Çin Halk Cumhuriyeti Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Politbüro Üyesi, Dışişleri Merkez Komisyonu Direktörü ve Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin resmi bir ziyarette bulunmak üzere ülkemize gelmiş olması, bölgesel ve küresel gelişmeler açısından ve özellikle Doğu Türkistan’da artan sorunların görüşülmesi bakımından değerlendirilmesi gereken önemli bir ziyarettir.
T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın ziyaret ile ilgili resmi açıklamasında değinildiği üzere bu ziyaret esnasında; Türkiye’nin ÇHC ile ilişkilerinin tüm boyutlarıyla ele alınması, ayrıca güncel bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunulması öngörülmüştür.
Nitekim aldığımız kulis bilgilerine göre; Çinli heyet ile yapılan ikili görüşmelerde öncelikle; Ukrayna-Rus Savaşı, Tahıl Koridoru, İpek Yolu Projesi, Çin’den finansal yatırım ve teknolojinin intikalinin sağlanması ile ilgili benzeri yatırım projeleri; Suriye ve İdlip Sorunu, Teröre karşı güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesi, Doğu Türkistan Uygur sorunu, Türkiye’deki Çin karşıtı Uygurların faaliyetleri, Türk Heyetinin Doğu Türkistan Uygur Bölgesi’ni ziyareti ve Çin-Türk karşılıklı stratejik güveninin gerçek eylemlerle derinleştirilmesi..., konularının ele alınmıştır.
Bu görüşme esnasında Türkiye’nin (Çin Uçak Gemisi’nin Magusa limanına demirlemesi, KKTC Temsilciliği’nin Pekin’de açılması ve askeri teknoloji transferinin yapılması gibi) öncelikli beklentilerini elbette saygıyla karşılıyoruz. Ayrıca bu ziyaret esnasında gündemin en önemli maddelerinden biri de şüphesiz 1949’dan bu yana ÇHC egemenliği altındaki Doğu Türkistan’da yaşayan soydaşlarımızın durumu olacaktır.
Ancak Türklüğün kaynağı olan Doğu Türkistan’daki yangının söndürülmesi, 30 milyon kardeşimizin dini ve milli kimliklerini koruyarak huzur içinde yaşamalarının sağlanması gerekmektedir. Bu bizim insani, vicdani, dini ve milli sorumluluğumuzdur. Aynı zamanda ikili ilişkilerin, kuşak-yol ipek yolu projesinin sağlıklı yürümesi de bu sorunun çözülmesine bağlıdır. Bu hassasiyetlerin, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Dışişleri Bakanı Fidan tarafından Çinli yetkililere aktarıldığını düşünüyoruz.
Ayrıca şu hususları da göz ardı etmemeliyiz. Türkiye, Çin’e mahkum bir ülke değildir, ancak Çin’in Türkiye’nin iş birliğine ihtiyacı olduğu gerçeği unutulmamalıdır. 3 kıt’anın ortasında yer alan Türkiye, Çin’i Avrupa’ya, Orta Doğu’ya ve Afrika’ya taşıyacak stratejik ve jeopolitik konuma sahiptir. Çin’i besleyen enerji hatlarının ve İpek Yolu güzergahının Avrasya coğrafyası üzerinde olduğu, Türkiye’nin de bu coğrafyanın lokomotif ülkesi olduğu gerçeği unutulmamalıdır.
Türkiye’nin bu avantajların ötesinde sadece Çinli yetkililere “Uygurlar bizim akrabamızdır. Devletimizin forsunda Uygurları temsil eden ülke olarak bölgedeki kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılar bizi yakından ilgilendirmekte ve rahatsız etmektedir. Bölgede huzur ve istikrarın sağlanması, ilişkilerimizin her sahada olumlu gelişmesini sağlayacaktır” demesi, Doğu Türkistan’da iddia edilen insan hakları ihlallerinin durmasına, kapıların açılmasına vesile olacaktır.
Türkiye’nin Çinli yöneticilerle yaptıkları ikili görüşmelerde Uygur meselesinin süreli gündeme taşıdıklarını biliyoruz. Soruna çözüm arayışı içinde olduklarını düşünüyoruz. Türkiye’nin Uygur Türkleri ile ilgili yeterli ve arzu edilen düzeyde, çözüm odaklı kısa, orta ve uzun vadeli ve kalıcı politikalar üretilmesi gerektiğine inanıyoruz. Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan’ın Uygur konusuna vakıf biri olarak Çin ile ilişkilerde Uygur Türklerini de içinde alan bir milli siyaset geliştireceğine; Uygurların, Türk- Çin ilişkilerinde her alanda “köprü rolünü” oynamasının sağlanacağına inanıyoruz.
Bu ziyaretin en önemli noktası; Çin Dışişleri Bakanı’nın koltuğuna oturur oturmaz ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapmış olmasıdır. Sadece bu tespit dahi, iki ülkenin özellikle Çin tarafının birbirine ihtiyacı olduğunu ortaya koymaktadır.