Rüzgar gibi geçen bir hafta. Trump’a Suikast, 15 Temmuz derken, haftanın sonuna geldi. Ve bu arada İsrail, kampları, sivil hedefleri vurmaya devam etti.

Trump suikastinin arkasında kimin olduğu ortaya çıktı mı derseniz, kimse gerçeği aramıyor, herkes kendi günahını gizleme ve bu durumu kendi için siyasi bir ranta çevirme çabasında. Ama bu suikastin, Erdoğan’a okuduğu şiirin mahkumiyet yanında içinde seçim zaferi gizlediği gibi, bu suikast (!?) Trump’ın seçimi kazanması için ona çok büyük bir fırsat sundu.

ABD’deki bu siyasi savaşın dışa yansıması ne olacak onu önümüzdeki günlerde görebiliriz. ABD dikkatleri dışa çekmek için dünyanın bir başka yerine kriz örgütleyebilir. Birileri ABD’deki bu iç krizi kendileri için fırsat görebilir ya da kaosa oynayabilir. Mesela Netenyahu bunu yapmaya çalışıyor. Ukrayna krizine gelince, Rusyaya karşı operasyonun seçim sonrasına ertelenmesi ya da erkene alınması, krizin derinleşmesi ve yayılması açısından her iki halde de risk.

Dünya giderek, ekonomik olarak, siyasi olarak toplumsal barış açısından daha kırılgan, daha riskli bir hale sürükleniyor.

AK Parti kaç seçimdir, “Mesajı aldık” diyor. Herkes gereğinin yapılmasını bekliyor, sonuçta ne kabinede, ne de partinin genel merkez ve taşra teşkilatında bir yenileme yok. En son Kızılcahamam toplantısından sonra büyük ölçüde bir değişim bekleniyordu o da olmadı. Seçim kaybeden il teşkilatlarından sadece 6 tanesinde bir değişiklik oluyormuş gibi yapıldı ama sonuçta teşkilatlarda  partinin klişeleşmiş sahipleri, bu ekimi oluşturan ya da bu ekibin oluşturduğu milletvekilleri, bunların birlikte dizayn ettikleri bir media ve STK ile, birlikte iş yaptıkları  iş adamlarından bir grub var. Onların bazıları da cemaat ilişkili ya da hertürlü işi yapan “cesur” adamlardan ve örtülü koalisyon ortaklarından oluşuyor. Biri görevden alınacak olsa bile, yerine gelecekler bu derin parti ekibinin onayını almadan göreve başlaması zor.

Ve tabi hepsi de sonuna kadar Lider ve Partiye bağlı!?

Bakanlar kurulunda bir değişiklik bekleniyordu, sadece iki bakan gitti, Sağlık ve Çevre bakanı. Zaten Çevre bakanlığındaki değişiklik gidenin geri gelmesi şeklinde oldu. Ne bürokrasi de köklü bir değişiklik var, ne Bakanlıklarda, ne de teşkilatta.

AK Parti üst yönetimi tabandaki erimenin farkında değil.​Teşkilatlar tabandan koptu. Halkın talepleri ve eleştirileri ciddiye alınmıyor. Kürt’sen “PKK’lı mısın” diye soruyorlar, Türk’sen “FETÖ’cü mü” diye!

Bakın en büyük sorun adaletin yokluğu. Tuz koktu! Ekonomik durum felaket. Dövizi baskılayarak, TUİK verileri ile bu sorunu çözemezsiniz. Tarım kesimi ve Hayvancılık kan kaybediyor, insanlar dertlerini anlatacak bir kişi ya da kurum bulamıyorlar. Yolsuzluklardan, rüşvetten, torpilden, lüksten, israftan insanlara gına geldi. Artık insanlar verilen sözlere inanmıyor. Hani İstanbul sözleşmesinden çekilmiştiniz! Yasalarda aynı hükümler duruyor. GERVİA kaldırıldı derken yerine daha büyük imkanlarla ve yetkilerle UN WOMAN getirildi. Bu arada NAS da unutuldu gitti.. Arkası arkasına yapılan vergi artışları insanları canından bezdiriyor. Bakın, “Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yokeder”. Kemer sıkma politikası “boğaz sıkma” noktasına geldi.

Suali mukadderlere cevap veren bir kurum da yok. Ya da cevaplar inandırıcılıktan uzak ve ülke gerçekleri ile bağdaşmayan şeyler.​

Sahi, bu 15 Temmuz’da gaziler ve Şehid yakınları neredeydiler.

COVID  günlerinde her gün ekranlarda gördüğümü bilim kurulları, politika kurulları şimdi neredeler.

Bu trollerle, bu media ile topluma güven aşılayamaz, öfke toplarsınız.

Arka bahçenizdeki cemaatlar de çöktü ve halkın bunlara öfkesi de partiye yansıyor.​

Bakın 15 Temmuz tartışmaları  AK Parti aleyhine yeni bir sürecin başladığını gösteriyor. 15 Temmuzda İngiltere’nin Ankara büyükelçisi şimdi MI6’nın başındaki isim. Onlar her şeyi, darbe girişiminden aylar öncesinden dinlemişler. CIA ile, MOSSAD’la zaten ayrımız gayrımız mı var.. Rusya da farkında bu işlerin.​ Kripto FETÖ’cüler biliyorlar işin aslını. Bu iş “herkesin bildiği bir sır”a dönüştü. İsterlerse CIA, MI6, MOSSAD, onların içerisindeki uzantılar her an açıklayabilirler. Açıklamasalar da zaten bu kadar kişinin bildiği bu sır üzerinden birileri birilerine şantaj yapıyordur.

FETÖ’nün ipi niçin çekildi, onu başka bir gün yazacağım da, ABD seçimleri sürecinde ve sonrasında Türkiye’yi de yakından ilgilendiren ilginç açıklamalar yapılması sürpriz olmayacaktır. HABAT, AGARTHA ve EPSTEİN dosyalarından söz ediyorum. Media, iş dünyası, diplomasi, akademi, spor, siyaset, bürokrasi, yargı STK camiasından birileri insan içine çıkamayacak hale gelebilir. 21.YY her anlamda bir felaketler asrı olacağa benziyor. En azından ilk yarım asır için durum pek içaçıcı değil.

2025 sonrası daha da zor geçeceğe benziyor. 2025-2030 ayrı bir süreç, 2030-2040 daha farklı bir süreç. Kozmik olaylarla ilgili abartılı iddialar, kehanetlerden öte yangına körükle gidercesine DeepFake, artırılmış sanal gerçeklik yalanları ile insanları neye kime inanacağını şaşırtarak  panikletmeye çalışacaklar.

Evet tehlikeli gelişmeler olacak. Büyük sıkıntılar da yaşanabilir.  Değişimin hızına ulaşamayanlar, değişen şartlara uyum açısından fleksbil davranamayanlar, yardımlaşmayanlar için bir süreç daha da zor geçecek gibi.

Bankacılık sistemi ile birlikte mevcut para sistemi de çökebilir. Uluslararası ticaret durma noktasına gelebilir. Bütün kötü ihtimallere karşı mümkün olduğu ölçüde alternatif senaryolarımız olmalı ve herşeye rağmen beklenmedik sorunlar yaşandığında bunları soğukkanlılıkla karşılamak gerek.

Kriz yönetimi konusunda şimdiden bir takım hazırlıklar yapmamız gerekir. 

Esnaf değil sadece, sanayici, tüccar, hizmet erbabı, çiftçi de, hayvancı da önünü göremiyor. Bu pahalılıkta turist de gelmiyor artık. İnşaat sektörü patladı patlayacak. Faiz desen ayrı bir bela.

Görünen o ki, doları baskılamaktan, Şimşek’in kolu yoruldu. Yoruldum diye elini çekerse, ya da ya elinden kayarsa, biri çıkar ona “beceremedin git” derse, o zaman ne olur, ne sen sor, ne ben söyleyeyim.

Sürekli algı, sürekli performans gösterisi ile bugüne kadar yine iyi idare ettiler de, bundan sonrası zor. Zaten bu 15 Temmuz’da gördük, parti tabanı heyecanını kaybetmiş ve kendi konumunu sorgular hale gelmiş. Onun için CHP sürekli “seçim” diyor. Hoş, onun da ne ciddi bir kadrosu var, ne de ciddi bir programı, “sen çekil biraz da ben oturayım orada” diyor adeta.

Kimse kendi içinde temizliğe gitmek istemediğine göre, yakın kasedler, dosyalar patlarsa bu sürpriz olmayacaktır..

Yurtta çatışma, dünyada çatışma olursa şaşmayın. Kimse kendi içinde temizlik yapmayınca, kendi gözündeki merteği gizlerken, başkasının gözünde çöp ararsa, böyle olurdu ve oldu. Sonunda tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak. Akılla çözemediğimiz bir şeyi, hayat çözecek. O çözünce de nasıl çözecek göreceğiz.  

Selam ve dua ile.