Muharrem, hürmet edilen anlamındadır. Bu ay Hz. Peygamber tarafından Allah’ın ayı diye nitelendirilmiştir. Muharrem, hicri takvimin ilk ayıdır, barış ayı olarak nitelendirilir (insanlık tarihinin en kanlı katliamın yaşandığı aydır) ve savaşılması yasak olan aylardandır.

Muharremin orucunu Hz. Adem’den, Hz. Muhammed’e kadar tüm peygamberler tutmuştur. Sünni kaynaklar da  Muharrem orucunu kabul eder bunu hadislere dayandırırlar. Sünni kaynaklara göre: Muharremin onuncunu günü âşûrâ günüdür. Bugün oruç tutmak da bazı âlimlere göre sünnettir (Serahsî, el-Mebsût, 3/92). Zira Resûlullah, âşûrâ gününde oruç tutmuş ve bunu Müslümanlara tavsiye etmiştir (Buhârî, Savm, 69 [2004]). Hz. Peygamber Medine’ye gelince, Yahudilerin âşûrâ gününde oruç tuttuklarını görmüş ve “Bugün niçin oruç tutuyorsunuz?” diye sormuştu. “Bu, hayırlı bir gündür. Allah, o günde İsrâiloğulları’nı düşmanlarından kurtardı. Hz. Mûsâ o gün (şükür olarak) oruç tuttu” dediklerinde Hz. Peygamber de “Ben Mûsâ’ya sizden daha layığım (yakınım).” Buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti.

Alevilik, orucu zahiri ve batıni olarak ikiye ayırır. Orucu, Allah’ın insana vermiş olduğu irade sıfatının imtihanı, nefisle mücadelesi olarak görür. Alevi inancı, tamamen insanın aklî ve manevî kâmilliğini (olgunluğunu) ilke edinir ve orucu da sadece biyolojik bir eylem, mideyi belli bir saat boş bırakmak olarak görmez, kâmil insan mertebesine ulaşmak için verilen bir mücadele olarak görür.

Aşure/Âşûrâ Arapça’da on anlamına gelen “aşara” kelimesinden türemiştir. Anadolu’da  Muharrem orucunu Âşûrâ orucu olarak da dillendirilir ve gene bu oruç on gün şeklinde bazı yörelerde tutulur. 10 Muharrem 680 yılında Kerbela da Hz. Peygamberin torunu olan Hz. Hüseyin ve Ehlibeyt’i (ailesi) ve onun yolunda gidenleri, devrin halifesi olan Muaviye’nin oğlu Yezit tarafından susuz şehit edilmesiyle; bu orucun bir yas orucu haline gelmesine neden olmuştur, bundan ötürü bazı bölgelerde yas-ı matem orucu olarak adlandırılır. Böylelikle de bu orucu tutanlar hem Allah’a olan ibadetlerini yerine getirmiş oluyorlar hem de matem (yas) ile de Hz. Peygambere ve Ehl-i Beytine olan bağlılıklarını göstermiş oluyorlar. Son dönemlerde Fatıma Ana için ve Masum-u Pak (Bu oruç Küfe’de şehit edilen Müslim bin Akil ve oğulları için tutulmaktadır) için de Muharrem orucuna ek olarak tutulan oruçlarla 10 gün olan Muharrem orucunun gün sayısı 15, 16  günü bulmaktadır.

Muharrem orucundan sonra Âşûrâ kaynatılıp dağıtılmaktadır. Hasta olduğu için Kerbelâ’ya gidemeyen İmam Zeynel Abidin’in hayatta kalmış olması ve Ehlibeyt soyunun devam etmesinden ötürü bir çok yörede kurban kesilip, dağıtılmaktadır.

 Pir Sultan Abdal şiirinde Muharrem orucuna değinmiş ve bu orucu tutanlar için sevabını yazmıştır.

Birisin tutan Hakkına yeter

İkisini tutan günahın atar

Üçünü tutanlar cennette yatar

Engür olmuş Hak ceminde ezilir

Dördünü tutana veli dediler

Beşini tutana ulu dediler

Altıyı tutana dolu dediler

Engür olmuş Hak ceminde ezilir

Yedisini tutan havada uçar

Sekizini tutan hülleler biçer

Dokuzunu tutan cennetin açar

Engür olmuş Hak ceminde ezilir

PİR SULTAN ABDAL’ım onunda zahmet

On birini tutana indi irahmet

On iki tutana nasiptir Cennet

Engür olmuş Hak ceminde ezilir