Geçtiğimiz Çarşamba günü Meral Akşener Cumhurbaşkanı Erdoğan ile sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi.

Bu görüşmenin yankıları sürerken Cumartesi günü haber portalları İYİ Parti milletvekili Burak Akburak’ın Meral Akşener’in cumhurbaşkanı yardımcılığı teklifi gelirse değerlendirebileceği haberini geçti. Bunun üzerine Akburak, böyle bir teklif geldiğine dair bir şey söylemediğini söylese de görüşme kamuoyunda konuşulmaya devam etti.

Görüşmenin içeriğine dair kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmadı. Ancak böyle bir görüşmenin varlığı bile Meral Akşener’in muhalif kesimdeki konumunu oldukça kuşkulu hale getirmek için yetti de arttı bile.

Akşener’in şüpheli hamleleri

1990’larda DYP, sonrasında ise MHP’de siyaset yapması ile ilişkili olarak Akşener’e sol kesimden devletle gizli bağlantıları olduğu iddiası hep yapılagelmiştir.

En son 15 ay kadar önce Altılı Masa’da cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecinde yaptığı çıkış sonrası kendisine tepki gösterenler onun bu yönünü sıkça vurguladılar. Masayı bilinçli olarak devirdiğini, amacının Erdoğan rejiminin devamlılığını sağlamak olduğunu söylediler.

Ben o dönemde bu söylenenleri solun sağcı siyasetçilere karşı genel bir önyargısı olarak değerlendirdim. Zira Akşener o çıkışında üslûben haksız olmakla beraber esasta haklıydı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı yanlıştı ve İmamoğlu veya Yavaş’tan birinin cumhurbaşkanı adayı olması gerekiyordu.

Bununla beraber, genel seçim ile yerel seçim arası dönemde benim de Akşener’le ilgili ciddi şüphelerim oluştu.

Akşener, CHP Kurultayı’nda bir değişim yaşanmış olmasına rağmen CHP’yle bir seçim işbirliği yapmamakta ısrarcıydı. Hem de kendi partisinin de tek başına bir başarı şansı olmamasına rağmen. Dahası, daha 8-9 ay önce cumhurbaşkanı adayı olması için masayı devirdiği İmamoğlu ve Yavaş’ın karşısına İstanbul ve Ankara’da aday çıkarmaktaydı.

Bunlar oldukça çelişkili ve şüphe uyandırıcıydı. Bu durumda, Akşener’in Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı görüşmelerinde de samimi olduğuna inanmak mümkün değildi.

Nitekim ben de o dönemde Elips Haber’de yerel seçim kararına bakıldığında Akşener’in Altılı Masa sürecinde samimi olduğuna inanmanın mümkün olmadığını yazmıştım.[i]

Ancak halen Akşener’in aslında alttan alta rejimle işbirliği içerisinde olabileceği iddiasına, kafamın bir köşesinde tutmakla beraber, mesafeli duruyordum. Çünkü olayların gerçekten belli bir rasyonelitesi de vardı.

Olayların rasyonelitesi

Örneğin, Altılı Masa sürecinde Akşener, İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığını hiçbir zaman samimi olarak istememiş olsa bile masayı devirişi gene de rejimle işbirliği içinde olduğunu göstermezdi. İmamoğlu ve Yavaş’ı masada siyasi kazanım elde edebilmek için Kılıçdaroğlu’na karşı bir koz olarak kullanmak istemiş olması ve bunu yaparken iplerin bir noktada kopması oldukça mantıklı bir açıklamaydı.

Bununla beraber, Akşener’in yerel seçim sonrasında takındığı tavrı  rasyoneliteyle açıklamak daha zordu. Bu tavıra “CHP’ye Altılı Masa sürecinde yaşananlardan ötürü çok kızdığı için duygusal davrandığı ve CHP’nin kaybetmesini AKP’nin kaybetmesine öncelediği” şeklinde bir açıklama getirilmekteydi. Ancak bu argümanda rasyoneliteye uymayan nokta, Akşener’in dünkü çocuk değil yılların siyasetçisi olduğu gerçeğiydi. Yılların siyasetçisi olan birisi, Altılı Masa’dan öyle duygusal bir kalkış yapar mı? Ya da, siyasette bu kadar tecrübeli birisi sırf CHP’yi cezalandırmak için kendi partisine de seçim kaybettirir mi? Ki bu yenilgi sonrası genel başkanlıktan ayrılmak zorunda kaldı.

İşte, Akşener’in Saray’da Erdoğan’la görüşmesi buradaki belirsizliklere bir nokta koymuş gözüküyor.

Ben bundan sonra Meral Akşener’in son bir buçuk yılda, salt rasyonel siyasi çıkar kaygısıyla hareket ettiğine pek inanmıyorum.

Genel başkanlıktan ayrıldıktan hemen sonra soluğu öncesinde çok muhalif olduğu imajı çizdiği Erdoğan’ın yanında alıyorsa, o kişinin öncesinde de gerçekten ne kadar muhalif olduğu sorgulanır.

Nitekim bu dile getirdiğim şüpheler sadece bana ait de değil. Örneğin İYİ Parti’nin ileri gelen isimlerinden Koray Aydın da geçtiğimiz Perşembe günü yaptığı açıklamada Akşener’in Erdoğan’la görüşmesinin oldukça kuşku uyandırıcı olduğunu ve bu açıklamanın içeriğini açıklanması gerektiğini söyledi.

Ancak bu görüşmenin içeriğine dair bir açıklama yapılmadı. Sonradan Akşener’in özel kalem müdürü Esma Bekar cumhurbaşkanı yardımcılığı gibi bir teklifin geldiğinin doğru olmadığını söyledi ancak görüşmenin içeriğine dair bir şey söylemedi.

O görüşmenin içeriği kamuoyuna açıklanabiliyor olsaydı açıklanırdı. Belli ki kamuoyunun duymasının istenmeyeceği şeyler görüşülmüş.

Erdoğan’ın yeni oyun planında Akşener

Erdoğan, yerel seçimde aldığı yenilgi sonrası yeni bir oyun kurmakta. Kurulan yeni oyunun bir ayağını anayasa değişikliği bir ayağını da MHP’nin rejimdeki ağırlığının düşürülmesi oluşturuyor.

Bu doğrultuda Erdoğan kendisine yeni müttefikler arıyor. Özel’le, Akşener’le ve hatta Gül’le yapılan görüşmeler bu sebeple.

Özgür Özel de Erdoğan’la görüştükten sonra muhalefet adına bazı şüphe uyandırıcı söylem ve davranışlarda bulunsa da, son tahlilde CHP genel başkanı olduğu için onun Erdoğan’la görüşmesi o kadar yadırgatıcı bulunmuyor. Ancak Akşener’in hangi sıfatla ve ne içerikle olduğu belirsiz görüşmesi hem yadırgatıcı hem de Akşener’in geçmişte akıl ve mantıkla tam açıklanamayan davranışlarına dair şüpheleri çok ama çok artırıcı nitelikte. Ve tahminim, kendisinin ilerleyen dönemde Erdoğan’ın yeni oyun planına katkı sunmaya yönelik adımlar atacağı yönünde.


[i] https://www.elipshaber.com/aksenerin-3-mart-cikisina-yeniden-bakis