Bazı arkadaşlar, GlobalReset’in ölüm fermanına karşı, Trump hastalığına razı olma eğilimindeydiler. Gelişmeler gösterdi ki, bu adam da diğerleri gibi bir Siyonist. Ötekilerle liderlik, yöntem ve nihai hedef konusunda anlaşamıyorlar, ancak bu adam insanlık için ötekilerden daha az tehlikeli değil. Gazze konusunda, UCM kararları konusunda, İran konusunda bunu açıkça gösterdi.

İran’a karşı askeri bir saldırı tehdidinde bulunup, Ambargo uygularken, İran’la ticaret yapacak ülkeleri ve şirketleri de tehdit ediyor.  Böyle bir tehdit söz konusu iken bölgedeki Amerikan askerlerini çekmesi diye bir şey söz konusu olmayacaktır. Aynı şekilde SDG ve PYD’yi de tasfiye etmeyecektir. Trump Gazze’ye kalıcı olarak yerleşmek için geliyor. Gazze’yi bir üs, sıçrama tahtası olarak kullanmak istiyor.  İsrail’e askeri olarak yerleşmesi aslında Rusya’nın Tartus ve Mersin’deki Akkuyu Nükleer santrali ve limanı için de bir tehdit anlamına geliyor. 

Trump aslında sadece Gazze’yi değil Kudüs’ü, hatta İsrail’in tamamından da öte, “tarihin sonu”nu getirecek bir “medeniyetl erarası savaş” olan, Armagedon için Arz-ı Mev’ud coğrafyasını, Hazara ve Karay bölgesini istiyor. Bu Trump için Ukrayna’dan bin kat daha önemli. Trump böylece kendine ve ülkesine manevi bir misyon yüklüyor. O bölgeye Kutsal bölgelerin koruyucusu ve Mesihin müjdecisi olarak geliyor. Trump’ın bu gelişi, aslında özünde bir “Haçlı zihniyeti”nin bir devamı anlamına geliyor. Teo Politik açıdan baktığınızda “Tanrıyı kıyamete zorlamak”tan söz eden bu adam, “Kıyamet Savaşına hazırlık yapıyor” sanki! Hatta bununla da yetinmeyecek, Lübnan’dan, Ürdün’den, Mısır’dan toprak isteyecek. Kuzey’de Litani ırmağı, Güneyde, Sina ve aşağısında Şarm el Şeyh, Doğu’sunda Suriye ve Ürdün’e doğru topraklarını genişletmek istiyor. Ve KKTC’yi de isteyecek. Kanada’yı, Panama’yı, GrenLand’ı neden, nasıl, niçin istiyorsa, Kıbrıs’ı da onun için isteyecek. Yunanistan’a biraz silah verir, bizim de borçlarımızı pazarlık konusu yaparak anlaşmak isteyecektir.

Bakın, İsrail ve ABD konuya tamamen Teolojik açıdan bakıyor. İslam ülkeleri ise tamamen LAİKÇİ SEKÜLER bir şekilde bakıyor. Hatta Tarihi açıdan da bakmıyorlar, bir gelecek vizyonuna da sahip değildir. İşleri güçleri günü kurtarmak, elleri ayakları boş değil, tuttukları iş değil. Çok şey yapıyormuş gibi bir algı üretmekten başka da bir işleri yok. Kendilerine de, ülkelerine de yazık ediyorlar aslında.

Hani, “kalıcı ateşkes”ten söz ediyordunuz, ne oldu. Hani “başkenti modern Kudüsün doğusunda bir yer olacak olan bir Filistin devletinin garantörü olacaktık”, ne oldu?.. Hani eldeki tek çözüm “iki devletli bir çözüm”dü. İslam dünyasından kimse “Kudüs’ün statüsü”nü de konuşmaya cesaret edemedi, “Arz-ı Mev’ud coğrafyası”ndan da söz etmedi. Hz. Ömer’in “Kudüs beyannamesi”nden söz edeni duydunuz mu, “Veda Haccı hutbesi”nden, “Medine Sözleşmesi”nden ya da “Hılf-ul Fudul”dan. Ya hu kimse tüm İslam dünyasında CHABAT Tapınakları inşa ediliyor, hiçbir İslam ülkesinden hiçbir ses çıkmıyor. Dün “kurtuldu” değimiz Suriye’de, Ürdün, sınır bölgesinde Cebel-i Dürz’de, Dürzi bölgesinde bir CHABAT tapınağı inşa edildi bile. İsrail “Davud Koridoru” ile SDG/PYD’ye Fırat’tan denize bir koridor açmak için kolları sıvıyor, bizimkiler nelerle meşgul oluyorlar!   Biz “Hazara devleti”nden söz ediyoruz da, bu konuda Ankara’dan bir ses çıktı mı? Dün İsrail devletine giden yolda kesenin ağzını açan Rothchildler bugün de Lefkoşe, İstanbul, Bakü hattında 2. Ve 3. İsrail için kolları sıvamış gözüküyorlar. Bugünkü İsrail’e giden ilk 2 adım Basel ve Londra da atılsa da, 3. Adım İstanbul’da atıldı. İstanbul’la eş zamanlı olarak Şeytan üçgeni Musul ve Bakü’de de kuruldu.  Hazara bölgesi için bugün düşünülen topraklar, bugünkü Ukrayna’nın doğusundan başlayarak, Kırım, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran ve  Irak üzerinden Basra’ya kadar uzanıyor.. Hazar’ın Kuzey yakasında Kazakistan, Rusya ve  doğusunda Türkmenistan var. Eğer İran’ı parçalayabilirlerse orasını Azarbaycan, Belücistan, Huzistan, Kürdistan ve Fars bölgesi olarak 5’e bölmüş olacaklar.

Bu proje gerçekleşirse, Türkiye, bu durumda Hazara ve Karay Projesi ile Arz-ı Mev’ud projesinin operasyon üssü olacak. Türkiye zaten CHABAT ve AGARTHA projesi ile bu akibete sürüklenmeye çalışılıyor. Ama Ankara’da iktidar ve muhalefet çevrelerinden birilerinin, medya ve akademinin, cemaat yapılarının bir çoğunun gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar.

Artık tüm dünyada çok küçük bir grup, bu tehlikeli gidiş konusunda yavaş yavaş bir şeyler mırıldanmaya başladı. Geçen gün birileri Hristiyan ve Yahudi dünyasındaki Şeytan kültü üzerinden önemli bir şeyler söyledi. Vatikan’ın Satanist bir terör örgütü olduğu konuşuluyor artık. Siyonizm’in de Pedefolik Sastanist bir terör örgütü olduğu yazılıp-çiziliyor. Bir Musevi Aşkenaz’ı “AşkeNAZİ” diye yazmış. Biriler “İsrail mit”ini İngiltere’de Rothcihlit’lerin ürettiğini söylüyor. İncil’de bugünkü Siyonizmin o günkü karşılığı “Satanist” olarak tanımlanıyor. Zaten dünya NewYork’daki CHABAT tapınağının altındaki tünellerde bunu gördü! İncil’deki “İsrail” ile, bugünkü İsrail aynı şey değil. Musevilik dedikleri Hz. Musa ile başlar. Bir dini, bir ırka tahsis ettiler ve ona da bir soy uydurmaları gerekti, Hz. Yakub’u seçtiler. Peki neden Hz. İshak ya da Hz. İbrahim değil. Çünkü Hz. İsmail de var orada. Öte yandan “İbrahimi yasalar, Nuhi yasalar” ile köklerini Hz. Nuh’a kadar uzatıyorlar. “İncil'deki İsrail”, peygamber Yakup'tur, 'İsrail' bir yer adı değildir. Siyonistler, varlık için 'İsrail' adını seçtiklerinde, bunu peygamber Hz.Yakup (İsrail) ile karıştırmak istediler. İlahi dinlerin muhatabı tüm Ademoğullarıdır. O dine inananların tek bir adı vardır, o da İslam’dır. “İslam” Hz. Muhammed’e gelen dinin adı değil, Hz. Adem’e gelen din de, Hz. İbrahim’in dini de, Hz. Musa’nın, Hz. İsa’nın dini de İslam’dır. Hz. Muhammed, son İslam peygamberidir.

Bir iddiaya göre Eşkenazi Yahudileri aslında Yahudi değil, Antisemitik bir kılıf için bu ismi almış “Hazar çingeneleri”dir. Rothchildlerde bunlardandır. Bir zamanlar İspanya’ya gidip, oradan Avrupa’ya gelmiş ve coğrafi keşifler döneminden büyük soygunda o kanlı mirasında koruyucusu ve pazarlamacısı olmuşlar. Nazi döneminden sonra Özellikle bir yandan mağduriyet psikolojisini kullanarak, öte yandan İngiltere, Avrupa ve ABD’nin dünyaya yayılması ve dünya savaşları sürecinde her türlü kanlı ve kirli pazarlıkların içinde yer aldılar. FBI'ın eski başkanı, Dünya Ticaret Merkezi ve 11 Eylül'ün ABD Hükümeti tarafından en üst düzeyde organize edildiğini doğruladı. Oklahoma City bombalaması, JFK, RFK suikastları, Çocuk seksi ve ticaretinin  Pentagon, CIA ve Politikacılar tarafından örgütlenmiş ve tabi MOSSAD ile birlikte.. Yahudi George Soros, USAID'den 260 milyon dolar almış mesela. Haçlılar ve Siyonistler şeytani bir plan işçin birlikte çalışmışlar yani. Dünyadaki terör örgütleri ve mafyasının tamamına yakını bunlar tarafından örgütleniyor ve yönetiliyor. Darbeler de öyle. Soğuk savaş en uzun süreli bir dünya savaşı idi.. Bu çete Kenedi suikastinde olduğu gibi daha bir çok darbe girişiminde bulunmuş kendi içinde de. Seçim sonuçlarını manipüle etmişler. STK’lar, Sanal dünyası, medya, akademi bu işler için kullanılmış.

“DOGE Soruşturması” sonrasında bu gün CIA'in tamamen lağvedilmesi konuşuluyor. Aslında bu iş Rothchiltgil’ler, Rocofellergil’lerden ibaret değil. Ya da FED, LIBOR’dan ibaret değil.  FED Rocofeller’gillerin LIBOR Rothchild’gillerin. BM, NATO, AB ve daha bir çok uluslararası örgüt, STK, şirket, Üniversite, organizasyon bu kirli yapının bir parçası, Partiler, (İktidarı ve muhalefeti ile bir bütün olarak çok büyük ölçüde), cemaat dediğiniz yapılar, daha açık yazmak gerekirse, yasama, yürütme, yargı, askeri örgütler, istihbarat örgütleri doğrudan ya da dolaylı olarak bu yapıların kıskacında. G. Orwel’in sözünü ettiği evrensel ölçekli büyük gözaltı gerçekleşmiş durumda. O GÖZ artık telefonunuzun kamerası, sitenin girişinde, Trafik direklerinde, uzayda, her yerde sizi izliyor. Siz eğer hala Şeytan bunun neresinde diyorsanız, tek cevabı var neresinde değil ki! Yapay zeka, Kuantum bilgisayarlarda her yerdeler. Davul zurna çala çala dijital dönüşümü gerçekleştirerek sizi dönüştürmekteler.

Bu arada Trump Gazze’ye ilk saldırısını gerçekleştirdi, BM’nin mülteci kamplarındaki insani yardım ve koruma örgütü UNRWA’ya yardımı kesti. Artık BM kampları korumasız.  İsrail’in her türlü saldırısına açık. Zaten UNRWA gerçek bir koruma da sağlayamıyordu. İlginçtir Abbas ABD’nin Gazze politikasına destek veriyor ve işbirliği öneriyor. Yani BM’nin çekildiği yerde kendine görev verilmesin ve Gazze’nin tahliyesi, kontrolü ve yönetimi konusunda işbirliği öneriyor!  Trump Gazze’yi, “Orta Doğu'nun Rivierası” yapmak istiyor. Aynı zamanda Beyrut ve Şarm el Şeyh’i de Gazze’ye taşıyacak başarabilirse.. Dostumuz Trump, davet edip TBMM’de konuşturduğumuz dostumuz, Abbas’la birlikte, Ankara’da karşılamayı düşündüğümüz  dostumuz Netenyahu’nun kendine tanınan sürede ABD’den getirilen kırmızı düveyi bile kurban edemediği için “iş başa düştü” diye kendisi bu konuya doğrudan el atma gereği duyuyor. Gazze’ye gelsin, bakın söylüyorum ilk işi Kudüsde o kırmızı buzağı/Düve’yi kurban edip, Süleyman Mabedinin yeniden inşası için Mescid-i Aksa’nın oradan taşınması için ültimatom yayınlamak olacak!

Görünen o ki, Gazze için Trump'ın Planı şöyle: (Tabi eş zamanlı İran’a operasyon başlatılacak) ABD Gazze için bir eylem planı açıklayacak, fiilen süreci kendisi yönetecek. Bu süreç sadece Gazze’den başlayıp bitmiyor. Hazara ve Karay konusunu yazdım. İran ve KKTC konusu da.. Aslında Gazze bir başlangıç, bir bahane. Asıl hedef Kudüs! Mescid-i Aksa, Süleyman Mabedi. Bir adım sonrası İsrail ABD’nin özel statüde denizaşırı toprağı olacak. Yani Netenyahu ve bölgede işbirliğine karşı tüm unsurlar tahliye ve tasfiye edilecek. Kanada, Panama, GrenLand’dan önce ABD Filistin topraklarına girmiş olacak. Trump bugün, Gazze ile ilgili olarak, bölgenin (!?) teröristlerin kalesi olmaktan çıkarılması ve gelişmiş bir ekonomik bölgeye dönüştürülmesinden söz ediyor. “Filistinliler güvenlik ve istikrarlı bir gelecek arıyorlarsa diğer Arap ülkelerine gitsinler” diyor. “Gazze, ‘Orta Doğu'nun Rivierası’ olacak; farklı toplulukları ağırlayan uluslararası bir merkez”. Bölge dediği, Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan, KKTC! Derdim çoktur, hangisine yanayım. Derdimi ancak bu kadar anlatabildim. “Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım”. Selam ve dua ile.