Oruç, insanın bedenini kontrol etmek, disiplin ve denetim altına almak, ruhsal yapısını güçlendirmek için yaptığı bir ibadettir. İnsanlar çeşitli sebeplerden dolayı oruç tutar; tanrıya şükür etmek, dileklerinin- adağının kabul edilmesi, dileğinin kabulüne şükür, cennete gitmek- cehennemden sakınmak, nefsini kontrol altına almak, ruhunu ve zihnini olgunlaştırmak, bulunduğu durum ve sahip olduklarına şükür etmek gibi bir çok sebebi bulunmaktadır.
Oruç ibadeti, belirli zamanlarda yeme, içme, cinsellik ve eğlenmekten mahrum bırakma gibi; istekleri/duyguları terk ederek, zihinsel/ruhsal yapıya ağırlık vermektir şeklinde gerçekleştirilir.
Alevi toplumunda genel anlamda ibadeti gerçekleştirilen iki oruç bulunmakta: Muharrem orucu ve Hızır orucu. Hızır orucu her yıl 13-14-15 Şubat tarihlerinde tutuluyor. Bu tarihler dışında da Ocak ve Şubat ayı içerisinde bu orucu tutanlarda olmakla beraber genel olarak kabul gören 13-14-15 Şubat tarihleridir.
Hızır orucunun kökenine baktığımızda yaygınlıkla bilinen iki çıkış noktası bulunmakta:
İlki Nuh peygamberin gemisinin fırtınadan sulara gömülmemesi ve fırtınanın dinmesi sonucu gemide bulunanların üç günlük şükür orucu tutmaları.
İkinci ve daha çok bilinen ise, İmam Hasan ve İmam Hüseyin bir gün çok hastalanmışlardır. Hz. Ali ve Hz. Fatıma, oğullarının bu hastalıkları karşısında çaresiz kalmışlar. Bunun üzerine Hz. Muhammed’in (S.A.S) yanına gidip durumu anlatmış ve Hazreti Peygamber de üç gün oruç tutmalarını söylemiş. Hz. Ali ve Hz. Fatıma da oğullarının şifa bulması için üç gün oruç tutmuşlar.
Birinci gün oruçlarını açacakları zaman kapıya aç bir yoksul gelmiş, onlardan yemek istemiş ve bunun üzerine Hz. Ali ve Hz. Fatma yemeklerini bu aç yoksula vermişler. İkinci gün yine tam oruç açacakları zaman kapıya bir yetim gelmiş, ikinci gün de oruçlarını açacakları yiyeceklerini bu yetime vermişler. Üçüncü günde tam oruç açacakları zaman kapıya bir tutsak gelir ve yine yemeklerini bu tutsağa verirler. Böylece üç gün üst üste aç kalmışlar, fakat buna rağmen oruç adaklarını yerine getirmişler. (Bu durum Kur’an’ın İnsan Suresi'nin sekizinci ayetiyle desteklenir. Bu ayette: “Allah sevgisi için yoksula, yetime ve esire yedirirlerdi.”)
Hızır orucu, Muharrem orucundan farklı olarak temelde şükür orucudur. Bundan dolayı matem havasında değil, daha neşeli ve dayanışma içinde geçer. Oruç süresince bir şey yenilip içilmez, oruç açıldıktan sonra Muharrem orucundan farklı olarak su içilebilir et yenebilir. Üç gün tutulan Hızır orucunun ardından herkesin katkısıyla Hızır Cemi yapılır.
Bazı yörelerde Hızır orucu, gençler arasında farklı bir heyecanla tutulur. İnanç odur ki oruç açıldıktan sonra gençler su içmemeye özen gösterir, bu süre zarfında çok susayan genç rüyasında gelecekteki kısmetini görür. Genellikle rüyasında su içti evden, köyden gelin-damat adayıyla ya da ona su veren gelin-damat adayıyla evleneceğine inanılır.