Öylesine bir gündemin içerisindeyiz ki, birinin etkisinden çıkamadan bir diğeri, derken art arda süre gelen acı haberler...
Hangisi öncelik sırasında yerleştiremiyorum bile. Acılarımız parçalandı, dağıldı.
Bir yandan ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, bitmek bilmeyen sinsi planlar, hain tuzaklar…
Daha üzerinden kaç gün geçmişti ki ana kuzularını toprağa vereli… diğerlerinin haberi dağladı yüreklerimizi.
Yaşanamayan hayatlar, kurulan hayaller, yarıda kalan sevdalar, gözü yaşlı anne-babalar… bu coğrafyanın hamuru göz yaşı ile yoğrulmuş. Bir adanmışlık var vatana evet, uğruna feda ederiz canlarımızı, ediyoruz da !
Ancak artık birilerinin dur demesi gerekmez mi ? Son bir ayda kaç şehit verdik! Bu vatan halkının temsil makamında oturacaksın, canlarına kıyanlarla kol kola iş birliği içerisinde olacaksın, sonra o makamda kalabilmek için canını toprağa gömmüş ana-babalardan destek isteyeceksin ! Bu ne pervasızlık, ne yüzsüzlük, nasıl bir arsızlıktır. Değerlerimizi siyasete argüman olarak kullanma niyetinde olanlara milletimiz elbette gerekli cevabı verecektir.
Şehitlerimizin acısı yüreğimizi dağlarken, bir yandan da bugün tam 101.gününe şahitlik ettiğimiz, tarihin en büyük soykırımı devam etmekte.
Evet, bugün nüfusunun %4’ünü kaybeden Gazze’den bahsediyorum. BM verilerine göre Gazze’de 1,9 milyon insan yerinden edildi. İşgalci İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırıda öldürülen Filistinlilerin sayısı son 24 saatte 113 artarak 10 bin ÇOCUK, 7 bini kadın olmak üzere 22 bin 835’e yükseldi.
22 bin şehit !
Gazze’de Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre 56 binin üzerinde yaralı bulunuyor.
Okurken içimiz acıyor değil mi ? Öyleyse dahası var !
Üç aydır devam eden bu katliamda, günde ortalama 10 çocuk bir ya da iki bacağını kaybetti. UNICEF, kentte artan çatışma, gıdasızlık ve hastalığın ortaya çıkardığı ‘’ölümcül döngü’’nün, 1,1 milyon çocuğu tehdit ettiğini bildirdi.
23 hastane ve 67 bin konutun yıkıldığı, 109 gazetecinin yaşamını yitirdiği Gazze’de, işgalci İsrail’in yaptıkları yazmakla bitmez elbette.
Ha bir de kayıplarımız var, çocuk büyük, genç yaşlı, kadın erkek demeden kaçırılan, akıbetlerinin ne olduğu bilinmeyen insanlar var.
Son günlerde karanlık yüzleri açığa çıkmaya başlayan Yahudilerin, bu kayıp insanlara ne yaptığını anlamak da zor olmasa gerek.
Herkesin malumudur ki dünyadaki en büyük organ bankaları İsrail’e ait, ancak hiçbir Yahudi organ bağışında bulunmaz!
Kaos ortamını, afetleri, savaşları kendilerince fırsata çevirip, suç şebekelerine hizmet ettikleri kaçınılmaz bir gerçek. Bir kısmını organları için, bir kısmını ayinlerinde kullanmak için, maalesef bir kısmını da ( ki bunlar çocuklar oluyor ) cinsel sapkınlıkları uğruna kurban etmek için kaçırdıkları artık bilinmekte.
Son günlerde ses getiren, sinagogların altından ortaya çıkan tünellerde neler yaptıklarını tahmin etmek hiç de zor değil. Biliyorsunuz ki, cinsel istismar ve çocuk tacizi suçlamalarıyla mahkeme karşısına çıkan Jeffrey Epstein, Amerikalı Yahudi bir milyarderdi. Epstein davası çok sayıda ünlü ismi içeren ve cinsel istismar ağına dair iddiaları ortaya çıkaran bir skandalı da beraberinde getirmişti.
Toplumun güvenini sarsan bu olay, zengin ve etkili kişilerin sorumluluklarındaki çürümeyi ve nasıl bir sapkınlık içerisinde olduklarını da göstermekte.
Jeffrey Epstein davası, 2019 yılında Epstein’in intihar etmesiyle nihayetlenmişti. Epstein, cinsel istismar ve çocuk tacizi suçlamalarıyla karşı karşıya kaldığı bir dava sürecindeydi. Ancak, 2019’da hapiste, hücresinde ölü bulundu ve resmi olarak da intihar ettiği açıklandı !
Tabi ki intihar etmemişti. Çünkü, Epstein’in ölümü, çok sayıda zengin, tanınmış ve etkili kişilerin de aralarında bulunduğu bu şebekenin, dava sürecindeki mahkeme kararlarını ve suçlamaları ifşa etme şansını ortadan kaldıracaktı. Ancak Epstein’in arkasında bıraktığı iddialar ve olayların yankılarının hala devam ettiği biliniyor.
Nitekim bu sapkın işgalcilerin açığa çıkan gizli saklı işleri, kıyamete yakın arkasına saklandıkları ağacın dahi dile gelip onları ihbar etmesi gibi, muhtemeldir ki kendi sonlarını hazırlıyor olsun.
Olsun da, başta Gazze olmak üzere tüm dünya mazlumları rahat bir nefes alsın.
Selam ve dua ile…