Sevgili okurlar, bu haftaki yazıma bir itirafla başlamam gerekiyor. 20 Haziran Salı günü TBMM Kulislerinden sizlere aktarmak için oldukça önemli haberler aldım.  Bunlardan birisi de Saadet, Gelecek ve DEVA partilerinin ortak bir grup kurma konusunda anlaşamadıkları ve Saadet Partisi’nin Gelecek Partisi ile bir grup oluşturacağı bilgisiydi. 23 Haziran günü yani bugün siz okurlarıma bu bilgiyi ulaştırmayı planlamıştım ancak 22 Haziran perşembe günü benim de konuk olduğum gazeteci Muhammed Vefa’nın TV5’te hazırlayıp sunduğu Ankara Bürosu programına katılan Saadet Partisi Ankara Milletvekili Mesut Doğan ve Gelecek Partisi Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ DEVA Partisi olmadan Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nin TBMM’de grup oluşturucuğunu açıkladı. Ben de bunca yıllık tecrübeme rağmen haberin beklemeyeceğini bir kez daha öğrendim…
Gelelim habere. Üç parti arasında görüşmeler sürerken, Demokrat Parti’ye de meclis grubuna katılma çağrısı yapılıyor. Demokrat Parti teklifi kabul etmiyor. Saadet, Gelecek ve DEVA Partisi arasında görüşmeler yürütülürken  DEVA yöneticileri, milletvekili sayılarının 15 olduğunu hatırlatarak, meclis grubunun kendi çatıları altında oluşturulmasında ısrar ediyor. Saadet Partisi ise Türkiye’de en etikili ve geniş örgüte sahip partilerden birisi olduğuna dikkati çekerek, “milli görüşün tek adresi” Saadet Partisi çatısı altında birleşilmesini istiyor. Görüşmeler sonunda oluşan ortak açıklama metninin partilerin yetkili organlarına götürülmesi  kararı alınıyor ancak DEVA Partisi yönetcileri görüşmelerden çekildiklerini bildiriyor. 
Bu tutum üzerine Saadet Partisi ve Gelecek Partisi yeticileri Saadet Partisi altında TBMM’de 20 milletvekili ile grup kurma kararı alıyor. 

DEVA ile CHP arasında “son gece” krizi yaşanmış

Bu gelişmeler yaşanırken ilginç bir olayı daha öğrendim. Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’ne CHP listelerinde 10 milletvekiliği verilirken DEVA Partisi neden 15 milletvekili aldı sorusunun yanıtını da açıklıyorum.  CHP ile ortak liste oluşturarak seçime girilmesi kararı alındığında DEVA, Gelecek ve Saadet partisine 10’ar milletvekili kotası verilmesinde anlaşmaya varılmış. Ancak CHP’nin Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) milletvekili listeleri teslim edeceği yasal sürenin son günü DEVA Partisi, CHP Genel Merkezine listelerini iletmemiş. CHP MYK toplantısı bu yüzden 3 kere ertelenmiş. Saatler gece yarısını geçtikten sonra DEVA Partililer 15 milletvekili istediklerini bildirmiş CHP tarafına. CHP yönetimi 10 milletvekili konusunda mutabık kalındığını hatırlatarak, bu talebi reddetmiş. Ancak sabaha kadar süren görüşmelerde sonuç alınamayınca DEVA Partisi ittifaktan çekileceğini iletmiş. CHP yönetimi de “bağrına taş basarak” ittifakın devamı için bu teklifi kabul etmek zorunda kalmış. 
Bu olayın açığa çıkmasıyla özellikle Saadet Partisi ile DEVA Partisi arasında “oldukça gergin bir ortamda” görüşmeler gerçekleşmiş. Kulislerde, DEVA Partisi’nin bu tutumuna karşılık olarak Mecliste Saadet Partisi altında Gelecek Partisi ile grup oluşturma kararı alındığı konuşuluyor.

Meclis’in Can Atalay kararı bir mesaj mı?

TBMM, milletvekili seçilen bakanların görevlerinden istifa etmeyip üstelik cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turuna kadar “bakan sıfatıyla” görev yapmalarına yapılan itirazları reddetmiş ve tepkilere “milletvekilliği görevevi yeminle başlar” yanıtını vererek, milletvekili seçilen bakanların yemin edene kadar görevde kalmalarını kabul etmişti.  Bu karara göre yemin etmeyen milletvekilleri “yasama faaliyetine” katılamıyor. 2011 seçimlerinden sonra o zamanki adı BDP olan partinin milletvekilleri seçimi sonrası YSK’nin Hatip Dicle’nin milletvekilliğini düşürmesi sonrası Meclisteki yemin törenine katılmadı. Meclis Başkanlığı yemin etmeyen milletvekilirinin özlük haklarının geçerli olduğunu, maaşlarını alabileceklerini ancak yasama faaliyetlerine katılamayacaklarını açıklamıştı. Bunun üzerine BDP milletvekilleri yasama yılının başlangıcı olan 1 Ekim’de TBMM’ye gelerek yemin ettiler. 

Peki bu bilgileri neden verdim?

Yemin etmeyen milletvekillerinin “göreve başlamamış” sayıldığı için yaasama faaliyetine katılamayacağına karar veren TBMM, milletvekili seçilmesine karşın hala cezaevinde bulunan ve hala yemin etmeyen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ı İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na seçti. Bu durum kulislerde “Yasama organının yargıya mesajı mı veriyor?” Yorumlarına yol açtı. 
Komisyon Başkanı, İçtüzük hükümlerine göre toplantı çağırısını üye Can Atalay’a göndermek zorunda. Bu durumda toplantı çağırısı Can Atalay’a nasıl ulaştırılacak? Komisyon bir kararı oyladığında  ret ve kabul oyları eşit çıkarsa Can Atalay’ın oyuna da başvurmak zorunda ve bunu nasıl gerçekleştirecek? Dilerim Hatay halkının oyları ile seçilen Can Atalay kısa sürede TBMM’de olur ve bu soruların yanıtını merak etmeyiz. 

CHP bildiğiniz gibi 

CHP’de seçim yenilgisinden sonra başlayan “değişim” çağrıları devam ederken, büyükşehir beyediye başkanlarının henüz İmamoğlu veya Genel Başkan Kılıçdaroğlu’ndan yana açık tavır almamaları dikkatle izleniyor. Bu durum, “2024 seçimlerinde yeniden aday yapılmama ihtimaline karşı” ve “Ekrem İmamoğlu tek aday değil, bazı büyükşehir belediye başkanları da Genel Başkan olmak istiyor” şeklinde yorumlandı. 
Bu arada CHP milletvekillerinin TBMM Grup Başkanvekillerinin seçiminde Mersin Milletvekili Ali  Mahir Başarır’ın adaylığını protesto için boş oy kullandıklarını öğrendim. Seçim sırasında, Başarır’ın grup başkanvekili olmasını Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun istediği milletvekillerine duyurulmuş.