Türkiye’de seçime az bir süre kaldı.

Sokaklar, televizyonlar, yazılı medya hep siyasi haberlerle dolu. 14 Mayıs’ta seçim olsa da kim kazanacak tartışmaları son bulsa diyenler çok fazla.

Vaatler havada uçuşurken sadece seçim zamanı halkı düşünen siyasiler meydanlara çıktı. A partisi veya B partisi önemli değil. Vatandaş ne istiyor biliyor musunuz?  Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü bozulmasın, terör ve destekçilerine fırsat verilmesin, tarım, teknoloji, sanayi ve savunma da daha güçlü olalım, refah düzeyi artsın ve en önemlisi huzur ortamı istiyor.

Ama hangi partiye baksam etnik kökenler üzerinden bir laf salatası. Bir taraf özgürlük ve demokrasi adı altında projelerden uzak sadece halkı galeyana getirmek isteyen siyasi söylemler içerisinde. Diğer taraf ise eskiden böyleydi şimdi böyle oldu tartışmalarıyla önümüzü göremez olduk. Hep kendimizle kıyaslandık. Ama bilim ve teknoloji de çok iyi olan ülkeleri geçemedik.

Verimli tarım arazilerimiz olduğu halde Hollanda’yı geçemedik.

Neden Hollanda örneğini verdim biliyor musunuz? ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük tarım ülkesi.

Hollanda'da 4 bin kilometrekare alanı nehir, kanal ve göller kaplamakta. Tarım arazileri dar. Buna rağmen yoğun bir tarımsal üretim gerçekleştiriliyor.

Hollanda'nın tarımdaki ihracatı 2022'de yüzde 17 artarak 122.3 milyar Euro'ya yükseldi.

Türkiye ise tarım sektöründe 2022 yılını 34 milyar dolar ihracatla kapattı.

Marmara büyüklüğünde bir ülke olan Hollanda’nın tarımdaki ihracatı bizden katbekat fazla.

Çünkü Hollanda, bilim ve teknolojiyi yakında takip ediyor ve ileriye dönük kararlar alıyor.  Kısa vadeli düşünmüyorlar.

Bu başarı alkışlanmalı… Peki Türkiye’de tarımdaki düşüşün sebebi nedir?

Hollanda, dünyanın tarım alanındaki en başarılı üniversitesi olan Wageningen Üniversite'sine ev sahipliği yapıyor. Bizimde Ziraat fakültelerimiz hatta bu alanda yetişen çok iyi öğrencilerimiz var. Ama ülkedeki tarımı geliştirmeleri için ne kadar destek sağlanıyor? Cevap arıyoruz.  

Pazarda 10 liranın altında sebze meyve yok. Seçim öncesi meydanlar boş vaatlerle dolu. Bence en önemlisi tarım ve eğitim. Doğusundan batısına hangi bölgede neler yapabiliriz? Bunu konuşalım.

Hayat için sanayi mi yoksa tarım mı önemli? diye sorarsanız. Bence önce tarım sonra sanayi. İnsan hayatı için en önemli şey karnını doyurmaktır. Hem gelir kaynağı hem de gıda ihtiyacının giderilmesi noktasına önemli bir yere sahip olan tarım ekonomik kalkınma noktasında da önemli bir yere sahip. Tarım günümüzde ne yazık ki ikinci plana atılmış durumda.

Bize patron değil bu konuda yol gösterecek lider lazım.

Hem Cumhur ittifakı hem de Millet ittifakı tarafından tarım ile ilgili vaatler var.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kırsala ilişkin vaatlerini, 10 madde halinde sıraladı. Aynı gün Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu da tarım, gıda, özellikle hayvancılık konusundaki vaatlerini bir video ile paylaştı.

Erdoğan’ın vaatleri arasında; deprem bölgesinde “akıllı köy evleri” projesi, çiftçiye sıfır faizli kredi, sözleşmeli üretim, aile tipi işletmelere büyükbaş ve besi hayvancılığı desteği, gübre de dışa bağımlılığı azaltmak…

Kılıçdaroğlu ise; gıda bağımsızlığı, gübre ve yemde dışa bağımlığın azaltılması, TİGEM çiftliklerinde tohum ve damızlık üretimi, her köye 1 ziraat mühendisi, 1 veteriner, 1 ziraat teknikeri, bedava büyük ve küçükbaş hayvan dağıtımı gibi tarım alanında vaatlerini sıraladı.

Her iki tarafa da baktığımızda benzer uygulamalar ve bazıları hayata geçti ama başarısız oldu. Çok rahat söylenen vaatler olsa da uygulaması kolay olmayan vaatlerde görüyoruz. Seçimden seçime önem kazanan tarıma ne yazık ki önem verilmiyor. Bu konu sadece siyasetçilerin değil herkesin vatani görevi olmalı. Lüks için beton mezarlıklar inşa ediyoruz kendimize. Toprağa ayak basan bir nesil tükenmek üzere. Böceklerden korkuyoruz onların doğasını bozuyoruz. Halbuki dünya bir sistem üzerine kurulmuş. Birisi bozulursa hiçbir şey eskisi gibi olmaz.