Bahçeli’ye göre; Öcalan gelsin TBMM’de çağrı yapsın
Kılıçdaroğlu’na göre; Sine-i Millet’e dönülsün
Özgür Özel’e göre; erken seçime gidilsin
DEM’e göre; kayyumlar dursun
Diğer partilere göre; herkes yansın bitsin kül olsun
Erdoğan’a göre; Bahçeli zaten gerekeni yapıyor.
***
İşte Ankara’nın hali ahvali…
*
Uzun yıllar televizyon habercisi olarak TBMM’de görev yaptım.
Meclis kulislerinde, koridorlarda, bahçelerde
Vekillerin birbirleriyle olan ilişkilerini görünce ülkede ne olup bittiğini anlayabilmek, okuyabilmek, yorumlayabilmek çok da zor olmuyor artık bizim için.
*
Bugün maruz kaldığınız, ezber bozan açıklamalara, kararlara, çıkışlara şaşırmayın.
“Hadi canım bu kadar da olmaz” demeyin
*
Bu gözler geçmişte neler gördü.
Neler duydu.
*
Meclis kürsüsünde birbirine parmak sallayıp hakaret edenlerin
TV ekranlarında birbirine diş gösterenlerin
*
TBMM koridorlarında kol kola yürüdüklerini de gördü
TBMM lokantasında gülücükler saçarak yemek yediklerini de
*
Ne demişler;
Aşk başka iş başka
*
Bu gözler daha çok şeyler gördü de hadi neyse!
*
Her şeyin fazlası zarar.
Burada duralım, kimsenin ayarlarını bozmayalım.
*
Siyaseti bilenler
Siyasetçileri tanıyanlar
Bugünlerde yeni bir filmin vizyona girdiğini anlamışlardır aslında
*
O şunu dedi, bu şunu dedi.
Ya da bunlar ne demek istedi gibi
Polemiklerle hiç kafanızı yormayın.
Partizanlık yapıp eşinizi dostunuzu da kırmayın.
*
Ben söyleyeyim size Türkiye’de ne olup bittiğini
*
Yeni bir oyun kuruluyor.
*
Oyunun konusunu ve amacını sonraki haftalarda yazacağım
*
Ama bugün Devlet Bahçeli ne söylemesi gerekiyorsa onu söylüyor.
AK Parti ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor.
Cumhurbaşkanı ne mesaj vermesi gerekirse o mesajı veriyor.
CHP de nasıl hata yapması, gaza gelmesi gerekiyorsa yine öyle yapıyor.
*
Eskiden Kılıçdaroğlu’nun eline 3-5 evrak tutuştururlardı belge diye
O da salı günü grup toplantısında yakacağım sizi diye naralar atardı.
Açıkladığı belge kılıklı bilgiler elinde patlar, CHP’ye yine eksi yazardı.
*
Bugün de farklı bir tablo yok ortada.
*
Öcalan’a o çağrıyı Erdoğan da, Özgür Özel de, DEM’liler de yapamazdı.
*
Öcalan’a o çağrıyı yapabilecek tek kişi vardı.
O da yaptı zaten.
*
Erdoğan yapsa, sorgulanırdı.
Zaten DEM’liler de samimi bulmazdı.
Milliyetçi biri yapmalıydı.
*
Özel yapsa, vatan haini ilan edilirdi.
*
DEM’liler yapsa “körler sağırlar” durumu olur, kimse ciddiye almazdı.
Örgütün yeni talimatı denirdi.
İYİ Parti zaten o toplara girmez.
Girse de kirlenir çıkardı.
Diğerlerini saymıyorum bile
*
Bahçeli, Öcalan çağrısını yaptığında herkes bir sendeledi ama sonra özüne döndü.
Sorgulamadı.
*
Erdoğan destekledi.
CHP destekledi.
DEM destekledi.
*
Toplumda “Yahu ne oluyor” soruları sorulurken.
Vatandaş, “Cumhur ittifakı Öcalan’ı TBMM’de mi konuşturacak” derken
MHP’nin tavrı ile ile ilgili soru işaretleri havada uçuşurken
Hükümete yönelik homurtular yükselmeye başlamışken
*
TUSAŞ saldırısı,
Ardından Esenyurt Belediye Başkanının tutuklanması
Her şeyin cevabıydı aslında.
Tabii anlayana
*
AK Parti ve MHP topluma diyordu ki;
“Bizden sakın şüphe etmeyin, bizim derdimiz terörü kökten bitirmek.
PKK’yı lav etmek.”
*
“Bakın biz DEM’le el sıkışırız, Öcalan’a çağrı yaparız ama
Görün bakın örgütle bağlantısı olan belediye başkanı da olsa, profesör de olsa dokunuruz, tutuklarız.
Yani biz örgütle masaya oturmadık, oturmayız, var bir bildiğimiz.”
*
Bahçeli’nin açıklamaları karşısında abandone olan vatandaşa verilen mesaj buydu aslında.
*
“DEM’le ve Öcalan’la diyalog sürecindeyken bile bunu yaparız. Korkmayın, terörle bağlantısı olana dokunuruz biz” deniliyordu.
*
Ama ne oldu?
Yine gaza CHP geldi.
*
DEM’e kapı açan, el uzatan Erdoğan ve Bahçeli olmasına rağmen kabak yine CHP’nin başına patladı.
*
Esenyurt’ta yapılan eylem, miting, sokağa davet adı her neyse
CHP’yi yine terör örgütünün destekçisi konumuna düşürdü.
*
DEM’lilerle verilen fotoğraf
CHP’yi yine terör örgütünün destekçisi konumuna düşürdü.
*
Tutuklanan belediye başkanı Ahmet Özer’in,
PKK yöneticileri ile teması ortada iken,
maddi destekler ortada iken,
onlarca telefon görüşmesi ortada iken
tutuklama ve kayyum kararlarına daha akıllıca tepki gösterilebilirdi.
*
Yani ezberde olan sokağa davet yerine ezberler bozulup,
Daha düzeyli ve daha milli bir tepki gösterilebilirdi.
*
Hem bu tepki halk nazarında CHP’yi örgüt destekçisi konumuna da düşürmezdi.
*
CHP’nin zaten önceden başlayan bir flörtü vardı DEM Parti ile.
*
O nedenle bu kayyum ve tutuklamalara tepki amacıyla DEM’le iç içe verilen fotoğraflar sanki CHP’ye pahalıya mal olacak gibi…
*
Ankara, Bolu, Afyon ve eski Hatay Belediye Başkanları şimdiden çatlak ses çıkarmaya başladılar bile.
Gelen haberlere göre bu duruma CHP’nin çok sayıda il teşkilatı da dahil.
*
Yani CHP, Kürt oylarını kazanayım derken bir başka yerden fire verebilir. yani “Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olabilir”
*
Şunu diyebilirsiniz;
“Bahçeli Öcalan’ı Meclise davet ediyor, sorun olmuyor, MHP ve Hükümet bu tutumdan zarar görmüyor, madem öyle CHP, TBMM’deki yasal parti olan DEM’le birlikte hareket etmiş çok mu?”
*
Evet çok.
Çünkü bu yanıltıcı bir bakış açısı.
*
Yukarda da yazdım.
Bu Öcalan davetini Bahçeli yaparsa
“Bir bildiği, bir planı vardır” olur.
Özgür Özel yaparsa, “işbirlikçi” olur.
*
KULİS:
Son yazımda çok konuşulan kabine değişikliğinin mayıstaki AK Parti’nin 8’inci olağan büyük kongresinden sonra olacağını yazmıştım.
*
Bu hafta hem Külliye hem de AK Parti Genel Merkezi’nden bazı isimlerle görüştüm.
*
Derler ki;
Trump’ın seçimi kazanması durumunda,,,
ki kazandı,
Kabine de değişim olma ihtimali yüksek.
*
Efkan Ala, Mustafa Elitaş, Erkan Kandemir gibi isimler gidecek
*
Nurettin Nebati yeniden bakan olacak.
Berat Albayrak kabinede görev alacak.
Hüseyin Yayman’a bakanlık verilecek.
*
Bekleyip göreceğiz.
***
SON SÖZ:
Ey halkım son günlerde ülkede olup bitenler sizi şaşkına çevirebilir.
Beyniniz yanabilir.
*
Anlamaya ya da anlamlandırmaya çalışmayın.
Sakın yemeden içmeden kesilmeyin.
*
Alın elinize termosunuzu Bolu Abant’a ya da Yedigöller’e gidin.
Sonbaharın tadını çıkarın.
*
Renk cümbüşünün içinde kaybolun.
*
SİYASETÇİLERİN DEĞİL
SONBAHARIN SUNDUĞU FİLMİ İZLEYİN!