AKP iktidarıyla ulusal ve resmi bayramlarımıza adı konmamış yasaklar silsilesi başladı. Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ve 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları zapturapt altına alındı.
Devlet büyükleri ulusal ve resmi bayramlara katılmamaya, daha az katılmaya ya da hastalanmaya başladı. Çelenk koyma törenlerinde dahi siyasi parti temsilcilerine yasaklar getirildi; vatandaşlarımız polis müdahalelerine maruz kaldı. Kömür ocaklarında işçi ölümlerinin önüne geçmeyen, önlemleri almayan AKP, Cumhuriyet Bayramı etkinliklerine yasaklar getirmeyi daha uygun buldu.
Yasaklar arttıkça, yasak gerekçeleri de vatandaşla dalga geçer boyutlara ulaştı. 15 Temmuz 2016 tarihi, ulusal bayramların açıktan yasaklanması için bir milat oldu. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı yasaklayan İstanbul Valiliği “Şehit olan güvenlik güçleri ve vatandaşlarımızın mukaddes hatıralarına duyulan saygıdan dolayı…” ifadelerini kullandı. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ile 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri de aynı gerekçelerle yasaklandı.
İstanbul Valiliği Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu iptal ederken, dönemin AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da “Cumhuriyet Bayramı 91. yıldönümü kutlamaları, Havai Fişek, Işık ve Lazer Gösterileri Karaman'da meydana gelen maden faciası nedeniyle iptal edilmiştir” açıklamasını yaptı.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Soma’daki maden faciası ve Reyhanlı katliamı gerekçe gösterilerek iptal edildi. Van depremi nedeniyle genelge yayınlayan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını yasakladı.
Milli Eğitim Bakanlığı ise İl Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderdiği bir yazıyla, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda statlarda yapılan ihtişamlı kutlama ve gösterilere son verdi. Bakanlık yazısında "Kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması nedeniyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar alınmaktadır… Bununla birlikte, günün anlam ve önemi ile uygun kutlamaların okullarımızda ve öğrencilerimizin katılımıyla icra edilmesine devam edilecektir. Başkent dışındaki il ve ilçelerimizde yönetmelikte yer almayan senaryo, değişik renk ve nitelik arz eden gösteri ve fon çalışmaları gibi etkinliklere yer verilmemesi, bu kapsamda il ve ilçe kutlama komiteleri tarafından gerekli tedbirlerin alınarak çalışmaların anılan yönetmelik hükümleri uyarınca yürütülmesi…” ifadelerine yer verildi.
Ulusal ve resmi bayramlar bir bir yasaklanıp, gözlerden ırak sokak aralarında kutlanmaya zorlanırken; yol ve köprü açılışları büyük organizasyon ve kutlamalarla televizyonlardan canlı yayınlandı. Devlet erkanının katıldığı düğün, nikah vd. törenler tüm ihtişamıyla devam etti.
Beklemedikleri bir şey oldu; evdeki hesap çarşıya uymadı. Cumhuriyet sevdalıları, yediden yetmişe tüm Türkiye ulusal ve resmi bayramlarına sahip çıktı. Tüm sokaklar bayram alanlarına dönüştü. Ancak Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarımıza ve gençlerimize armağan ettiği bayramların okullarda coşkuyla kutlanması büyük ölçüde yasak!
BAYRAMLARIMIZI OKULLARDA DA COŞKUYLA KUTLAYACAĞIZ
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yaşını kutlamak için gün sayıyoruz… 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla kutlamak, her vatandaşımızın anasının ak sütü gibi hak. Ancak yasaklar yürek sızlatıyor. Seçim atmosferinde görülen o ki ulusal ve resmi bayram yasaklarını kaldırmak Millet İttifakı’nın iktidarına nasip olacak…
Ulusal ve resmi bayramların kutlanmasında Milli Eğitim Bakanlığına da büyük sorumluluklar düşüyor. Tek ulusal bayramımız olan Cumhuriyet Bayramı ile resmi bayramlarımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ve Zafer Bayramı'nın önemini, “Cumhuriyet” değerlerini, kazanımlarını çocuklarımıza ve gençlerimize kavratma sorumluluğu var.
Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yıl kutlama hazırlıklarına şimdiden başlamalıdır. Cumhuriyet ve eğitim devrimlerini bilince çıkartacak resim, şiir, öykü vd. yarışmalar düzenlemelidir. Cumhuriyet konulu eğitimler, konferanslar, filmler vd. çalışmaları yapmalıdır. O gün geldiğinde 100 bin öğretmen atamasının yapılmış ve göreve başlatılmış olması gerekir. Cumhuriyetin yüzüncü yılında öğretmenlerin ekonomik, sosyal ve demokratik haklarının verilmiş; emekli öğretmenlerin insanca yaşayacakları koşullara kavuşmuş olmaları gerekir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği tek çocuk bayramı “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” da tarihi değerinden kopartılarak sıradan bir tatil gününe dönüştürüldü. Dünya çocuklarıyla birlikte 23 Nisan Ulusal egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı coşkuyla kutlayacağımız çalışmaları da ivedilikle yapacağız.
Milli Eğitim Şurası da Cumhuriyetin yüzüncü yılına yakışır bir ciddiyetle yapılmalıdır. Bunu sağlamak için bugünden hazırlıklara başlanmalıdır.
Talim Terbiye Kurulu Başkanlığını, çağa uygun bir anlayışla yeniden yapılandıracağız. Şura hazırlıklarını bir yıllık sürece yayarak, aşağıdan yukarıya tüm süreçlerde katılımın önünü açacağız. Siyasi temsilcilerin, demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların, eğitim fakültelerinin, öğrencilerin ve öğrenci velilerinin katılımının önünü açacağız.
Ulusal ve resmi bayramlarımızı da bayram tadında kutlayacağımız günler yakın.
Geliyor gelmekte olan…