Tamam, Politika Kasabasında işler de kafalar da karışık; gündemde çok önemli konular var ama Siyaset Bulvarını geçip Millet Bahçesine girince gördüm ki başat konu değişmemiş! Milletin hal ve gidişi belliydi; enflasyon yüzde 50’ydi…

Yanılıyorsun, “Enflasyon yüzde 50 değil yüzde 48,58” diyenlere hak verip bahçenin bir köşesine çekileyim.

***

Bahçede, az ötede birikmiş kalabalığa seslenen MHP Lideri Bahçeli, “Terörist başının tecridi kaldırılsın talebi geliyor. Tecridi kaldırılsın ve TBMM’de DEM sıralarına katılıp silah bıraktığını ilan etsin, terörün tamamen bittiğini örgütün lağvedildiğini haykırsın” derken, dinleyenlerden biri geçen yılın haziran ayına giderek sordu:

- Cumhuriyetimizin 100. yılında 100 il ve 1000 ilçe demiştiniz, ne oldu?

Devlet Bahçeli, sesin geldiği cenaha dönerek sordu:

- Nerelisin sen?

- Polatlı!

Durum anlaşılmıştı; bugün denenler ile dün denmişler harmanlanınca böyle diyaloglar yaşanabiliyormuş…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılı yaklaşırken dile getirilen bu vaat, 100 yıldır Cumhuriyete başkentlik yapan Ankara’nın Polatlı ilçesi başta olmak üzere pek çok ilçede heyecan yaratmıştı.

Bahçeli boş konuşmazdı! O ne derse Cumhurbaşkanı Erdoğan gereğini yapardı. Bu yüzden Polatlı ile birlikte; Nazilli (Aydın), Bodrum (Muğla), Tarsus (Mersin), İnegöl (Bursa), Silopi (Şırnak), Bandırma (Balıkesir), Ceyhan (Adana), Yüksekova (Hakkari), Ereğli (Zonguldak), Alanya (Antalya), Çorlu (Tekirdağ), Lüleburgaz (Kırklareli), Kapaklı (Tekirdağ), Manavgat (Antalya), Kahta (Adıyaman), Doğubayazıt (Ağrı), Fatsa (Ordu), Ödemiş (İzmir) ilçelerinin il olma hayalinin gerçekleşeceğine dair inanç tavan yapmıştı.

Cumhuriyetimizin 100. Yılını görkemli törenlerle kutladık ama il ve ilçe olma heyecanı yaşayan yerlerdeki ahali mutfak yangınını söndürmek, cüzdan kasırgasını dindirmek için uğraşırken birçok vaat gibi bunu da hatır sepetine attı. Yaklaşan seçim ortamında hatırlanıp hatırlatılırsa ya da vaadin gereği yapılırsa şaşırmayın…

***

Millet Bahçesinin diğer köşesine doğru yürürken, palamut ağacının dibine yan gelip yatmış birinin cep telefonundan Mahzuni’nin sesi geldi;

Kimler akıllanmış kimler bunamış
Eyüp derde düşmüş cahil kınamış
Mevla İbrahim’i boşa sınamış
Kasap mıyım kurban mıyım ben neyim

Biliyorsunuz, büyük ozan, dönemin Ankara Belediye Başkanı Murat Karayalçın’a danışmanlık yapmış ve sonra, “Bir şey danışan yok, bu iş bana göre değil’ diyerek, “Danışman Oldum” türküsünü yakmış ve “Bakın Şu Başıma Gelen İşlere / Ben Karayalçın'a Danışman Oldum…” diyerek köyüne dönmüştü.

Ozana ne çektirdilerse artık, telefondan yayılan sesi isyan tonundaydı:

Aramızda yaşar eroğlu erler
Erleri ne bilir köroğlu körler
Bana bu ellerde Mahzuni derler
Mervan mıyım merdan mıyım ben neyim

***

Yok… Bugün bahçede kafa dinlemem mümkün değil! Milleti bahçesinde bırakıp çıktım…