Musahip, Arapça bir kelime olup “arkadaşlık eden, sohbeti güzel olan” anlamına geliyor. Alevilik inancında anlamı ise, “ikrar verme, kardeş (yol kardeşi) edinmedir”.

Aleviliğin temel kavramlarından olan musahiplik, iki Alevi ailesinin dünyada ve ahirette kardeş olmasıdır. Alevi-Bektaşi inancında kişinin “ Musahib’i” olma yükümlülüğü yedi farzdan, yani yerine getirilmesi gereken yedi yükümlülükten biridir.

Ergenlik çağına gelen her evli Alevî çifti kendine yol kardeşi bulup musahip olur, yola girer. Her Alevî’nin bir musahibi olması gerekir. Musahipsiz hiçbir merasime katılamaz. “Musahip” sülûk sırasından, ölüm anında kısaca yaşamın bütün mühim anlarında hazır bulunmak zorundadır.

Musahiplik inancının zahiri kökeni

Musahiplik, gerçek anlamda kan bağını da aşan bir kardeşliktir. Musahiplik inancının (Zahiri olarak) tarihsel çıkış noktası hakkında Alevi kaynakları genel olarak Hz. Muhammedin Medine'ye Hicretinden sonra oluştuğu bilgisini veriyor.

Hz. Muhammed, Mekke de müşriklerin baskıları sonucu Medine şehrine hicret etti (622). Medine Müslümanların merkezi oldu. Medine’nin yerlileri (Ensar) ile sonradan gelenler (Muhacir) iki farklı toplumsal kesim ortaya çıktı. Ensar, yerleşik olmanın avantajıyla her türlü temel gereksinime sahipken; Muhacirler, ise bir çok konuda yoksunluk çekiyorlardı. Buna birde müşriklerin baskısı eklenince ortaya çözülmesi gereken önemli ve temel bir sorun ortaya çıkmıştı.

Musahiplik bu dönemde ve bu zorlu şartlar altında ortaya çıktı. Hz. Muhammed, herkesin kendisine bir musahip tutmasını söyledi. Herkes kendine bir musahip tuttu ve en son Hz. Ali ile Hz. Muhammed kaldı onlar da bir birlerine ikrar verip, yol kardeşi (musahip) oldular. Böylece dışarıdan gelen ve hiç bir şeyleri olmayan muhacir Müslümanlar ile toprak ve başka zenginlikleri olan yerli Müslümanlar olan ensarlar bundan böyle ortak üretip ortak tüketecekler ve kardeşlerden bir vefat ettiğinde veya başka bir zorlukta onun ailesine kendi ailesi gibi sahip çıkacaktı. Musahiplik yolunun Kur’an-ı kerim, kaynağı olarak Enfal Suresi 72, 73, 74, 75. Ayetlerinde: “İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir” musahiplik müessesinin kaynağını aktarmakta.

Musahiplik inancının batini kökeni

Musahipliğin çıkış noktası ve oluşumu hakkında  Zahiri bilgileri aktardım. Alevilikte sıkça kullanılan Batini bilgi (gizli bilgi, sır, derindeki gerçek) kısmını irdelersek, batın kavramına uygun olarak zahiri anlatımlardan farklılıklar içeriyor.

Batıni anlatımlar musahipliğin ikrar olduğunu belirtip, ilk ikrarında daha kainat var olmadan “Bezm-i Elest’te” (Ruhlar Meclisi) verildiğini belirtiyorlar. Yüce Yaratıcı “Ben sizin Rabb’iniz miyim?” diye sorup “evet “cevabını alıyor, bu mecliste. Allah, bu evet cevabı üzerine kainatı var ediyor. Dolayısıyla musahiplikte ikrar Bezm-i Elest’teki ikrarın devamıdır. Gene batıni anlatımların devamında yerin-gök ile Cebrail’in-Hz. Adem ile musahip olduğu aktarılıyor. Hz. Muhammed ile Hz. Ali’nin musahipliği, Batın kaynaklarda “Kırklar Ceminde” gerçekleştiğini aktarıyor.

Musahiplik kurumu, toplumsal düzen için olmazsa olmaz müesseselerden. Devlet ile genelde mesafeli olan Alevi toplumu toplumsal düzen, sosyal ve ekonomik eşitlik gibi bir arada yaşayan insan toplulukları için gerekli olan düzeni sağlamada en önemli araçlardan. Musahip olan aileler birbirlerini sürekli göz önünde tutmak zorunda çünkü musahiplerden birinin işlediği suçtan diğer kişi de suçlu sayılır ve aynı oranda cezaya maruz kalır. Örnek olarak, musahiplerden biri hırsızlık yaptı, yargılanmak için Cem Evine, Dede huzuruna sorguya kalktığında musahibi de onunla beraber sorguya kalkar ve suçlu bulunursa aynı oranda ceza alır. Musahiplerden biri maddi darlık çekerken diğeri ferah yaşayamaz, birinin iki evi varken diğeri kirada oturamaz. Kendi ailemden örnek verirsem babam kendine ev aldı musahibi kirada oturuyordu bunun doğru olmadığını, toplumun bizi kınayacağımı söyleyerek;  musahibi için kredi çekip, ona maddi destek sunarak onun da ev almasını sağlamıştı. Yukarda sunduğumuz örneklerde görüldüğü üzere musahip kurumu toplumu ekonomik, sosyal ve adalet yönünde düzenleyen önemli bir müessesedir.

Günümüze geldiğimizde, bir yol kardeşi bulmak ve kardeşten öte kardeş olmak şehirleşmenin getirdiği zorluk, kapitalizmin oluşturduğu tüketim-rekabet toplumunda oldukça güçleştirdi. Alevi toplumu yaşanan bu değişime ayak uydurup kendini mevcut koşullara göre düzenlemek zorunda. Alevi toplumunun olmazsa olmaz inançlarından musahiplik, günümüz koşullarına uyarlanarak devam etmesi gereken önemli yol taşlarındandır .