AK Parti, sadece iktidar olduğu için değil, muhalefeti de dizayn edebilecek yeteneğe sahip olduğu için Türkiye’de siyasetinde gündemi belirliyor.
Ülkede çok sayıda sorun varken ve 22 yıldır AK Parti iktidardayken CHP’yi eleştirmek doğru olmamakla birlikte CHP’yi muhalefet yapamama konusunda eleştirmek, tavsiyelerde bulunmak bir zorunluluk. Demokrasinin gereği bir sorumluluk…
İktidarın, belediyeleri peyderpey muhalefete kaptırmasından ve geri de alamamasından sonra iktidar bazı durumlarda kayyım, hukuk, güvenlik, yolsuzluk soruşturması gibi girişimlerle CHP’li belediyelerin önünü kapatmaya, iş yapamaz hale getirmeye başladı.
Bir güvenlik, bir yolsuzluk meselesi varsa elbette iktidar, devlet, hukuk gerekeni yapmalı ancak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun istinafta “çok uzun süredir bekletilen” dosyası, halen nihayete ermemişse, vakti bekleniyor gibiyse bu, biraz da hukukun bir çeşit sopa olarak kullanıldığı anlamına gelir ki şu durumda CHP’li belediyelerle ilgili yürütülen soruşturmaların güvenilirliği sarsılır. Buna rağmen yani CHP’nin uğradığı engellemelere rağmen CHP, dezavantajlı, iktidar ile avantajlı hale geliyorsa orada sadece iktidardan değil muhalefetten de kaynaklanan bir sorun vardır.
CHP’nin muhalefet yapamama konusunda birden çok problemi var, ilki muhalefetin gündemini de siyaset yapma biçimini de iktidarın belirlemesi. İktidar ve muhalefetin “normalleşme” siyaseti, iktidarın kayyımlarla ve davalarla bu “normalleşmeden” vazgeçmesi nedeniyle bitti. Zira iktidar, CHP’li belediyelere kayyım atamaya başlayınca artık normalleşmenin de bir anlamı kalmadı. Hülasa, gündemi, muhalefetin nasıl davranması gerektiğini yine iktidar belirledi; normalleşelim, normalleşelim, kayyımlaşalım, kayyımlaşalım… şöyle bir tabloda, oyun kurucu iktidar ve oyuna şart ve duruma göre muhalefeti dahil eden ya da muhalefeti oyundan men eden yine iktidar ve bu iktidar karşısında böyle bir muhalefet, seçmen gözünde daha güçsüz görünür. Böyle bir muhalefet, yani iktidarca şekillendirilebilen bir muhalefet, güçsüz görünen muhalefet, seçmene güven vermez.
CHP’nin muhalefet yapamama ya da seçmene güven verememe konusundaki ikinci problemi ise tek sesli, yek vücut bir CHP yerine, Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ve hatta Kemal Kılıçdaroğlu isimleriyle birlikte parti içerisinde çok başlılık olduğu görüntüsünün verilmesi… Sn Özel, biten normalleşmeden sonra mecazen “savaş başladı” nevinden ifadeler kullandı. Peki, tek bir ordu değil de birbirinden farklı ve hatta yer yer birbirine karşı hamle yapan bir orduyla savaşa nasıl girecek ya da böyle bir orduyla girilen herhangi bir savaş kazanılabilir mi? Mümkün değil.
Sanıyorum CHP, bu problemlerin farkında değil. Ya da yeni yeni fark ediyor olacak ki Özel, “savaş başlatmaktan” bahsetmeye başladı ve yarın (21 Ocak) belirledikleri yeni yol haritasını paylaşacaklarını belirtti. O halde kendilerine birkaç tavsiye…
İktidar CHP’ye turp veriyorsa, CHP de iktidara turp gibi bir muhalefet versin.
Örneğin, belediyelere yönelik bir yolsuzluk soruşturması mı var, “sürpriz” denilerek cinsiyet partisi havası verilerek heba edilen “kırmızı kart” eylemini diriltsin; “Ülkedeki tüm belediyeler “parti fark etmeksizin” incelensin, CHP’li belediyeler de AK Partili belediyeler de… ben varım, iktidar da var mı, hodri meydan!” desin. Eline de kırmızı kartını alsın, CHP’li vatandaşlar da bu kırmızı kartla “yolsuzluğa karşı kırmızı kartımız elimizde” desin… Özel, tüm ülkeyi şehir şehir kırmızı kartla gezsin, miting yaptığı şehirlerin belediye başkanlarını da yanına alsın. Ekrem Bey de Mansur Bey de ve hatta Kemal Bey de bu mitinglere belli zamanlarda Özel’in yanında katılsın. Yapsın, yapmalı çünkü muhalefet böyle yapılır.
CHP, şu kadar basit görünen ancak oldukça etkili olabilecek bir muhalefet yöntemini düşünemiyorsa ya da iktidarın “yandaş” denilerek eleştirilen “gazetecilerinden” daha fazla kapasiteye sahip olmayan “gazetecileri”, CHP’ye bu konuda doğru yönlendirme yapamayacaksa, “yolsuzluk soruşturmasına” Ergenekon davası benzeri olayla alakası olmayan, seçmen üzerine yeterince etkili olmayacak ideolojik kamplaşmalardan ileri gidemeyen çapsız benzetmeler yapacaksa yani “bu işi beceremeyecekse” o halde ülkeyi yönetecek kapasite konusunda da yetkin değildir. Yok yapacak kapasiteye sahipse o zaman da çıksın meydana ve ülke hasret kaldığı o muhalefete artık kavuşsun. CHP’li politikacıların da CHP’li seçmenin de bunu yapacak potansiyeli var, sadece o potansiyeli göstermeleri gerekiyor ve bunu yapmaları sadece kendileri için değil, Türkiye siyaseti için bir zorunluluk.