Alevîlere göre ayin-i cem: Hz. Muhammed’in, Miraç’tan döndükten sonra kırklar adı verilen bir meclisi ziyaret etmesi ve orada bulunan kişilerle olan konuşmalarına dayanır. Her cem erkânı bu olayın hatırlanması, canlandırılması, ruhsal olarak yeniden yaşanması, sembolize edilmesidir.
Buyruk’ta anlatılana göre: Bir gün Cebrail (as) Hz. Muhammed’e Hakk’ın davetini bildirir. Hz. Muhammed, bineği Burak ile Miraç’a çıktığı gün Allah ile doksan bin kelam konuşur. Bunun otuz bini hakikat sırrı olarak Hz. Ali’de kalır. Hz. Muhammed’e; Miraç’ta bal, elma ve süt verilir. Bal aşkı, süt sevgiyi, elma ise dostluğu temsil eder.
Hz. Muhammed, Miraç’a çıkarken yolunu bir aslan keser. Hz. Muhammed, gaipten bir ses duyar: “Parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına at” denir. Hz Muhammed, peygamberlik nişanı olan yüzüğünü aslanın ağzına atar ve aslan sakinleşir. Böylece Hz Muhammed, aslanı atlatır ve Allah ile görüşür. Miraç dönüşü yolda bir dergaha rastlar ve gaipten bir ses duyar: ”içeri gir”.
Hz. Muhammed kapıyı çalar ve içeriden “Kimsin?” diye sorarlar.” Hz Muhammed cevap olarak“Ben peygamberim.” Der. “Bizim yanımızda peygamberin yeri yoktur.” Derler. “Ben Muhammed’im” der. Yine “Biz Muhammed’i tanımayız.” Derler. Çünkü bu sözlerde hep “benlik” söz konusu ediliyordu. O sırada Cebrail gökten iner ve Allah Teâlâ’dan bir mesaj getirir: “Habibim, bencilliği bırak ve gönlünü türab et!” En son “Ben fukara-i miskinim” der. Bunun üzerine kendisini içeriye alırlar.
İçeride 17’si kadın 22’si erkek tam 39 kişi vardır. Hz. Muhammed’e yer gösterilir. O da gösterilen yere oturur. Hz. Ali de meclistedir. Hz. Muhammed tesadüfen Hz. Ali’nin yanına oturur. Hz. Muhammed, “Siz kimsiniz?” diye sorar. “Biz kırklarız.” Derler. “Ben sizin kırklar olduğunuzu nereden bilirim?” der. Bunun üzerine “Biz kırklarız; birimiz hepimiz, hepimiz birimizdir. Birimizin kolundan kan aksa hepimizden akar.” Derler. Hz. Ali koluna bir neşter vurur. Gerçekten hepsinin kolundan kan akmaya başlar. Bir damla da tavandan damlar. Bu orada bulunmayan ve Sidretü’lMünteha’da Hz. Muhammed’e verilen üzümü keşküle(poşete) koyan Selman’ın kanıdır. Selman-ı Farisi, o meclise katıldıktan sonra Peygamberimiz onun getirdiği üzümden bir tanesini parmağıyla sıkıp bir maşrapa üzüm suyu meydana getirerek peygamberlik mucizesini gösterir. Kırkların hepsi bu üzüm suyundan içerek kendilerinden geçerler ve bunun manevi sarhoşluğu ile ayağa kalkıp dönmeye başlarlar.
Semah sırasında Hz. Muhammed’in başındaki mübarek imamesi düşer kırklar bu imameyi kırk parça ederler. Her bir parçayı biri alarak kırk parçayı kırk kişi bağlayıp tennure yaparlar. Sohbet, semah sona erdikten sonra Hz. Muhammed, kırklara pirlerini ve rehberlerini sorar. Kırklar: “Pirimiz Şah-ı Merdan Ali’dir ve rehberimiz Cebrail’dir.” Derler.
Bu yanıt üzerine Hz. Muhammed, Hz. Ali’nin Kırklar Meclisi’nde olduğunu anlar. Hz. Ali, Hz. Muhammed’e doğru yürür. Hz. Ali’nin yaklaştığını gören Hz. Muhammed, tecella ve temenna ile ona yer gösterir. Kırklar da Hz. Muhammed’e katılır. Saygıyla eğilip ona yol açarlar. Bu sırada Hz. Muhammed, Hz. Ali’nin parmağında aslanın ağzına verdiği yüzüğü görür.
Aleviler ayin-i cem ibadetinin ilk olarak burada yapıldığını kabul eder. Günümüzde yapılan tüm cem ibadetleri kırklar ceminin tekrarı, yeniden yaşatılması denebilir.