Üç fotoğrafın düşündürdükleri…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 yıl sonra CHP’yi ziyaret etti.
CHP Genel Başkanı Özel, Erdoğan’ı kapıda karşıladı, giderken ise makam aracına kadar kendisine eşlik edildi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, görüşmede yeni anayasa, ekonomi, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin konu edildiğine dair bir açıklama yaptı.
Günün gelişmeleri bunlarla sınırlı değildi; Erdoğan, ülkü ocakları eski başkanı olan ancak cinayetinde ülkücülerin adının geçtiği ve ülkücülerin cinayetini pek konu etmediği Sinan Ateş’in eşiyle ve kızlarıyla görüştü.
Eş anlı olarak MHP Genel Başkanı Bahçeli de yaptığı konuşmada, bugüne kadar hiç konu etmediği bir meseleden bahsetti; hayır Sinan ateş cinayeti değil. Mültecileri konu etti. Normalde Bahçeli için eleştirmesi gereken bir konu olan mülteciler meselesi, Cumhur İttifakı zarar görmesin diye konu edilmiyordu ancak o eşik kısmen aşınmış olacak ki Bahçeli mülteciler meselesine eleştirel yaklaştı.
Ayrıca yine aynı gün içinde Bahçeli’nin elinde bir dosya ve parmağında üzerinde Tevbe Suresi 129. ayette geçen “Allah bana yeter.” ifadesi bulunan yüzükle verdiği fotoğrafı paylaşılınca fotoğraftaki detaylar biraz magazinsel, biraz da komplocu biçimde Erdoğan’a verilmiş bir mesaj olarak yorumlandı. Bilemeyiz ama komploculuk denince ve konuşmada mülteciler geçince insanın aklına ilk etapta bir dönem iktidarın Suriye meselesi üzerinden “terör örgütlerine silah gönderme” iftirasıyla sıkıştırılması gelebilir mi? Dediğim gibi bilemeyiz… Nihayetinde dosya bu, herkesin her şekilde bir veya birden fazla dosyası vardır, öyle değil mi?
Komployu, subliminal mesajları bir kenara bırakıp görünen gerçek üzerinden konuya dönecek olursak, her ne kadar CHP siyaseti içinde Erdoğan-Özel görüşmesine eleştirel yaklaşanlar olsa da aynı zamanda bu durumdan Türkiye genel siyaseti açısından bakınca olumlu sonuçlar çıkartmak mümkün. Tabi CHP’den bir lider figürü olarak çıkma ihtimali yüksek olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nu geri plana itme, Özel’in önünü açma ve CHP içinde ikilik çıkararak CHP’nin son dönem elde ettiği gücü bir miktar azaltma ihtimalinin varlığını göz ardı etmeden.
Olası bir AK Parti-CHP ittifakına dair…
Erdoğan ve Özel görüşmesi, siyasetteki sertliğin yumuşamaya dönmesi açısından iyi bir şey.
Türkiye’de maalesef hukuk hep tartışmalı ve problemli bir alan olmuştur. Ancak hukuktaki problemlerin çözülmesi beklenirken Cumhur İttifakı döneminde problemler çözülmediği gibi hukuka güven de azaldı. Sinan ateş cinayeti ve geçtiğimiz haftalarda “darbe oldu, olmadı” şeklinde sürdürülen, içerisinde emniyet içerisinden bazı isimlerin adının geçtiği tuhaf bir gece yaşanması bunun göstergelerinden sadece ama sadece bir tanesi. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’nın hukuk sınavından başarılı olduğu söylenemez.
İster kabul edin ister etmeyin Türkiye’nin bir Kürt meselesi var. Yakın zamanda çözülecek gibi de değil. Ancak MHP’nin iktidar ortağı olduğu bir siyasi zeminde çözülmesi imkansız. Aslında eski CHP olsa onunla da mümkün değildir ancak klasik ulusalcılıktan, Kemalizm’den bir miktar arınmış bir CHP ile çözüm daha olası görünüyor. Her ne kadar bazı DEM Parti’li siyasetçiler Erdoğan fotoğrafı indirmeyi siyaset sanacak kadar şov peşinde olsa ve kendilerine gereği yokken soruşturma açılıyor olsa da kayyım siyasetine karşı çıkan Özel ile bu yol daha kolay yürünür gibi.
MHP ile ittifak yürürken asla gerçekleşmeyecek olan Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna son verilmesi CHP ile yapılacak bir ittifak ile mümkün olabilir.
Başkanlık sistemine geçildiğinden bu yana ülkede yolunda giden pek bir şey yok, Bahçeli başkanlık sisteminin en ateşli savunucusu ancak CHP’nin başkanlık sistemine eleştirel yaklaştığı net. Dolayısıyla olası bir AK Parti-CHP ittifakı, güçlü parlamenter sisteme dönüşün ilk adımı olabilir. Zor ama imkansız değil.
AYM’nin kapatılmasını öneren Bahçeli yerine hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığı ilkesini gündeminde tutan Özel ile birlikte yürümek Türkiye için daha iyi olmaz mı?
Tarikatlar, laik-dindar gerilimi meselesi maalesef ülkedeki kadim problemlerden biri… Kadınların başörtüsüyle uğraşma meşgalesini terk etmiş bir CHP ile iktidarın bile artık yaka silktiği bazı tarikatların şeffaflaşması için ve dindar-laik kavgasının bitmesi için olası bir AK Parti-CHP ittifakı ülke için iyi olmaz mı? Tabi CHP’nin göreve gelir gelmez ilk icraat olarak kadınlar plajı kapatmaya kalkan, kadınların nasıl özgür olacağına erkek belediye başkanlarının karar vereceğini sanan akılla yollarını ayırması şartıyla.
Ülke siyasetine kan kaybettiren meselelerden biri de siyasi partiler (özellikle AK Parti) içerisinde, hiçbir özgül ağırlığı olmadığı halde yönetici kadrolardan güç devşirerek kendilerine yaşam alanı oluşturan klikler. CHP ile olası bir ittifak belki bu kliklerin gerilemesine neden olur da siyaset belki bir miktar nefes alır, tabi yeni ittifakın rengine bürünüp orada da bir yaşam alanı elde etmeye çalışmazlarsa… Erdoğan’ın uçağındakilerden İmamoğlu’nun uçağındakilere geçiş olacaksa umutlanmaya gerek yok tabi.
Düz cümle, Cumhur ittifakı Türkiye’de MHP’den başka kimseye yaramadı. Dolayısıyla bu ittifakın çatırdaması olasılığı siyaset açısından olumlu bir gelişme olarak yorumlanabilir. Ancak elimizi vicdanımıza koyup dürüst konuşmamız gerekirse, ittifakın oluşturduğu olumsuz durumların tümünü de MHP’nin karnesine yazmak haksızlık olur.
Bahsettiklerimin hepsi siyasetin, demokrasiye yaklaşmasıyla alakalı meseleler. Aslında ülkenin en temel problemi olan ekonomiye dair hiç yorum yapmamış olmamın nedeni demokrasi kültürünün yerleşmesi sağlanmadıkça, ekonomik iyileşmenin sağlanmayacağı gerçeği… bu nedenle önceliğin sistemin işler olması sağlanmalı.
Biraz önce vicdanımıza koyduğumuz elimiz hala oradaysa olumsuz ihtimali de elimizi oradan kaldırmadan konuşmamız gerekiyor; olası bir CHP-AK Parti ittifakı, 22 yıldır iktidarda olan ve bugün Türkiye’deki olumlu gelişmelerin olduğu kadar problemlerin de müsebbibi olan AK Parti’nin yine iktidarda kalacak olması da biraz yüz buruşturucu zira AK Parti’nin sadece yerel yönetimlerde değil genel yönetimde de bir süre muhalefette kalıp “metal yorgunluğundan” kurtulması gerekiyor.
Henüz ortada resmi bir AK Parti-CHP ittifakı olmasa da konuyla ilgili net emareler olmasa da karşılıklı görüşmeler böyle bir ihtimalin olabileceğini düşündürüyor. Dolayısıyla o ihtimale dair biraz toplama-çıkarma yapmak, kar-zarar hesabına düşmek de abes olmasa gerek.