Türkiye özellikle son 21 yılın en önemli seçimlerine doğru hızla gidiyor. Önümüzdeki hafta Pazar günü yurt içinde ve yurt dışında olmak üzere toplamda 64 milyon 113 bin 941 seçmen sandık başına gidecek ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı ile parlamentoda yer almasını istediği milletvekillerini seçecek. Buraya kadar her şey normal, herhangi abes bir durum yok. Fakat gelin görün ki, seçimlerde son düzlüğe girerken, meydanlarda siyasi dil gittikçe sertleşiyor ve maalesef yine kutuplaştırıcı bir dil kullanılıyor.

Bugün baktığımızda bizim seçim dediğimize, muhalefet savaşa mı gidiyoruz diye soruyor, iktidar tarafı da seçimleri “ABD’nin siyasi darbesi” olarak nitelendiriyor. İyi, peki ama söylem olarak bu kadar sertleşen siyasiler, seçmenleri nasıl yanına çekecek? Mevcut sisteme göre bir oyun dahi çok büyük önemi varken, bir türlü normalleştiremediğimiz seçimler nasıl sağlıklı bir ortamda yürütülecek? Seçim güvenliğinin konuşulduğu şu günlerde bu tarz söylemler ne kadar doğru? Bu soruları insan sormadan edemiyor maalesef.

Kaldı ki, her Çarşamba akşamı Elips TV’den canlı olarak yayınlanan Siyaset Limanı programıma konuk olan Gazeteciler Cüneyt Polat ve Yakup Aslan da oldukça önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle, Aslan’ın, Batı’dan bir kıvılcımla başlatılmak istenilen bir kalkışmanın zeminin hazırlandığı iddialarını dile getirmesi, iddia bile olsa oldukça endişe verici bir konu. Hiç şüphesiz bununla ilgili devletin ilgili birimleri bir çalışma yürütüyordur bundan yana bir şüphemiz yok, fakat bu ihtimalin olmasını bırakın, düşüncesi bile insanı endişelendiriyor.

Ancak her ne olursa olsun, benim şahsi düşüncem, Türkiye’de herhangi bir iç karışıklık olmayacağı yönünde. Çünkü mensubu olmaktan gurur duyduğum Türk milleti bu tür oyunlara gelmeyecektir. Evet bugüne kadar çok defa denendi, fakat başarılı olmadı. Yine denenmesi halinde yine başarılı olmayacağına yürekten inanıyorum.

Bu noktada biz hem bir vatandaş hem de halkın haber alma hakkını sağlamak için emek veren bir basın mensubu olarak şunu ifade edelim; her ne olursa olsun, muhalefet belki 21 yılda ilk defa bir seçim kazanmaya bu kadar yaklaşmış olsa da, iktidar bu seçimi önceki seçimlere göre biraz daha bıçak sırtı görse de kazananın Türkiye olması en büyük dileğimiz. Bu yüzden, ülke yönetiminde söz sahibi olan devlet insanlarımızın dillerine biraz daha özen göstermeleri, nezaket çerçevesi içerisinde seçmenlerine hitap etmeleri hem ülke hem de ülke siyaseti için hayırlı olacaktır.

AKŞENER KİMİNLE GÖRÜŞTÜ?

Bu hafta Siyaset Limanı programında konuğum olan Gazeteci-Yazar Cüneyt Polat, İYİ Parti lideri Sayın Meral Akşener ile ilgili önemli bir iddiada bulundu ve hatta bunun bazı yayın organlarında yazıldığını da ifade etti. O iddia ise; İYİ Parti lideri Sayın Akşener, 6’lı masadan kalktıktan sonra bir otelde bir isimle görüştüğü, o görüşmeden sonra 6’lı masaya geri döndüğü.

Şimdi bu iddianın basına yansıyan kısmına baktığımızda durum biraz daha ciddileşiyor. Bu iddiayı; Yeni Şafak Gazetesi köşe yazarı, Emniyet İstihbarat eski Daire Başkanı Bülent Orakoğlu köşesine taşımış ve şunları kaleme almış; “ABD Büyükelçisi Flake’nin 3 gün sonra uyarması ile jet gibi 8’li masaya dönüş yaptığını eleştirerek açıklamıştım. İYİ Parti lideri Meral Akşener gerek şahsımın gerekse bazı yazarların iddialarına verdiği cevapta kendisini jet hızıyla 6’lı masaya döndüren kişinin Ankara BB Başkanı Mansur Yavaş olduğunu kamuoyuna açıklamıştı. Mansur Yavaş da bu açıklamayı doğrulamıştı. Ancak bana gelen güvenilir bilgiler bu açıklamanın doğru olmadığı yönünde! Tam bir ‘Bozacının şahidi şıracı’ atasözünde ifade edildiği gibi toplumda uygun olmayan işleri yapan kişilerin kendilerini haklı çıkarmak için başvurdukları bir yöntem olduğu iddiasının doğru olduğu kanısındayım. Meral Akşener’in ABD Büyükelçisi Flake ile bu konuda görüşüp görüşmediği zannımca kısa bir sürede ortaya çıkar. ABD’nin tüm dünyada görüştüğü parti ve devlet liderlerini deşifre etmesi stratejisi halen bu açıdan tüm yönleri ile işlemektedir. Yakında bu görüşmeleri yeni WikiLeaks belgelerinde okuruz İnşallah!”

Gerçekten çok ciddi bir iddia var ortada. Görüşme gerçekse burada çok şeyin sorgulanması gerekeceği kanısındayım, yok görüşme gerçek değilse bir yalanlama olmalı ve bu iddialara cevap verilmeli diye düşünüyorum. Bakalım ne olacak, ancak burada “Gerçeklerin, bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır” sözünü de dillendirmeden geçmeyelim.

Haftaya görüşmek üzere.