Evet, 7 Ekim’den bu yana gündemimizin istikameti Gazze’de zulüm altındaki kardeşlerimiz… ne yaklaşan yerel seçimler ne de herhangi bir başka konuyu yazıya almayı hiç düşünmemiştim ancak mağduriyetlerine şahitlik ettiğim, zor zamanlardan geçen ve sayısı azımsanmayacak derecede olan TYP mağduru arkadaşların ricası üzerine, onların sesi olmayı kendime bir borç bildim.

Bugünkü yazımda bu arkadaşlara yer vermek istiyorum.

Ak Parti’nin göreve geldiği 2002 yılından bu yana her alanda hatırı sayılır iyileştirmeler yapıldı.

Kamunun ihtiyaç duyduğu her alanda ciddi düzenlemeler yapan Ak Parti hükümeti, kendisinden önceki hükümetlerin devrettiği bakiyeyi en aza indirmek adına yoğun gayret gösterdi.

Öğretmen sayılarında, Sağlık sektöründe, Belediyelerde, Ulaşım Haberleşme alanlarında, Tarım ve Ormancılık, Diyanet İşleri vb kurumlarda personel artışı gibi birçok kalem sayabiliriz.

Bütün bunlara rağmen sektörün eksikliklerini gidermek adına hala çalışmalar sürüyor.

Bugün sizlerle Kamu Kurumlarında TYP kapsamında 81 ilde görev yapan 126000 işçinin durumunu paylaşmak istiyorum. Bu arkadaşlarımız, adına TYP (Toplum Yararına Program) denilen iş alanına İŞKUR üzerinden başvuru yapıyorlar. 4,5 + 4,5 ay çalışan bu insanlar yılın sadece 9 ayı çalışma hakkına sahipler.

Buraya kadar her şey normal karşılanabilir ancak, sosyal hiçbir dayanağı olmayan bu kişiler, işten çıkarıldıktan sonra hiçbir tazminat hakkından yararlanamadıkları gibi, başta hastane olmak üzere insani gerekliliklerin ihtiyaçlarını da olmayan maaşlarıyla karşılamaya çalışıyorlar.

Fiilde işçi olan bu çalışanlara yasal bir statü tanınmadığı için kendilerine kursiyer deniliyor. Asgari ücretle kiralarını, ev ve çocuk giderlerini karşılamaya çalışan bu kişiler, işsiz kaldıkları andan itibaren büyük sorunlarla karşılaşıyorlar.

Toplamda 9 aylık çalışma süreleri biten bu kişiler, sonraki aylarda iş başvurusu yapsalar da boşalan yerlere farklı alımlar olduğu için çıkarıldıkları yerlere tekrar giremiyorlar. Zaten iş akdi son bulan işçiler prosedür gereği 24 ay hiçbir iş ilanına başvuru yapamıyorlar.

Hayatlarının büyük kısmını adeta dönemsel iş imkanları ve iş aramaları ile geçiren bu kişilerin yaş ortalaması genelde 40 ve üzeri. Durum böyle olunca da iş bulmakta ciddi zorluklar yaşıyorlar.

Devletin, çalışma süreleri içerisinde kendilerine her alanda imkan sunduğu ancak, bu imkanların süreklilik arz etmediği gerçeği karşısında ezilen, çocuk ve eşlerine, bakmakla yükümlü olduklarına karşı mahcubiyet yaşayan bu 126 Bin insanın mağduriyetini görmesi ve çözüm bulması gerekiyor.

İŞKUR  ile birlikte başlayan bu sürecin Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kaymakamlıklar, İl Özel İdaresi gibi birçok alanda hizmet sektörü olduğu bilinmektedir.

İhtiyaca binaen alım yapılan bu kişilerin yasal prosedürlerden dolayı da işsiz kaldıkları görülmekte. Yapılacak düzenlemelerle işlerinde mutlak surette çalışmaları, işsiz kalma durumlarının en aza indirilmesi adına gereğinin yapılması şarttır.

Ak parti hükümeti öncesi oluşturulan birçok enkazın günümüzde çözüme kavuştuğu ortadayken, bu durumdan dolayı mağdur olan 126 bin kişinin iş sorunu noktasında da çözüme muhtaç durumda oldukları görülmektedir.

İŞKUR, işsizlikle mücadele eden vatandaşlar için belli dönemlerde Toplum Yararına Programlar (TYP) gerçekleştiriyor olsa da bu durumun süreklilik arz etmesi elzemdir.

İşsizlerin geçici bir süreliğine çalışma hayatında yer almasına olanak tanıyan bu programın, geliştirilerek çeşitli iş kollarında sürekli olarak istihdam sağlaması gerekmektedir.

TYP ‘nin her zaman uygulamada olan bir program olmaması iş krizini daha da büyük bir hale dönüştürüyor. Yalnızca afet, salgın, acil durumlar, sosyal kriz ve diğer mücbir sebeplerin olduğu dönemlerde uygulanması yönünde talimat içeren bu durumun, geçim krizi gibi yılın 12 ayını kapsayan bu zaman diliminde süreklilik oluşturması gerekiyor.

Aynı aileden yalnızca bir kişiyi kapsayan bu durum tek kalemle geçinen insanlar için büyük bir imkana dönüşürken, işsiz kaldıkları diğer aylarda da büyük bir enkaza dönüşüyor.

Ailelerin, sosyoekonomik durumları göz önüne alındığında haneye giren ücret, asgari ücretin bir buçuk katını aşmaması şartına baktığımızda gerçek ihtiyaç sahiplerine uzanan bir el olduğunu, ancak çalışma süresinin az olmasından dolayı da aksak ve eksik olduğunu görebiliyoruz.

TYP kapsamında çalışmaya hak kazanan bu kişilere günlük asgari ücret miktarının çalışan gün sayısıyla çarpımı tutarında ödeme yapılır.

Katılımcılar; program kapsamında tek seferde en fazla 6 ay, toplamda en fazla 9 ay çalışabiliyor. Devam zorunluluğu bulunan bu program süresinde toplam 5 gün ücretsiz izin kullanabiliyor.

Özlük hakları bakımından da sınırlı olan bu program kapsamında çalışanların devletimizden beklentisi, geçimlerinin sağlanması ve insani ihtiyaçlarının kesintiye uğramaması için sadece işlerinin devamlılığı noktasında bir düzenleme yapılması.

Bütün koşulları en net şekilde anlatmaya çalıştığım bu kişilerin yeni bir düzenleme ile çalışmalarının devamlılığı sağlanmalıdır. Vatandaşlarının mağduriyetlerini büyük oranda çözüme kavuşturan AK Parti hükümetinin, bu konuda da Türkiye Yüzyılına yakışır bir adım atacağını düşünüyoruz.

İhtiyaç kapsamında işe alınan bireyin, ihtiyaç devam ederken sırf yasal prosedürlere uymak için işsiz kalması anlaşılır değildir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ekonomik kriz dönemlerinde halkın geçim koşulları noktasında verdiği mücadele dikkate alınarak, evine ekmek götürmek için çare arayan bu kişilere çözüm bulacağından hiç şüphemiz yoktur.

Yasal prosedürlerin işsiz bıraktığı bu insanlar, hanelerini asgari ücretle geçindirmek adına çalmadık kapı bırakmadılar. Mağduriyet yaşayan bu kardeşlerimizin sesi olmak hepimizin ortak görevidir.

Selam ve dua ile…