Bayram süresince de siyasilerin ağız dalaşı hız kesmedi. Diyalog, yumuşama, iş birliği beklentileri de gerçekleşmedi. Ve tabi aynı şekilde Gazze’deki katliam da bütün hızıyla devam ediyor.

Anlaşılan, birilerinin ihtirasları, öfke ve korkuları, öylesine büyük öylesine büyük ki, hedeflerine ulaşmak için her şeyi yapabilirler. Kimsenin ötekileri dinlemeye tahammülü yok. Öyle bir noktaya gelip kilitlendiler ki ne ileri gidebiliyorlar, ne de geri gidebiliyorlar.

Dünyada ve İslam ülkelerinde, hatta Suudi Arabistan’da, ülkemizde öyle şeyler oluyor ki; ne din, ne ahlak, ne vicdan ve ne de akılla bu işlerin açıklanması pek mümkün değil…

Modern, çağdaş batının geldiği yerde akıl dediğiniz “tanrıyı kıyamete zorlayan” bir akıl. Din desen, siyaset ve ideolojiyle harmanlanmış, Pedefolik-Satanist bir din!?.

Sahip oldukları para ve teknolojiyi ve bu ikisi üzerinden sahip oldukları gücü kullanarak yeni dünyanın tanrısı olmak istiyorlar.  Aslında Rusya ve Çin de masada olmak istiyor ama ABD, AB, İngiltere şeytan üçgenine başkalarını almak istemiyor. Bu üçlü bile kendi arasında anlaşamazken, Çin ve Rusya’nın sisteme dahil edilmesi ile işler içinden çıkılmaz bir hal alacak. Rusya ve Çin BIRICS+ üzerinden, eskiden olduğu gibi, 2x3 şeklinde, İsrail’in bayrağında olduğu gibi altıgen bir model öneriyor sanki... Güçlerini ve ağırlıklarını göstermek içinde BRİCS’i genişletiyorlar... Hedefledikleri rekabet içinde işbirliği… Birinden kaçan ötekine, ötekinden kaçan berikine sığınacak, sonuçta nereye giderseniz gibin, bunların kucağına düşeceksiniz.

Rusya, ABD ve AB’ye, daha doğrusu NATO’ya karşı askeri bir meydan okuma yanında, NATO ülkelerine karşı, FED, LIBOR ve Euro’ya karşı adeta savaş açtı, REZERV PARA ve KRİPTO Para konusunda bir adım atarak ve Moskova borsasında dolar ve euro ile işlemi durdurarak.  Rusya ve Çin, BRİCS+ üzerinden nüfus, ekonomik büyüklük, toprak büyüklüğü ve askeri güç olarak kendilerine NATO ülkeleri ile kıyaslıyorlar. Aslında tek başına Bretton Woods kartının açılması bile ABD’nin dağılması için yeter. O zaman FED’de kalmaz, Libor da.

Bu arada İtalya’da yapılan G7 tam bir fiyasko ile sonuçlandı. İsviçre’de yapılan Ukrayna için çözüm arayışı da fiyasko oldu. Ama ABD ve İngiltere bir emrivaki ile Rusya’nın batı bankalarında 200 milyar dolarına el koymakla kalmadılar, bu paranın 50 milyar dolarını da Zelensky’e verdiler. Tam da bunlar olurken Rusya nükleer denizaltısı ile Küba açıklarında bayrak göstermekle kalmadı, daha sonra İngiltere açıklarında gövde gösterdi. İsviçre’de Ukrayna ile ilgili yapılan uluslararası konferansta Suudi Arabistan ve BAE’de Rusya karşıtı bildiriyi imzalamadılar.

Ankara Moskova ile Washington arasına sıkışmış durumda. Astana’da Erdoğan ve Putin arasındaki görüşme yapılacak olması ABD’yi rahatsız etmiş gözüküyor. Hakan Fidan’ın Moskova ziyaretinde teyit edilen bir konu vardı: 3-4 Temmuz'da Astana’da Suriye ile ilgili bir zirve vardı. Erdoğan Putin ile burada BIRICS üyeliği de dahil kapsamlı bir görüşme yapacak.

22. zirveye, 17. Toplantıda gözlemci olarak bulunan Ürdün, Irak ve Lübnan delegasyonlarının yanı sıra BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi de katılacak. Burada ilginç bir durum var: Suudi Arabistan'ın petro-doları terk ettiği ve BRICS'e katılmakla ilgilendiği yönündeki açıklamaların ardından Edmond de Rothschild Bank, Suudi Arabistan'ın 66 milyar doları aşan en büyük varlık yöneticisi SNB Capital ile ortaklık kurduğu açıklandı. Rothschild, daha önce ülkenin, Veliaht Prens Muhammed Bin Salman’ın öncülüğünde hayata geçirilmeye çalışılan NEOM, LİNE gibi Vizyon 2030 (Gündem 2030) girişimi ile ilgili projelere fon sağlayacaklarını bildirmişti. Edmond de Rothschild de geçen yıl Dubai'deki varlığını genişleterek benzer projeleri de fonluyor. Ve Rothchilid’ler bu iki ülkenin Rusya ile yakın ve sıcak ilgisinin farkında. Bunun anlamı, Astana sonrası, Rusya’nın Filistin ve Suriye politikasında daha etkili bir rol oynayabileceği şeklinde yorumlanır.

Bir yandan bunlar olurken, öte yandan 11 Eylül ve HABAT, EPSTEİN, AGARTHA üzerin ABD yönetimi üzerinde Siyonistlerin ve MOSSAD’ın etkili olduğuna ilişkin ilginç bilgiler ve belgeler paylaşılmaya başladı. 11 Eylül’de Rosthchild’lerin rolü de bu arada servis edildi. Eş zamanlı olarak Moskova’da bir takım terör eylemlerinin gerçekleştirilmiş olması da kafa karıştırıcı bir durum.

İşin içine Rothchildler girince, ister istemez HABAT, Karay, Azerbaycan Petrolü, Dahlan projesi, Filistin konusu da akla geliyor. Global Resetçiler, 15 Haziran’da düşündükleri Asambleyi gerçekleştirmediler. Bugün tek para sistemi de artık zor. O zaman Karbon ayak izi projesinin de, Performans Pass’ın da ertelenmesi gerekecek. En azından Amerikan seçimleri, Ukrayna ve Filistin konusunun netleşmesi gerekiyor. Bu süreç açısından Astana zirvesi daha bir önem kazanıyor ve tabi BRICS+’in rezerv para konusu ve üye ülkelerin kendi aralarında ticareti milli paralarla yapma kararının FED ve LIBOR, Dolar ve Euro üzerindeki etkisini de bir görmek gerekiyor.  ABD’de birileri bir takım ifşalara başladı. Demokratlarla Cumhuriyetçiler karşı karşıya, ama her ikisi içinde de derin bir hesaplaşma var. Yeni rezerv para için batı dün yası bir uzlaşma sağlayamayınca BRİCS öne çıktı. Bu durum FED ve LİBOR için “tarihin sonu” olabilir. CIA ve FBI eski defterleri karıştırıyor, geleceği şekillendirmeye çalışırken, birilerini öne çıkartma adına, birilerinin önünü kesmek için...

PENTAGON düne kadar Çin denizinde savaş göstertişi yaparken, şimdi Avrupa’da ve kendi sınırlarında Rusya ile hesaplaşmaya hazırlanıyor.

Türkiye ve İsrail bu belgede dünya dengesinde kilit role sahip iki ülke… İsrail kilitlendi. Türkiye yolunu arıyor. Ama yolsuzların yolsuzlukları yüzünden hareket alanı son derece daraltılmış bir ülke görünümünde.  Ekonomi, Siyaset ve sermaye çevreleri ile dini çevreler ve etnik çevrelerin çok karmaşık dış ilişkileri ve bu çevrelerin doğrudan ve dolaylı, yasal ya da yasa dışı müdahalelerine açık olmaları Türkiye’nin hareket alanını daha da daraltıyor.

Türkiye ve çevresindeki TEO POLİTİK hareketlilik de giderek daha can alıcı hale geliyor. Türkiye düne kadar Hilafet merkezi olan ve aynı zamanda Doğu Roma geçmişi yanında Hristiyanlık için ifade ettiği anlam ve Ortodoksluğun merkezi durumunda LAİKÇİ bir ülke olması birçok bakımdan önem kazanıyor. Şimdi buna HABAT üzerinden KARAY ve HAZARA misyonu yüklenmeye çalışılması, Fuhuş, Kumar ve Uyuşturucu üzerinden AGARTHA senaryoları ile ülkenin dindışı bir zemine çekilmeye çalışılması konuyu daha da can alıcı bir hale getiriyor.

Şimdi her şeyi yeniden düşünme zamanı.

Ve Haziran’ın son haftasına geldik... Temmuz ayının daha zor geçeceğe benziyor hem dünyada hem de bölgemizde. Ayrıca daha şimdiden tartışılmaya başlanan bir 15 Temmuz konusu var. Bu sene 15 Temmuz öncekilere göre daha zor geçecek gibi. Yeni tanıklar, yeni belgeler, yeni iddialar...

5 Kasım’da CHP kurultayı ve ABD seçimleri var. Avrupa’da seçimler var. Gazze’deki katliam, Ukrayna krizi derken 2024’ün 2. Yarısı 1.sinden daha sıcak geçecek gibi.

Görelim Mevlam neyler! Sonuçta herkes neye layıksa o gerçekleşecek, imtihan şartları neyi gerektiriyorsa onu göreceğiz. Tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak.

Selam ve dua ile.