Âlemlere rahmet olarak gönderilen, ahir zaman peygamberi Muhammed Mustafa (sav) bir hadisinden rivayet edilir ki, şöyle der; “Bildiğimi bilseydiniz, çok ağlar, az gülerdiniz.”

O geldiği zamanı Âdemoğulları için dünya hayatının ikindi vaktine benzetirdi. Korkarım 1500 yıl sonra biz zamanın akşamına yaklaştık. İnşallah biz gün batımını görenlerden olmayacağız.

Akif’in deyişi ile “Viranelerin yaşçısı baykuşlara döndük”

“Gördüm de hazânında bu cennet gibi yurdu.

Gül devrini bilseydim onun, bülbül olurdum;”

Doğduğumuz zamanı, toprağı, anne-babayı, derimizin rengini ve cinsiyetimizi biz seçmedik. Kim ki bunlar üzerinden kendine farkı bir statü, imtiyaz devşirmeye kalkanlar, şeytanın davasını güdenlerdir. Bugün Gazze de yaşananlara sebep olan akılsızlık, böyle bir akılsızlıktır.

Hafta başında ne oldu biliyorsunuz. CHP’nin tek parti dönemini hatırlatan bir zulmün hüküm sürdüğü Bangladeş’te halk ayaklanması oldu ve Muciburrahman’ın kızı Başbakan Hasine,  ülkeyi Hindistan üzerinden terk ederek Londra’ya kaçtı…

Diktatörün erkeği kadını yok, diktatör diktatördür. Bunun sağı-solu da yok, Müslüman geçineni ya da gavuru da yok. Sonunda zulüm tek millettir. Daha bunun gibi birkaç düzine hain var İslam ülkelerinin başında. Darısı ötekilerin başına…  Hasine’nin gidişi ile bir put daha devrildi. Diktatörleri yıkıyoruz ama yerine yeni adil bir nizam kurmak konusunda yetersiz kalıyoruz. Put yıkmak, “La İlahe” demektir. Şimdi bu işin arkasını getirmek gerek, “La İlahe İLALLAH” demeliyiz..! Zulüm iktidarlarının yerine Hakça bir yönetim kurmalıyız! Şimdi adalet, barış, hürriyet zamanı, merhameti kuşanma zamanı. Bir topluluğa olan öfkemiz bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemeli. Belki şimdi Bangladeş halkı için tekrar Pakistan’la birleşme zamanı olmalı.

Pazartesi dünyanın birçok yerinde ekonomik, sosyal, siyasal olaylar yaşanırken, CHP kadın kolları başkanını seçiyordu. CHP Kadın Kolları Kongresi’nde konuşan CHP üyesi bir kadın: "Anadolu kadın tanrıçaların diyarıdır, kadın tanrıçaların en önemlilerinden birisi de tanrıça Themis'dir. Bu topraklardan çıkmıştır tanrıça Themis. O yüzden bu topraklarda adaletin sahibi CHP’dir" falan demiş. Sahi siz ne anladınız bu işten.

Mesela aynı zeka tipine sahip biri, mesela LGBT’ye selam, yola devam havasında bir şeyler söylerken, bir başkası şöyle diyor: “Belki bana küfredecekler ama bu sokak hayvanları yasası geçerse Allah hepimizin belasını versin. 9 şiddetinde depremler olsun, her yer yıkılsın.” Biri bu olayla ilgili “X”de şöyle yazmış: “Tanrıça Themis, Watsons'tan aldığı Koleston Tüp Boya ile saçını platin sarısına boyadıktan sonra fön çektirip CHP Kadın Kolları Olağan Kurultayı'na katılmış.”

Özgür Özel, devletçilik okunu çevrecilik ve toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında yeşil ve mor renge boyamaktan söz edince Nihat Genç “Kafayı iyice sıyırmışlar, tımarhanelik deli olmuşlar” diye tepki verdi. Özel’in CHP amblemine 2 renk daha ekleme’ girişimi  bazı çevrelerde her oka ayrı bir renkle gök kuşağına büründürülmesi çağrısına sebep oldu. Mahalle yanıyor, birileri. Neyle meşgul! Bir başkadır benim memleketim.

Bakın ciddi devlet adamı böyle olur(!?): Tony Blair dijital kimliklerin amaçlarından birinin de “Dijital altyapıya sahip olarak, kimin aşılandığını, kimin aşılanmadığını bilmenizi sağlıyor.  Gelecek aşılardan bazıları çoklu aşı olacak, buna hazırlık yapmamız gerekiyor" diyor!

Herkes bir şeyden şikâyetçi…  Kimine göre “Refah içinde yaşamamız gerekirken yokluk içinde vergilere maruz kalıyoruz. Çin'de 15 bin dolara satılan bir araba bir araba Türkiye 45 bin dolara satılıyor oluyor.”

Siyaset tüm dünyada inandırıcılığını ve ciddiyetini kaybediyor. Ama uysal atıl çiftesi pek olur.. Siyasiler halkı "uysal başlı koyun" olarak görmekten, "ne dersek bize inanırlar" diye düşünmekten vazgeçmeli. En son Bangladeş’te halk sokaklara çıktı ve devrim yaptı. İngiltere’de haftalardır insanlar sokakta. Kriz yayılıyor, derinleşiyor ve şiddetini artırıyor.

Ekonomi, siyaset, dış politika hepsi "U borusu" gibi birbirine bağlı. Yarın domino etkisi ile bütün işler birbirinin üstüne devrilebilir. Siyasi deprem, ekonomik deprem, sosyal deprem İstanbul depremi kadar yıkıcı olabilir.

3. Dünya Savaşı giderek daha görünür oluyor. Hindistan’da hükümet Müslümanların vakıflarına ele kıymaya başladı, küresel borsalar çöküşte. İngiltere’de, Venezüella'da sokak olayları yapılıyor. Bangladeş'te hükümet karşıtı protesto eylemi halk devrimi ile sonuçlandı. Hasena yanlılarının Hindistan’a doğru göçmesi bekleniyor. Hasena’nın Hindistan'dan İngiltere’ye gitmesi bekleniyor. Öte yandan Ukrayna ile Rusya arasında çatışmalar devam ediyor.

Heniye suikastının arkasındaki ülke İsrail. MOSSAD bu işi içeriden destek alarak yapmış, bir iddiaya göre. Lübnan ve Yemen'deki savaşa son olarak bu şekilde İran da katılmış oluyor. Savaş derinleşiyor, şiddetleniyor ve yayılıyor... AB ülkelerinde de savaş hali var. Halk gıda stokluyor, sığınaklarının bakımı yapıyor. Sokaklarda yabancı avı ve korkusu yaşanıyor. Dindarlar kiliselerinde dua yapıyor, ancak kiliselerin merkezle bağı kopuk. İnsanlar panikte ve panik içinde ne yapacaklarını bilmez halde zaman kaybediyorlar. Kriz büyüyor. Bu arada Japonya borsası çöktü. 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük borsa krizi. Türkiye ve diğer ülkelerde de durum farklı değil. Kaos planı devrede demiştik. İngiltere'deki ayaklanma başka ülkelere de yayılacak. Kapıda suikastlar ve terör olayları var. The Economist, daha önce İngiltere'deki sokak olaylarını kapak yapmıştı. Bir de yine kapaktan ABD ve İngiltere’de büyük bir yıkımı kapağına taşımıştı. 

Maliye Bakanı “her şey yolunda ve kontrol altında” derken, gerçekte dünya çapında bir finansal çöküş dalgası yaşanıyor. Euro 36.6 TL. "Siyah Kuğu" kara bir kâbus gibi piyasalara çöktü. Bakan makyajlı enflasyon rakamları ile makyaj tazeliyor. Küresel piyasalarda yatırımcılar panikte. Borsa ve kripto paralar tepetakla. ABD'de, Japonya'da ve Kore’de piyasalara kaos hakim. 1987'deki Kara Pazartesi'nden daha büyük bir kriz söz konusu. Avrupa'da 3. Dünya Savaşı ve iç savaş ve kaos söylentileriyle sarhoş ve ne yapacağını bilemez halde.

Dünya böyle de, Ankara'da siyaset kendi dünyasında! "Alis harikalar diyarında!"

İslam ülkeleri yöneticileri Gazze için hemen hemen hiçbir şey yapmıyor, Arap ülkeleri de öyle de, peki Abbas’ın FKÖ'sü, Gazze için ne yapıyor? Bu arada Abbas TBMM'ye gelip ne anlatacak. Gazze’yi anlatmayacak herhalde. Çünkü FKÖ Gazze konusunda aktif bir sorumluluk üslenmiyor.

Gazze direnişine karşı “çözüm” diye pazarladıkları "Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti", kimin devleti olacak? Biz bu, silahtan arındırılmış, artırılmış sanal gerçek "kukla devlet"in mi garantörü olacağız? İsrail bütün Kudüs’ün tek bir bütün olarak kendilerine ait olduğunu bu konuda pazarlık yapmayacaklarını açıkladı. "Doğu Kudüs" yalan, gerçek ise "Kudüs'ün Doğusu'nda bir yer." Bu yalanın garantörü olan bu suçun ortağı olur!

Netanyahu "Tanrıyı kıyamete zorluyor"(!?) İngiltere ve ABD, kendi kontrolleri dışında gelişen süreci yönetememe kaygısı taşıyor. Siyonistler İngiltere’yi cezalandırıyor. ABD, Türkiye aracılığı ile İran’ı Netanyahu’nun kışkırtmasına karşı daha sabırlı olmasını istiyor. İddiaya göre Heniye suikastında MOSSAD İran içindeki elemanlarını kullanmış. İran’da her kafadan bir ses çıkıyor. Ankara sürecin yönetiminde tüm taraflar için kilit bir rol üslenme çabasında.

Uyanamayanlara İsrail, ABD ve NATO 186.000'den fazla Filistinliyi öldürerek temizlediği bölgede (enkaz altında kalan sayı bilinmiyor) 500 milyar dolarlık Gazze Deniz Petrol ve Gaz sahalarının petrolünü çalmak için liman inşaatına başladı Filistin diye bir devlet ve toprak bırakmayacaklar.

Bakın, önümüzde çok zor günler var. Ulus devletler de, uluslararası ilişkiler de giderek daha karmaşık ve içinden çıkılması zor bir hal alıyor.  Bu kağıt para, bankacılık sistemi, FED, LIBOR, İMF, Dünya Bankası, aslında birer terör örgütü. FAO, FED de öyle. DSÖ de öyle. “Kutsal devletler” bunların truva atı genel olarak. O devletin orduları da öyledir. Darbeleri onlar yapar. Merkez Bankaları bunların şubesidir. Bunlar küresel bir soykırıma hazırlanıyorlar ve zaten bunu da gizlemiyorlar. Dünya'nın nüfusunu 500 milyona indirmekten söz etmiyorlar mı? WEF bu işin sekretaryasını yapmıyor mu? Yiyecek, su, elektrik alıp satmanızı engelleyen, evinizden çıkışınızı takip etmenizi engelleyen bir düğmeyi çevirebildiğinizi ve size yardım eden herkesin anında kapatıldığını hayal edin. Gerçek şu ki, siz zaten bu teknolojiyle, buna karşı çıkmanızı engellemek için tarım arazilerinin bile küresel olarak satın alındığı bu dünyada yaşıyoruz.

Bu savaş onların nüfusa karşı savaşı. Bu savaş tarihin sonunu getirecek son savaştır. İş birlikçi politikacılar, şovmenler, medya kuklaları ve en tepedekilerin emirlerini yerine getiren tüm diğer yararlı aptallar, aynı tepe tarafından, ne pahasına olursa olsun güç, zenginlik ve kontrol arzularına yönelik en büyük tehdit olarak görülecektir. O zaman küreselci Siyonistler her erkeği, kadını ve çocuğu tehdit olarak görecek.  Bu tehdide karşı insanlık adına ortak bir cephe oluşturmak gerek. 15 dakikalık “Toplama Kampı” şehirlerde beyinleri chiplenmiş biyonik robotlar olmak istemiyorsanız şimdiden harekete geçmeniz gerek. Çünkü yarın çok geç olabilir.  Dijital Kimlik ve Merkez Bankacılığı, Dijital Para Birimi, Karbon ayak izi, Performans Pass. 5G, bunların hepsi, bu şeytani planın birer parçasıdır.

Şimdi aklımızı başımıza alma zamanı. Global tehditlere ancak global ölçekli bir direnişle dur diyebiliriz. Onun için yeryüzünün bütün akıllı, dürüst cesur insanları bu satanist pedefolik Siyonistlere karşı birleşiniz.

Selam ve dua ile...