Önce kendi sevincimi paylaşayım: Bugünden itibaren kadrosu ve teknik donanımıyla başkentin en kaliteli medya kuruluşu olan elipshaber.com İnternet Haber Sitesinde göreve başladım. Ankara’nın bağlarına, Türkiye’nin dağlarına merhaba. Köşe yazıları ve özel haberlerle Ankara, Türkiye, dünya üzerine yazışacağız, konuşacağız….

Gelelim ilk yazımıza…

***

Günlerden 4 Ekim 2024 Cuma idi… Hafta, kendi kendini kemirip sona yaklaşırken not defterime kan damladı!

***

O gün;

  • Ankara’da siyaset zembereği tik-taklarla kulak tırmalıyordu…
  • Gün mübarekti ama Kudüs’te, Gazze’de, Batı Şeria’da ve Lübnan’da vaziyet vahimdi…
  • Surlarda yaşanan dehşetengiz olayda bir katil tarafından yarım saat arayla (biri başı kesilerek) iki kadın daha hayattan koparılmış, katil surlardan atlayarak intihar etmişti…
  • Münevver Karabulut’u vahşice katlettikten sonra cezaevine konan ve intihar ettiği belirtilerek defnedilen Cem Garipoğlu’nun mezarında 10 yıl sonra fethi kabir uygulanıyordu ve ortaya çıkan bir ‘poşet’ tartışılıyordu…
  • Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü birinci sınıf öğrencisi Rojin Kabaiş kayıptı ve 100 kişilik ekiple aranıyordu…
  • İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde, sokak ortasında yaşanan bir taciz skandalı ekranlara yansıyor, bir kadının yolunu kesen iki ‘erkek’ kadını yere yatırarak tacizde bulunuyordu…
  • Türkiye’nin uzay serüvenine olan inancını dile getiren astrofizikçi Türk kadını Umut Yıldız, NASA’daki görevini bırakıp yurda dönmüş, uzay çalışmalarında görev almıştı…
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan TEKNOFEST'te gençlere, “Türkiye Yüzyılının mimarı sizlersiniz” diyordu…
  • Seçimlere 4 yıl varken, birbiri ardına patlatılan ‘anket’ sonuçlarıyla, siyaset dünyamızın önde gelen isimleri masaya yatırılıyor; muhtemel adaylar hatta cumhurbaşkanları ilan ediliyordu…
  • Sahtecilik gıda piyasasını ahtapot gibi sarmıştı ve yapılan operasyonda peynirden nişasta, salçadan boya çıkmıştı…
  • Muhabirin uzattığı mikrofona görüş bildiren kadın, “Her şeyimiz sahte” diyordu.
  • Haksız değildi! Haber bültenlerinden düşmeye başlayan ve baba hariç birinci derece akrabaların tümü ya göz altında ya tutuklu olan “Narin Cinayeti”nde ceset bulunmuştu ama katil kim bilinemiyor, bulunamıyordu.
  • Fethi kabirde bulunan onca kemik ve poşete rağmen, rapor ne yönde çıkarsa çıksın mezardakinin Cem Garipoğlu olup olmadığı, kabullenilmeyecek kerte tahrif ve tahrip olmuştu duygular…

***

Yoksa… Yoksa Narin’in ölümü, Cem’in defini de mi sahteydi?!

***

Birilerine göre ülkede asayiş berkemaldi ama Politika Kasabasında Alikemaldi!

Siyaset Bulvarında denmeyen kalmıyordu…

Millet Bahçesinde üleşilenler çoğa koysan almıyor, aza koysan dolmuyordu…

Ne gündü be!