Son bir iki gündür gündemde olan bir bıyık meselesi var, ki bunu gündemi takip edenler olarak hepimiz biliyoruz. Öyle ki, bu tür bıyıkları olanlar hep bir falso verir, hep arkadan dolaşır, hep bir şekilde insanları kandırır ve güven vermezmiş. Bunu ben demiyorum, sosyal mecralarda açıklama yapan kişiler diyor.
Hakkında türlü türlü şeyler söylenen ve aslında beklenen buydu şaşırmadım diyerek yine de vurmaya devam edilen bıyığın sahibi de tahmin ettiğiniz üzere Sayın Abdüllatif Şener. Malumunuz, Sayın Şener katıldığı bir TV programında seçimlerde Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini, Sayın Sinan Oğan’dan yana tercihini kullandığını ve ikinci turda da boş oy attığını ifade etti. Zaten ne olduysa bu açıklamadan sonra oldu.
Atılan tivitler, yapılan açıklamalar peşi sıra gelirken ben bu açıklamayı çok yadırgamadım hatta bir cesaret örneği olarak gördüm. Nedenine gelince.. Abdüllatif Bey, CHP’ye gelirken nereden geldiğini, ne düşüncelere sahip olduğunu herkes biliyordu. Kaldı ki, CHP’ye geçtiğinde ve tabiri caizse katıldığı TV programlarında CHP’nin bayrağını sallayıp, iktidara feci halde yüklenirken CHP alkışlıyor ve destekliyordu. O zaman her şey iyiydi, çünkü Sayın Şener, partiye değer katıyordu değil mi? Ee peki şimdi ne oldu da Sayın Şener kötü oldu?
Herkes kendi düşüncesini elinin altında olan ve ‘özgürlük’ alanı olarak gördüğü iletişim araçlarını kullanarak açıklıyor. Hatta öyle ki, lafı dolandırıp, çarpıtarak bir de takipçi kazanma, beğenilme ve becerebilirse gündeme gelmeye çalışıyor. Ancak bu hep başkası üzerinden yapılıyor. Bu seferki talihli de Abdüllatif Şener oldu. İyi ama sen düşünceni özgürce dile getirirken sorun yok, Sayın Şener getirince mi var? Yapılan yorumlarda ısrarla geçen “siyasal İslamcılar hep aynı” tezi CHP ve CHP tabanına göre geçerli ve doğruysa, Abdüllatif Şener’in CHP’de ne işi vardı? Tamam milletvekili adayı gösterilmedi diye gidip başka bir adaya oy vermesi hoş karşılanacak bir durum değil elbette. Ancak bunu tek Abdüllatif Bey mi yaptı? Kemal Bey bir oyla mı seçimi kaybetti? Veya her CHP’liyim diyen gerçekten Kemal Beye mi oy verdi? Hepsi bir yana madem siyasal İslam anlayışına sahip, bıyıkları da bu şekil olan kişiler güven vermiyorsa ve ne yapacakları belli değilse, CHP ne diye geçen dönem aday gösterdi? Hatta ve hatta bu seçimde ne diye ikisi AK Parti’den ayrılan biri AK Parti’yi kendi içerisinden çıkaran üç partiye kendi listelerinden kontenjan verildi?
Bakın ben de bir şey söyleyeyim; CHP’liyim, ancak düzenim bozulmasın diyen ve yakından tanıdığım, tanımakla kalmadığım bildiğim iş insanları ve tüccarlar Sayın Erdoğan’a oy vermiş. Bunu bizzat kendileri anlattı bana, hiç üzülmeden de çok açık bir şekilde ifade ettiler. Tabanda durum böyleyken, istediğini alamayan biri vekil aday adayı da bu yönde bir irade göstermesi normal değil mi? Burada bir suç ya da hata varsa, bu Sayın Şener’in değil bence. Şener’in çıkıp söylemesi, CHP’nin başka bir problemini ortaya çıkardı. İşte asıl mesele de bu.
Seçim kaybedildiği halde istifa mekanizmasının asla çalışmaması, yenilgide sorumluluğu olan üst düzey yöneticilerin bu bir kayıp değil, aksine kazanım açıklamalarını yapması ve bunu büyük bir inançla dile getirmesi de bana göre Sayın Şener’in açıklamasından farksız değil. Yani istediğini alanın açıklaması da CHP’ye zarar veriyor alamayanın açıklaması da. Ortak payda CHP’nin zarar görmesiyse eğer bence doğru yoldalar.
Yani konunun şu an için bıyıkla, siyasal İslam’la alakası yok. Konu; CHP yol yürüdüğü insanları tanımıyor, aday gösterdiği isimlerin partiye karşı aidiyet duygusu taşıyıp taşımadığına bakmıyor. CHP kimden faydalanırım diye düşünürken, kimi aday gösterirsem bir koltuk daha kazanırım hesabı içerisindeyken, kendi evlatlarını küstürüyor ve bu tür durumlara düşüyor.
Uzun lafın kısası, CHP hemen kendi içine dönsün ve ciddi ciddi oturup düşünsün. Bir verirken, elindeki ikiden olmayı mı tercih edecek, yoksa CHP’nin içerisinde, gerçek CHP’lilerin olması gerektiğine mi kanaat getirecek.
Haftaya görüşmek üzere.