyasi düşüncesi önemli değil.
Bu durum bize Amerika derin devletinin de Yahudilerin elinde olduğunu göstermeye yetiyor.
Büyük strateji hamleleri ile bugüne kadar istediği ülkeye kan ve gözyaşı götüren Amerika, ekonomik savaşı Çin’e karşı kaybetmenin telafisini aramakta.
Ukrayna savaşını kızıştırarak Rusya’daki doğalgaz koridorlarını yok etmeye çalışan Amerika’nın, Suriye ve Irak’a demokrasi götürüyoruz yalanını ifşa eden dünya, artık gerçek yüzünü görüyor ve biliyor.
Peki ilerleyen günlerde neler olabilir?
Hatırlarsanız yakın bir süre önce el kassam tugayları tarafından atılan top görüntüleri servis edilmiş ve orada ‘hızlı-hızlı’ diyen bir sese odaklanmamız istenmişti.
Bu tuzak büyük bir oyunun ilk hamlesiydi. Bu görüntülerden sonra terörist İsrail komutanları, Türklerin işin içinde olduklarına dair şüphelerini dile getirmişlerdi.
İşte kurgu tamda buydu…
Olması gereken, bu söylemleri büyüterek Türkiye’nin de savaşın bir parçası olduğunu ispat etme çabasıydı.
Saldırıların ilk gününden bu yana, savaşa karşı olduğumuzu ilan eden Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan, bu hamleleri erken fark ederek
yapılmak istenen oyunu bozmuştu.
Merhamet sahibi ve şehadetin mertebesini düşünen herkes (şahsım da dahil) bizim orada olmamız gerektiğini, zulüm eden bu insansı varlıklara hadlerini bildirmemiz gerektiğini söylüyordu. Hatta sokak medyasına konuşan emekli askerler ‘’devletimizden bir isteğimiz var bizi oraya gönderin’’ diyorlardı.
İyi niyetli kurulan bu cümlelerin, birilerinin işine yarayacağı ve üçüncü bir cephe açma gayretlerine hizmet edeceğini hatırlatarak yazımıza devam edelim.
Değerli okurum; Yaşatılan bu zulmün Gayretullah’a dokunacağına olan inancım tamdır.
Bedir’de kafir ordusunu dize getiren aslanların ruhu bugün Mescid-i Aksa’da şaha kalkmıştır.
Bugün, ‘’Hayaletlerle savaşıyoruz’’ diyen siyonist askerleri, aslında o kadar aciz ve bir o kadar da korkak !
Bu duruma örnek vererek yazımı sonlandırmak istiyorum;
Savaş mahalinde bir portakalı kâğıda sararak, İsrail askerlerinin bulunduğu alana atan küçük bir kız çocuğu, elindeki portakalı atar atmaz bütün askerler kaçarlar.
Askerler gizlendikleri yerlerinde o küçük yuvarlak kâğıda sarılı olan şeyin patlamadığını görür ve bomba imha ekiplerini çağırırlar.
Bomba imha ekipleri gelir ve sarılı olan paketi imha etmek için girişimde bulunurlar.
Yapılan inceleme neticesinde atılan şeyin kesekağıdına sarılı olan bir portakal olduğunu görürler.
Kesekağıdını açan işgalci askerler, kâğıdın içinde bulunan portakal ve yazılan yazıya dikkat kesilirler.
Orada küçük kız şunu yazmıştır;
‘’Biz, sizin attığınız bombalardan korkmazken, siz bizim attığımız portakalları görünce korkarak kaçıyorsunuz. İşte aramızdaki fark bu. Biz ölüme ne kadar hazırsak siz ölümden o kadar korkuyorsunuz.’’
Bu kelimeler savaşın kazananını çoktan belirlemişti bile, ne dersiniz?
Selam ve dua ile…