7 Ekim 2023 tarihinden bu yana tüm dünya büyük bir soykırıma şahitlik etmekte. İdeolojileri, çeşitli inançları ve neticede dünyayı elde etme çabası içinde olan, kendisini ‘’seçilmiş’’ olarak niteleyen ve neredeyse tüm dünyaya hükmederek kaostan beslenen bir takım kan emicilerin hedefleri doğrultusunda, dünya liderleri tarafından 3. Dünya Savaşı söylemleri oluşmaya başladı.
Evet, azgınlıkta sınır tanımayan İsrail, Ortadoğu’da adeta at koşturuyor. Aylardır bebek, çocuk, kadın, sivil demeden herkesi katleden bu azgın toplum, bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde Lübnan’ı ‘’taş devrine döndürmekle’’ tehdit etmişti.
Halen devam etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşı, Amerika’nın yine Amerika ile savaşı…
( biliyorsunuz Kasım ayında başkanlık seçimi yapacaklar ve şimdi onlara kaosa dair argümanlar gerek ) Amerika’nın küresel sahnedeki konumunu seçimin akibeti belirleyecek. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren ve Lübnan, Suriye, derken hedefinde Türkiye olan, dünyanın baş belası topluluğundan hiç bahsetmiyorum bile.
Krizlerle kuşatılmış bir dünya !
İşte tüm bu kaosun etkisiyle dillendirilen 3. Dünya Savaşı söylemleri elbette endişelere yol açtı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, ‘’3. Dünya Savaşı konusunu ciddiye alıyoruz, böyle bir risk var’’ diyerek ülkemiz üzerine de oynanan oyunların farkında olduklarının sinyalini vermesi üzerine, Milli Savunma Bakanlığı’nın ‘’her türlü senaryoya hazırız’’ açıklaması halk nezdinde endişelere sebep olsa da, özellikle aylardır süre gelen zulmün açıkça sebeplerinden birini de gözler önüne sermeye yetti.
7 Ekim’den sonra yazdığım ve Sn Cumhurbaşkanımızın da dile getirdiği gibi ‘’asıl hedef Türkiye !’’
Elbette temennilerimiz barış ve sükunun sağlanması yönünde ancak dünya genelindeki politik, ekonomik ve sosyal dinamiklerin dikkatle izlenmesi gerektiği de kaçınılmaz bir gerçek.
Dünyanın büyük güçleri arasındaki gerilimler ve stratejik rekabetler endişenin ve bu öngörünün haklı gerekçesi.
Peki, olası bir dünya savaşı durumunda Türkiye’nin rolü ne olur ?
Jeopolitik Konumu
Türkiye, stratejik bir noktada bulunması nedeniyle hem Avrupa hem de Orta Doğu ile Asya’daki gelişmelerde önemli rol oynar. Boğazları kontrol etmesi, enerji yolları üzerinde bulunması ve NATO üyesi olması Türkiye’nin jeopolitik önemini elbette arttırıyor.
NATO Üyeliği
Türkiye, NATO’nun önemli bir üyesidir ve ittifak güvenlik taahhütleri kapsamında hareket eder. Dolayısıyla NATO’nun bir üyesi olarak, olası savaş durumunda NATO stratejilerinin parçası olabilir.
İç ve Dış Politikalar
Türkiye’nin iç ve dış politikalarında aldığı kararlar, savaş durumunda nasıl bir tavır takınacağını belirler. Hükümetin duruşu, diplomatik ilişkiler, ekonomi ve askeri kapasite de izlenecek strateji de bu kararları etkileyecektir.
Ekonomik ve Askeri Kapasite
Ekonomik güç ve askeri kapasite, Türkiye’nin savaşın seyrinde nasıl bir rol oynayacağını belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Teknolojik altyapı, askeri personel sayısı ve savunma sanayi bu kapasiteleri belirleyecektir.
Bölgesel İlişkiler
Ve elbette Türkiye’nin komşu ülkelerle olan ilişkileri, savaş durumunda alacağı pozisyonu doğrudan etkileyebilir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin olası bir savaş durumunda üstleneceği rol, zamanın şartlarına, mevcut yönetim politikalarına ve uluslararası ilişkilerine göre değişkenlik gösterecektir. Bugün yaşananlardan ötürü devletin diplomatik çabasını, stratejik hamlesini görmezden gelerek hiçe sayanların, tüm bu olasılıkları da gözden geçirmesi gerekiyor.