Sabah ezanını bilirsiniz, makamı itibariyle verdiği duygu diğerlerinden farklıdır ancak, bu bayram sabahı okunan ezanlar makamın ta ötesinde beni teslimiyet kapısına götürdü.

Sanki insanlığa haykırdığı bir mesaj vardı. İcra edeceğimiz bayramın hakikatini, özünü ve geldiğimiz noktayı yüzümüze vururcasına… sanki yer gök ağlıyorcasına…

Bir yandan Hz. İbrahim’in “Halilim” diyen dosta sadakati,

Diğer yandan evlatlarının içinde en sevimlisi, “canpare”si Hz. İsmail’in gösterdiği teslimiyet… 

Aslında hakikat neydi ?

Kurbanı, ‘’hayvan katli’’ gibi niteleyen lakin lüks  mekanlardaet yemekten beri durmayan, ancak Müslümanlığın aidiyetiolduğu için sırf dine olan düşmanlıklarından dolayı karşı çıkmak adına her yıl tepkisini dillendiren sözde ‘’hayvan sever’’ seküler kesimin sesini yükselttiği “Kurban” gerçek manada neydi ?

Kurban; Allah’a duyulan sevgi ve muhabbetin en temelinde, O’nun hikmetine ulaşıp Allah’a yakınlaşma anlamına gelmektedir.

Bu bağlamda Allah’a teslimiyetin en güzel örneklerinden biridir Hz. İsmail’in kıssası. Bu teslimiyet karşısında Allah onlara katından bir kurban gönderdi ve böylece, o günden kıyamete kadar kurban ibadeti ile bu büyük itaat ve teslimiyet eylemi yad edilecekti.

İşte bu sebepledir ki kurban, Müslümanın samimiyeti, teslimiyeti, sadakati… kısacası inancının mahremiyetiydi.

Şimdi kafamızı kaldırıp bir bakalım etrafımıza, dünyadaki Müslüman alemlere !

Teslimiyeti, Hz. İsmail gibi hakiki manada yaşayan ve bununla da tüm dünyaya gerçek Müslümanın nasıl olması gerektiğini gösteren inanmışları görmek için çok uzağa gitmeye gerek yok.

Evet… 7 Ekim’den bu yana Allah için, inancı ve değerleri uğruna canları, malları, evlatları, anne ve babasını Hak yolda şehit veren ve bundan beri durmayan, tıpkı Hz. İbrahim’in,oğlu İsmail’i Allah için feda ettiği gibi, şehadete koşarak giden, o şerbeti içenleri de bir düğüne, bayrama uğurlar gibi uğurlayan bir toplumdan bahsediyorum.

Filistin halkının teslimiyeti ve bu soykırım karşısındaki dirayeti bana, Efendimizin bir sözünü sık sık hatırlatıyor: “ ümmetim 73 fırkaya bölünecek, ancak bir fırkası cennete girecek!”

Evet bu, tıpkı Gazze halkı gibi inanan ve gereği gibi yaşayanlar için elbette büyük bir müjde, peki önce kendi nefsim adına soruyorum: ben, bu kurtuluşa eren o fırkanın içinde miyim, yoksa değerlerimi, onurumu, Müslümanlık gururumu bir kenara bırakarak, dünya menfaatlerini gözettiğim için geride kalan 72 fırkada mı yerimi alacağım ?

Bunu düşündükçe kahrolup endişelerim artarak, şu yaşanan zulme karşı hala sessizliğini bozmayan tüm İslam alemi adına hicap duyuyorum.

İnşallah bizler, buğzedenler adına Efendimizin müjdelediği, o kurtuluşa eren tek bir fırkanın içinde yerimizi alanlardan oluruz. Her ne kadar yine nefsim adına hak etmiyor olsam da…

Evet kurban, Hz. İbrahim gibi verilen söze sadakat,

Hz. İsmail gibi, bugün Gazze halkının gösterdiği inancınateslimiyetti…

Teslimiyetin mükafatı olan bu bayramın öncelikle Gazze’ye muştular getirmesi, ve dahi dünyanın herhangi bir yerinde Allah için, inancından dolayı zulme uğrayan, göz yaşı akıtan tüm Müslümanların kurtuluşa ermesi duası ile…