Bugün 26 Ocak 2025 Pazar. İsra/Miraç kandili. Resulullah’ın zaman boyutunu aşıp, Mekke-i Mükerreme’den Kudüs-ü Şerif’e geldiği gece. Bu seyahatin başka bir boyutu ise Miraç olarak anılıyor.  Nübüvvetin 11. yılı, miladi takvimin 621 yılında, Recep ayının 27. gecesi, Allah Resulü'nün (s.a.s.) bir gece vakti Kâbe'de bulunan Hicr veya Hatim denilen yerden Kudüs’de bulunan Mescid-i Aksa'ya götürülmesinin  1579. Yılını kutluyoruz.

Her bayramda ve kutsal geçelerde, veya hemen öncesi ve sonrasında bir yerlere saldırılacaktır. Zaten ateşkese rağmen Gazze’yi bırakıp BM kontrolündeki mülteci kamplarına saldırmaya başladılar. Bakalım Trump yönetimi İsrail’in bu soykırımına karşı ne zamana kadar sesiz kalacak.

Ocak sonuna geldik, bir ay sonra da Ramazan başlıyor. Ne Ukrayna’da, ne Filistin’de bir netlik yok. PYD konusunda da bir netlik yok. Trump daha önce sözünü ettiği konularla ilgili arkası arkasına kararnameler yayınlıyor. Bunlardan biri de ABD’de öğrenim gören yabancı öğrenciler ve öğretim görevlilerden Gazze’ye destek veren, İsrail’i ve Siyonizm’i eleştirenlerin vizelerinin iptal edilmesi konusu. Henüz, AB, NATO, Rusya ve Çin ile ilişkilerin geleceği konusunda da bir netlik yok.

Bu gidişle, Suriye’de taşların yerine oturması zaman alacak. Çünkü Müslüman ülkeler elini taşın altına koymak istemiyor. Bu yönde bir çağrı bile yok.

ABD “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” şeklindeki bir düşünce ile İran’a saldıracak gibi. Şia’nın Mesih beklentisi yeni bir umuda dönüştürülebilir. Ve bir Sünni-Şii çatışmasına zemin oluşturabilir. Trump’ın İsrail’i rahatlatmak için Müslümanları birbirine düşürmesi gerek.

PKK sorununa çözüm arayışlarının sonuçsuz kalacağını gösterecek bir sürecin ardından Irak ve Suriye’de yeniden etnik ve dini temelli çatışmalar baş gösterebilir.

Vatikan kendi içinde ciddi sorunlar yaşayabilir. Sadece Vatikan kendi içinde değil, Katolik, Protestan ve Ortodokslar arasında da sorunlar yaşanması sürpriz olmaz. Protestanların da kendi içlerinde sorunları ve Ortodoksların da.. Yahudiler de kendi içlerinde 40 parçaya bölündüler. Yahudilerle Hristiyanlar arasında ciddi bir çatışma var. Ama İslam’a ve Müslümanlara karşı kendi aralarında bir araya gelebiliyorlar. Müslümanların hali de malum. Sünniler kendi içinde bölünmüş. Sufiler ayrı bir alem. Şiiler de paramparça, Vehhabiler de öyle. Hepsi birbiri ile kavgalı. İşin daha da vahim yanı, İslam ve Müslüman düşmanlarına karşı bile bir araya gelemiyorlar. Dini, etnik, ideolojik, politik ihtilaflar yüzünden bir araya gelemiyorlar. 

Mesela Trump ve Netanyahu her an birbirine girebilir. Zaten yemin öncesi Trump’un Netenyahu hakkında “O… çocuğu” gibi bir ifade kullanması sosyal medyada günlerce tartışıldı. Trump eğer PizzaGate ve Epstein çetesinin üzerine gidecek olursa kızılca kıyamet kopacaktır. Ukrayna krizi AB ve NATO krizine dönüşebilir. Trump Elon Musk’la ters düşebilir. Trump eski düşmanları ile dost olabilir. TEK PARA sistemi ABD ile İngiltere arasında krize sebep olabilir. Trump Mısır ve Suudi Arabistan’la beraberlikleri uzun sürmeyebilir. ABD’nin Türkiye ve Rusya ile ilişkileri sorunlu bir şekilde devam edebilir. Beyaz Saray BM ve NATO ile ilgili radikal tavrını yeniden gözden geçirme gereği duyabilir. UCM, LIBOR, DSÖ, IMF, WEF, Dünya Bankası, Güvenlik Konseyi konusunda daha ılımlı bir politika izleme gereği duyabilir. “Büyük Amerika” hayalleri küçülen bir Amerika gerçeğine dönüşebilir. Yani evdeki hesaplar çarşıya uymayabilir. ABD’de ve dünyada oluşan dehşet dengesi aslında sistemi bir yerde kilitliyor. Bu durumda gelecek için karar alma süreçlerini ekonomik, sosyal, siyasi ve askeri açıdan olumsuz etkiliyor. Çünkü kimse önünü göremiyor.

166 yıl önce,1859 yılında Virjinya eyaletinde John Brown önderliğinde köleliğin kaldırılması için başkaldırı başlamış, bugün Siber köleliği konuşuyoruz. Faşizm kalkalı henüz bir insan ömrü kadar bile zaman geçmedi, Siber Faşizmi konuşuyoruz. ABD'de 1861 ile 1865 yıllarını kapsayan iç savaş sona erdikten sonra tüzel olarak kölelik kaldırıldı. ABD'de Köleliğin kaldırılmasında 16. ABD Başkanı Abraham Lincoln'ün önemli katkısı olmuştu. Bugün gelinen noktada Siber Faşizmi, Siber köleliği konuşuyoruz. Bu arada küçük bir hatırlatmada bulunalım. İngiltere'den hemen sonra 1857 yılında köle ticaretini ilk yasaklayan devlet  Osmanlı devletidir.. Osmanlı Devleti'nde köle ticareti Sultan Abdülmecid'in emriyle, H. 1263/ M. 1847 tarihinde resmen yasaklanmış ve köle pazarları kaldırılmış olsa da uygulama merkezde 1857’de tam olarak uygulanırken, ülkenin uzak topraklarında 1889, 1891, 1909 düzenlemeleri ile uygulamadaki aksaklıklar ve eksiklikler bütünüyle kaldırıldı. İngiltere de kendi merkezinde sorunu çözdükten sonra uzak topraklarda ve kendine bağlı adalarda sorunun bütünüyle çözülmesi zaman almıştır. Tabi bu arada köleliğe gerek kalmaması, işçilerin daha ucuza gelmesi ile ilgili idi. Köleler sokağa, açlığa, ölüme terkedildi bu şekilde. Ama bugün bir takım siyasiler Siber Faşizm ve Siber kölelik tehdidi karşısında “Uluslararası sistemle birlikte hareket etme” kararlılığını sürdürüyor! Bu arada küçük bir not: Osmanlı devleti 27.01.1299 tarihinde kurulmuştur. Kuruluşunun 726. yıl dönümündeyiz. Yıkılalı ise yüzyılı aşkın bir süre geçti.

İngiltere’de kölelik karşıtı düzenlemeler 1807’de başladı, kölelik 1847’de kaldırıldı. 1833 Köleliği Kaldırma Yasası, 1.8.1834 tarihinde uygulamaya konuldu. Süreci “Köleleri Koruma Bürosu” yönetti.

Kehanet konusu batıda dün olduğu gibi, bugün de son derece sansasyonel bir konu. Batıda Her yılın Aralık ve Ocak ayları, en çok okunan, konuşulan, izlenen olayı bu kehanet konusudur. Zaten artık The Economist’in kapak konusu, Simpson’ların mesajları, Astrolojik hesaplar, geçmiş kahinlerin geleceğe ilişkin yorumları ışığında bugünü okumaya çalışmak, Teolojik beklentiler bu yıl da aynı şekilde devam ediyor. Trump Uzayı fethe hazırlanıyor. Kendi Ay'ı hedeflerken, Musk’ı Marsa gönderecek gibi (!?). Beyinleri ve genleri klonlanan insanlarla  Mars'ta yapay zeka ve kripto şehrini planlıyor olabilirler!?. Trump u kolay bir dönem beklemiyor. Avrupa’da neler olacağını ön görmek de kolay değil.

Trump, Davos bileşenleri yönetim kurulu toplantısına uzaktan katılarak küreselcilere, “dış yardımları dondurduğunu, iklim değişikliği politikalarını ’Yeşil Yeni Düzeni’ni sonlandırdığını, Paris İklim Anlaşması'ndan çekildiğini, elektrikli araç zorunluluğunu sona erdirdiğini, rüzgar ve güneş enerjisini saçma, pahalı ve zararlı bulduğunu ve daha fazla fosil yakıt elde etmek için acele ettiğini” söyledi.

Bu anlamda Şark cephesinde de, Garb cephesinde çarşı karışmış vaziyette. Teolojik kehanetler, astrolojik yorumlar, Stratejik öngörülerle örtüşüyor. Bunlara bir de Mitolojik yorumlar eklenince aslında işler daha da karışıyor ve insanlar, neye ve kime inanacaklarını şaşırıyorlar. İslam inancında Kehanete itibar edilmez. Geleceği ancak Allah bilir. Ve bütün olan ve olacak olan şeyler Allah’ın bilgisi ve İradesi içindedir. Bize düşen ise O’nun rızasına teslim olmaktır.

2025 yılı, Çin astrolojisine göre Yeşil Yılan Yılı olarak adlandırılıyor ve bu dönemde bilgelik, sezgi, stratejik düşünme gibi temalar ön plana çıkıyor. 29 Ocak 2025'te başlayıp 16 Şubat 2026'da sona erecek bu yıl, özellikle kişisel gelişim, içsel keşif ve dönüşüm süreçlerine odaklanmak için önemli bir dönem olarak görülüyor. Çin zodyak sistemi, her biri belirli karakteristikleri ve enerjileri temsil eden 12 hayvandan oluşuyor. Bu hayvanlar sırayla Fare, Öküz, Kaplan, Tavşan, Ejderha, Yılan, At, Keçi, Maymun, Horoz, Köpek ve Domuz. Her hayvan bir döngü içerisinde 12 yılda bir kez yer alıyor.

Kehanetler açısından batılıların milenyumun ilk çeyrek jübilesi olarak gördükleri 2025 yılı, insanların stratejik kararlar alacağı, daha derin bağlantılar kuracağı ve yeni başlangıçlar için fırsatlar yakalayacağı bir zaman dilimi olarak görülüyor.

Bunları niye yazdığıma gelince, onların neye inandıklarını ve bu inançları ışığında geleceği nasıl okudukları ve nasıl davranacaklarını ön görerek ona göre bir tavır almamız gerek. Mesela Müslümanlar da kandillerde, Ramazan, Hac ve Kurban’da farklı bir hassasiyet içinde olurlar. Bir de onları bilip, eğer onlara İslam’ı anlatacaksak, onların neye, niçin ve nasıl inandıklarını bilmek gerekiyor.

“Beyaz başkan” JFK, RFK ve MLK Jr. dosyalarının gizliliğini kaldırmak için bir yürütme emrini imzaladı. Biden’den ve Obama’dan yargı önünde hesap soracağı sinyalini verdi. Davos Küreselcilerine, ABD'yi "Yapay Zeka ve Kripto'nun Dünya Başkenti" yapacağını söyledi. FED’den kurtuluş yeni bir örgütlenmeye gitmeye hazırlanıyor. ABD’yi dolar yükünden kurtarmak için bir plan yapıyor. Bu adam aslında GlobalReset’e karşı değil, “bu işin patronu ben olacağım” diyor. Yapay zeka 5G, Starlink ve Nesnelerarası İletişim, NeuraLink ile birlikte aslında TransHumanizm’in altyapısını oluşturuyor. Trump açıkta kendini İlah ve Rab ilan ediyor. “Tanrı beni seçti” diyor. Tanrı dediği de büyük ihtimalle Lucifer.. Dolayısı ile Lucifer’in seçtiği kişi de Deccal’in kendisi oluyor. “Lucifer MESİH kılığında geri mi döndü” diyebilir miyiz? “Yapay Zekaların yapay bilincini ben yöneteceğim” diyor. “Komünist Gözetleme Devletini ben yöneteceğim” diyor. O hem Marksist, hem Faşist, Hem Kapitalist, hem Siyonist, hem Melek, hem Şeytan! Herkese Chip takacak, hastalık oluşurken mRNA ile kişiye özel aşı sistemine geçilecek. Hatta Kanser salgınına karşı şimdiden kanser aşısı olarak mRNA kullanım protokolü hazırlanıyor. En iyi Yapay Zeka kontrollü dron sürüsüne o sahip olacak. Humanoid’leri o yönetecek. En iyi mikroçip implantlarını o uygulayacak, en iyi sosyal puan sistemini o kuracak. En iyi klonlanmış hayvan melezlerine o sahip olacak. Amerika’nın altın çağına da, Amerikan yüzyılına hoş geldiniz(!?). Korkarım, gelen gideni aratacak, Amerikan’ın yeni yüzyılı geçmişte, kuruluş döneminde olduğu gibi insanlığın hüsranına sebep olacak. Durun, bekleyin daha neler olacak.. Daha yazacak çok şey var da, bugünlük de bu kadar. Selam ve dua ile.