Güçlü bir kişiliğe sahip olma kişiden kişiye değiştiği gibi toplumdan topluma da farklılaşabilmektedir. Bazı toplumlar bu konuda çok iç açıcı bir tablo sunmazken, bazıları oldukça güçlü bir görüntü sergilerler; zorluklarla mücadele etmede, haksızlıklara karşı çıkmada, sahip olduğuyla mutlu olabilmede, yeniye adapte olmada, hayata pozitif bir bakış açısıyla yaklaşabilmede…

Sosyal medya ve gündelik hayatta her gün on binlercesine şahit olduğumuz ırkçı söylemlerden zihnimizi arındırarakobjektif bir bakış açısıyla bir analize gittiğimizde Suriyelilerin güçlü insanlar olduğunu görebiliyoruz. 

Bir kere, altmış yıldır varlığını devam ettiren bir zulüm rejimine başkaldıracak bir cesaret sergilediler.

Tüm imkansızlıklara rağmen, destekçileri olan batılı ülkelerin bir yerden sonra vazgeçmesine rağmen, kendi zalim yönetimlerinin yanı sıra İran ve Rusya gibi askeri anlamda çok güçlü iki devletle daha mücadele etmek zorunda kalmalarına rağmen, pes etmediler, yollarından dönmediler. 

Suriyelilerin güçlü bir kişiliğe sahip olduklarını görebilmemiz için ihtiyacımız olan objektif bakış açısı ise daha çok Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili.

Bu insanlar Türkiye’ye tatile gelmediler. Kafalarına bombalar yağarken, evlerini, barklarını terk ederek, yakınlarını kaybetmenin ya da arkada bırakmanın acısıyla geldiler. Fiziksel ve ruhsal olarak zor bir hayata gözlerini açtılar; çok zorlu şartlarda yaşadılar, mütemadiyen ırkçılığa, ayrımcılığa maruz kaldılar. 

Ama her şeye rağmen hayata pozitif bir bakış açısıyla yaklaşmayı bildiler. Birçoğu mutlu olmayı bile başarabildi. 

İşyerleri açtılar, kendi mesleklerini icra ettiler, üniversite eğitimlerine devam ettiler, tutunabilecekleri en iyi seviyede hayata tutundular. Ancak güçlü bir kişilikle gerçekleşebilecek bir eylemi başararak, içerisinde sınırsız sayıda zorluk barındıran yeni hayatlarına adapte olabildiler. 

Her şeyden önemlisi ise kendilerine yönelik onca baskı, ırkçı söylem ve davranışa rağmen hiçbir zaman ezik bir görüntü sergilemediler. Belki de toplumun büyük bir çoğunluğunun tek derdi olan onları boynu bükük, zavallı bir vaziyette görebilme arzusuna yenik düşmediler. Birilerini tatmin etme uğruna başlarını öne eğmediler, onurlarından feragat etmediler. 

Onlara yaşatılanlar ağır bir imtihandı ve bu imtihanı başarıyla geçtiler. Ama ne yazık ki imtihanları henüz sona ermedi, farklı bir formatta devam ediyor. 

***

Şu an sadece Suriyeliler değil, dünyanın her yerinden adalet ve vicdan sahibi insanlar bir zalimin devrilmesinin mutluluğunu yaşıyorlar. Ama yine bu insanların tamamının zihinlerinin bir köşesinde cevabından emin olamadıkları bir soru var; “Bundan sonra ne olacak?”

Tam olarak bu evrede onları, Suriyelileri, birçok zorluğun beklediğini bilsek de birçok avantaja sahip olduklarını da görebiliyoruz…

Yaşadıkları zorlu süreç onlara çok şey öğretti. Ama en önemlisi tek bir kişi ya da zümre tarafından yönetilen bir halkın hiçbir zaman için refaha ulaşamayacağını, böylesi bir ortamda adaletin tesis edilemeyeceğini öğrendiler. Maruz kaldıkları zulüm ve haksızlıkların bilhassa Beşşar Esad adındaki diktatörün gücü elinde bulundurmasından değil, tek bir kişinin ülkenin yönetimini elinde bulundurmasından kaynaklandığını öğrendiler. 

Öğrenmenin, kendini geliştirmenin çeşitli yolları vardır; okumak, araştırmak, gezip görmek akla ilk gelenler. En az bunlar kadar hatta daha etkili bir yol ise kültürel etkileşimdir. Farklı kültürlerden insanlarla aynı ortamda vakit geçirmek;daha zengin bir bakış açısına, daha geniş bir dünya görüşüne, üst düzey bir eleştirel düşünme becerisine sahip olabilmek için paha biçilmez bir değere sahiptir. 

Milyonlarca Suriyeli göç ettikleri yerlerde bu paha biçilmez öğrenme metodunu yıllarca tecrübe etme olanağına sahip oldular. Almanya, Türkiye, ABD, Kanada vb. ülkelere göç eden Suriyeliler farklı kültürleri gördüler, gözlemlediler, onlardan öğrendiler ve şimdi düne göre çok daha yüksek bir entelektüel birikime sahipler. 

Refah, adalet, güçlü bir ekonomi vb. birçok güzelliği barındıran ülkelerin tamamının demokratik bir rejime sahip olduklarını biliyoruz. Herkes tarafından bilinen bu gerçeği milyonlarca Suriyeli uzun yıllar boyunca yerinde gözlemleme olanağına sahip oldu. Ve muhtemelen bu insanlar kendi ülkelerinde de benzer bir yönetim biçimi olsaydı şu an yaşamış oldukları sıkıntıların hiçbirini yaşamayacaklarını,derin bir hüzünle, defalarca içlerinden geçirdiler. Demokrasinin sadece kelime anlamını biliyorlardı şimdi tadına da vardılar.

Psikoloji biliminde temel bir ilkedir; zorluklar daha güçlü bir karaktere yol açar. Yaşadığı güçlüklerin akabinde karakterinin geriye sardığı, daha zayıf bir kişiliğe dönüşen birini tarih yazmamıştır. Daha fazla sıkıntı daha güçlü, daha dirençli, daha doğru kararlar alan bireyler demek. Başka ülkelere göç etmiş olsun ya da olmasın Suriyelilerin tamamı tarifi imkânsız acılar yaşadılar, zorluklar çektiler. Ne var ki hiçbir insan evladının hak etmediği bu acılar, onların düne göre daha güçlü bir karaktere sahip olmalarına sebep oldu. 

Suriyeliler çok zorlu bir imtihandan geçtiler ama çok nitelikli bir eğitim aldılar. Şimdi bu eğitimi ülkelerini yeniden ayağa kaldırmak için kullanma zamanı…