Binyamin Netanyahu!

Azılı bir siyonist!

Savaş suçlusu!

Gazze’deki katliamların bir numaralı sorumlusu!

İsrail askerlerinin kural tanımayan saldırılarının emrini veren baş katil!

Amerika’ya gitti!

Onur konuğu” olarak ağırlandı!

Amerikan Kongresi’nde bir saat konuşma yaptı.

Tüm dünyanın gözünün içine baka baka Gazze’de hiç bir sivilin öldürülmediğini söyledi.

Sırtını sıvazlayan Amerikan hükümetini arkasına alarak kendisi hakkında savaş suçu işlediği gerekçesiyle tutuklama kararı veren Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni hedef aldı, tehdit etti.

Arkamda Amerika var, sen kimsin?” dedi.

Dünyaya meydan okudu!

Bir saati aşan, yalanlarla, iftiralarla dolu konuşması katliam sevici Amerikan senatörler tarafından dakikalarca alkışlandı.

Gazze katliamının “İsrail-Amerika ortak yapımı” olduğu bir kez daha tescillenmiş oldu!

Amerikalıların Netanyahu’yu ayakta alkışlarken hiç yüzleri kızarmadı!

Hiç utanmadılar!

Pişkindiler!

Bu alkışlar devam ettiği esnada Gazze’de çocuklar, kadınlar, siviller katledilmeye devam ediyordu!

İslam Dünyası ise yine sessizliğe, körlüğe, sağırlığa bürünmüştü.

Bu küstahlığa karşı “biz ne yapabiliriz?” sorusunu kendisine soran tek bir ülke olmadı!

Türkiye dışında!

Bu alçaklığa karşı meydan okuyacak tek bir Müslüman lider olmadı!

Recep Tayyip Erdoğan dışında!

Evet!

Cumhurbaşkanı Erdoğan yüreğimize bir nebze de olsa su serpti!

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ı Türkiye’ye davet etti!

85 Milyon Türkiyelinin iradesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde özel oturum düzenledi!

Mahmut Abbas’ı Meclis kürsüsünden dünyaya hitap etmesini sağladı!

Göğsümüz kabardı!

Netanyahu’yu alkışlayanların karşısında Mahmut Abbas’ı ayakta alkışlayarak bir “duruş” gösterdik!

Bu yeterli mi!

Elbette değil!

Ama diğer İslam ülkeleri gibi “suskun” olmaktan evladır!

Amerika Meclisi bir “zalimi” ayakta alkışladı!

Türkiye Meclisi bir “mazlumu” ayakta alkışladı!

Amerikalı senatörler Netanyahu’nun şahsında “katliamları, zulümleri, kan ve göz yaşını, savaşı” alkışladı!

Türkiyeli Milletvekilleri Abbas’ın şahsında “mazlumlarımerhameti, barışı, sevgiyi ve kardeşliği” alkışladı!

Mahmut Abbas’ın da dediği gibi artık “çözüm umudu” kalmadı.

Son noktadayız!

Son kertede!

Ya Şehadet, Ya zafer!