Bu dünyada her birimiz bir kadından doğduk ve o bizim annemiz, dolaysıyla kadın topraktır diyebiliriz. Ona bir tohum ekildiğinde ne zamanki yaratım enerjisiyle buluştuğunda canlandırır can verir toprak, yani güneşle suyla buluştuğunda… O zaman kadın bu dünyada can verendir, canlandırandır.

Her birimizin içinde dişil enerji var. Erkek ya da kadın olmamız fark etmez fakat kadında daha yoğun dişil enerji vardır ve bu enerji çok aktif çalışır…

İşte her birimizin annesi aldığı tohumu rahimde dönüştürerek, o dönüşümü başlatarak, bizim bu dünyaya gelmemizin aracısı oldu. Bu aracılığı hem annemiz hem de biz talep ettik diyebiliriz. Annelerimiz kendi anne, babalarıyla neler yaşadıysa hatta üst nesillerden gelen aktarımları bize aktardılar. İyi şeyler olduğu gibi kötü olumsuz duygu ve durumları da taşıyarak istemeden de olsa bize yaşatmış olabilirler… Hiçbirimizin annesi ihtiyacımızın dışında bir anne değildir. Yani maddeye ve dünyaya doğmaktan kaçındıysak çocuk istemeyen bir annenin rahmine gelmiş olabiliriz ya da çok istenen, beklenen, müthiş bir heyecan ve mutlulukla beklendiysek dünyayı da öyle görür ve öyle yaşarız.

Şu anki halimizi annemizden annemizi de kendimizden izleyebiliriz.

Annemizde kendimizi, kendimizi de annemizi görebiliriz... Anne dediğin şey neyse o aynı zamanda senin bedenin yani bedenini beğenmiyorsan anneni beğenmiyorsun ya da sürekli bedeninden hastalıklardan şikayetçiysen bilinçaltında annenle çözemediğin sorunların, duyguların vardır demektir…

Sürekli yüzünü değiştiren, estetik ve dolgularla haşır neşirsen acaba annenden ayrı biri olmaya mı çalışıyorsun bilinçaltında? Her birimiz için anne tanımı o kadar önemli ki mesela annenizi tanımlayan 10 cümle yazın dersem neler yazabileceğinize bir bakın bakalım… Yani annemizi nasıl görüyoruz, nasıl seyrediyoruz bize ne hissettiriyor… Kimimiz annemizden çok uzağa gider. Kimi hiç yanından ayırmaz. Kimi annesini babasıyla bırakır. Kimimiz pişmanlık ve suçluluk hisseder. Kimimiz öfke ve nefret kimimiz büyük bir sevgi kimimiz borçluluk ve minnet… İşte bütün bunların hepsinin izlerini hayatımızda görürüz… Bu duygular sizin parayla ve dünyayla münasebetinizi de gösterir. Böyle de bir yasa var ve sen bir yerdekini dönüştürebilirsen, her yerdekini de dönüştürmüş oluyorsun. Yani küçücük bir noktayı iyileştirdiğinde her yeri iyileştirmiş oluyorsun çünkü parça bütüne aittir yasası işler. Senin annenle aran iyileştiğinde annenin de annesiyle arası iyileşmiş ya da kardeşinin de annenle arası düzelmiş olabiliyor.. Kısaca mevcut hayatımızı iyileştirmek istiyorsak annemizle aramızı iyileştirmeliyiz...

Annem beni sevmiyor beni istememiş ya da ben onun sevgisini hiç hissedemedim diyorsan o zaman annenin sembolü olan bedenini hiç görmüyorsun, kıymetini bilmiyorsun, bedenine eziyet ediyorsun o zaman kendi değersizlik kodların içerisinde ne varmış görebilirsin...

Bazılarımızın annesi çok güçlü ve onu çok güçlü görüp kendi gücümüzün önüne bloke edebiliyoruz …Unutmayın annenizden aldığınızı 2 kat veya daha fazlasına katlayarak ilerleyebilirsiniz…

Baskıcı, otoriter, şiddet, dayak, kötü söz var diyelim annenizden, burada o baskıya, şiddete ihtiyaç duyan sendin unutma. O baskıyı ve şiddeti hayatının başka alanlarında da seyredeceksin ta ki sen fark edip annenin baskısının kazançlarını görene kadar …Benim neden baskıya ihtiyacım var, kazancım ne ki baskıcı bir anneyleyim. O baskıya, dayağa, görülmemeye ihtiyacı olan sendin... Annen seni sevmiyorsa sen kendini nerde sevmiyor ve beğenmiyorsun ona bir bak... Çünkü hayat aynası neydi? sende yansıyanları izlediğin bir dünyada yaşıyorsun…

Anneyle para, dünya, madde aynı frekanstır. Bilin ki şu an hayatınızda bedeninizle, bedeninizin sol tarafıyla, kalbiniz, dalağınızla yaşadığınız herhangi bir sorun varsa annenizle aranızı düzelttiğinizde bütün bu sorunlar da düzelebiliyor. Bu konu derine doğru gidildiğinde tam bir idrakle anlaşılıyor, eksik olduğunda ise işe yaramıyor.

Ne dedik anne bizim toprağımız her şey oraya ekilip biçiliyorsa o zaman dünyamız, bütün sağlığımız, niyetimiz, bedensel ihtiyaçlarımız bu ilişkinin mahiyetinde gizli... O yüzden burayla ilgili hisler kadersel seçimlerimizde de etkili olabiliyor… Peki annemizi sevmeyelim mi? Asıl sorun seviyormuş gibi yapıp alttan eleştirdiğimiz, yetersiz bulduğumuz, kaçtığımız halde yakın olamamaktan yakındığımız ve onu merkeze alıp ya onun gibi davranmak ya da onun gibi olmayacağım demektir… Anneye çok yakın olmak da çok uzak olmak da aynı frekanstır... İkisinden de sorunun senden kaynaklandığını bilmelisin. Diyelim ki çocukluğunda anneci ya da babacı oldun o zaman sistem seni bertaraf eder ve okumasını şimdiki hayatında görebilirsin… Eğer anneye gittiysen anneyle, parayla, bedeninle ilgili, eğer babaya gittiysen otoritelerle ilgili sorunlarından izleyebilirsin... Hayatını kolaylıkla okumana ve olanı kolaylıkla alıp kabul etmene niyet ederek güne başlamak güzel olsa gerek ...

Hepinize farkındalığı bol günler dilerim...