Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin tamamlanmasından sonra, seçimle ilgili çarpıcı gerçekler de bir bir ortaya çıkmaya başladı. Sandık güvenliği için bir yıldır çalışan ve bir milyon kişiyi sandıkların başına dikeceklerini vaadeden CHP’nin on binlerce sandıktan ıslak imzalı tutanak alamadığı, görevlendirilen kişilerin sandık başına gitmediği ortaya çıktı. 

Türk siyasi geleneğinde seçimlerde sandık başlarını seçime katılan partiler tabiri  caizse “korur.” Sandık kurullarının başkanları bir devlet memuru olur ama üyeler de seçime katılan partilerden seçilir. 
Ayrıca secime katılan partiler sandıklara müşahit görevlendirebilir. Peki bu organizasyon nasıl yapılır? Elbette seçime katılan partinin il ve ilçe örgütleri bu görevlendirmeleri yapar ve kimlerin sandıklarda görev alacağını isim isim genel merkeze iletir. 

Oysa öğreniyor ki CHP on binlerce sandığa görevli göndermemiş, ıslak imzalı tutunak alamamış. Yani sandıkları sahipsiz bırakmış. 

Bunun nedenini öğrenmek için kahin olmaya gerek yok. CHP yönetimi milletvekili listelerini hazırlarken örgütlerine danışmadığı gibi örgütlerin istediği isimler de listelerde yer bulamadı. CHP’nin listeleri açıklandığında bazı örgütler adeta şoke oldu. Bu örgütler tepkilerini de sandık başlarına gitmeyerek gösterdi. Anadoludaki feodal ilişkileri düşünürsek bu daha da anlamlı bir hale gelir. Zaten çok güçlü olmayan CHP örgütleri küstürüldü. Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın milletvekilliği için yaptığı başvuruyu çekmesi ise bşr başka dramatik örnek. 


Ahlaki meşruiyet

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV yazarı Fikret Bila’ya yaptığı açıklamada “seçimlerin ahlaki meşruiyeti yoktur” dedi. Bu da Türk siyasi literatürüne geçen ilginç bir tespit olarak tarihteki yerini aldı. CHP Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, AGİT başta olmak üzere pak çok örgüt ve hukukçunun aksine seçimlerin “adil” yapılmamasıyla ilgili bir sorun görmüyor. Görüyorsa da bunun “ahlaki muşruiyet” sorunu olduğunu düşünüyor. 
O zaman şu sorunun da sorulması gerekiyor. Sayın Kılıçdaroğlu, on binlerce sandığı bir milyon kişi sözünüze rağmen boş bırakmanız ne kadar ahlaki? Bu arada bakanlar milletvekili seçilmesi süreciyle ilgili hukukçuların görüşüne rağmen hiç bir itirazda bulunulmamasını da not edelim. 

Ortaya çıkan bir başka sonuç da şu ki yıllarca sandıkları boş bırakan CHP suçu Yüksek Seçim Kurulu ve Anadolu Ajansına yıkararak işin içinden ustucu sıyrılmış. Bu tumun ne kadar anhlaki olduğu sorusunu da okuyucularıma bırakıyorum. 

CHP 2024 yerel seçimleri için risk alıyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK)  yapacağı değişikliklerle yola devam edeceği  ve pek çok seçmenin beklediği kurultayın bu yıl içinde toplanmayacağı hemen hemen kesinleşti. 
Bazı parti örgütleri, vatandaşlar ve kamuoyunca tanınan isimlerin kongere çağrısı ve iç tartışkmalarla 30 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde CHP’nin başarılı olma şansı çok zayıf. Ayrıca CHP’de gerekli değişimi göremeyen seçimenlerin sandığa gitmesi de beklenemez. Bakalım CHP’de neler olacak…

Ünlülerin olumsuz faktörü

Gazeteciliğe başladığımız 1988 yılında ilişimi etkileyen faktörler anlatılırken hep Vatan Konserve örneği verilir. Vatan Konservenin reklamarına hep rahmetli Levent Kırca başta olmak üzere ünlüler çıktı. Ama Vatan Konserve tüm reklam başarısına rağmen gerekli satışları yapamayınca battı. yapılan ardaştırmalardan anlaşıldı ki, vatandaşımız, ünlülerin, zenginlerin aldığını “pahalıdır” gerekçesiyle  almıyor. 
Bunun siyasetteki örneği ise 1991 seçimlerinde sanatçılardan destek alan SHP. 1991 seçimlerinde pek çok sanatçı SHP’nin reklamlarına çıkarak açıkca SHP’yi destekledi. Tabii ki sonuç SHP için hezimet oldu. Kıssadan hisse…