Bugün sosyal medya üzerinde izlediğim bir görüntü bu kadar da olmaz dedirtti.

Bir kadın öğretmen bir öğrencinin velisi tarafından şiddete maruz kalıyor. Şiddete maruz kalan öğretmen akran zorbalığı yapan öğrencisini uyardığı için bu durumu yaşıyor. Görünen köy kılavuz istemez derler. Çocuk babasından gördüğü şiddeti kendi akranlarına uyguluyor.  

Çocukların gelişimi ve davranışları üzerinde en büyük etkiye sahip olan faktörlerin başında aile gelir. Özellikle anne ve babalar, çocukların kişilik oluşumu, değerler, davranışlar ve ilişkiler konusunda en önemli rol modellerdir. Çocuklar, ailelerini taklit ederek dünyayı anlamaya ve kendilerini şekillendirmeye başlarlar.

Anne babaların davranışları, çocukların benlik algısı, özsaygı, sosyal becerileri ve değerler sistemi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Eğer anne babalar, çocuklarına sevgi, saygı, dürüstlük, hoşgörü gibi değerleri aşılamak istiyorlarsa, bu değerleri kendi davranışlarıyla örneklemelidirler. Çocuklar, ebeveynlerinin davranışlarını dikkatlice izler ve onları taklit ederek öğrenirler.

Örneğin, bir anne baba çocuğuna saygı göstermeyi öğretmek istiyorsa, kendisi de çocuğuna saygı göstermeli ve başkalarına saygılı davranışlar sergilemelidir. Eğer bir anne baba dürüstlüğü önemsiyorsa, kendisi de dürüst olmalı ve çocuğuna doğruyu söylemelidir. Çocuklar, ebeveynlerinin davranışlarını gözlemleyerek onları taklit etmeye çalışır ve bu şekilde değerleri ve davranış kalıplarını öğrenirler.

Aynı şekilde çocukların ilişki kurma becerileri de anne babalarının rol modelliğiyle şekillenir. Eğer bir anne baba, ilişkilerinde sevgi, anlayış, iletişim ve adil davranmayı gösteriyorsa, çocuklar da bu nitelikleri ilişkilerinde benimserler. Ancak anne ve babalar arasındaki olumsuz, şiddet dolu veya sağlıksız ilişkiler, çocukların da benzer şekilde ilişki kurma eğiliminde olmalarına neden olabilir.

Anne babaların rol modelliği aynı zamanda çocukların sosyal becerilerini de etkiler. Eğer bir anne baba, empati, işbirliği, paylaşma gibi sosyal becerileri sergiliyorsa, çocuklar da bu becerileri öğrenir ve diğer insanlarla ilişkilerinde başarılı olurlar. Ayrıca, anne babaların çocuklarına gösterdikleri sevgi, şefkat ve ilgi, çocukların duygusal gelişimini olumlu yönde etkiler ve onların da başkalarına bu şekilde yaklaşmasını sağlar.

Unutulmamalıdır ki, anne babaların rol modelliği sadece sözlerle değil, davranışlarıyla da gerçekleşir. Çocuklar, ebeveynlerinin samimi ve tutarlı davranışlarını gözlemleyerek davranışlarına yön verirler. Bu nedenle, anne babaların kendi davranışlarına dikkat etmeleri, çocukları için iyi bir rol model olmaları önemlidir.

***

Bu şiddet olaylarındaki artışa bir de farklı bir çerçeve de bakalım.

Son yıllarda dünyanın birçok yerinde şiddet olaylarının arttığına dair endişe verici bir trend gözleniyor. Toplumun farklı kesimlerinde gerilimlerin yükselmesi, çatışmaların tırmanması ve bireysel şiddet eylemlerinin artması, bu konunun ciddiyetini açıkça ortaya koyuyor.

Birçok faktör, şiddetin artmasına katkıda bulunuyor. İlk olarak, sosyal medyanın yaygınlaşması ve internetin hızlı bir şekilde yayılması, şiddetin daha geniş kitlelere ulaşmasını kolaylaştırdı. Tartışmaların sanal ortamlara taşınması ve mesafeli iletişim nedeniyle insanların daha saldırgan ve şiddet dolu bir dil kullanmasına yol açıyor. Bu da gerçek dünyada şiddet eylemlerine dönüşebiliyor.

İkinci olarak, ekonomik ve sosyal belirsizlik, insanların stres seviyelerini artırıyor ve çatışmalara neden olabiliyor. Gelir eşitsizliği, işsizlik ve kaynakların kıt olması gibi faktörler, toplumun alt tabakalarında öfke ve hoşnutsuzluğa yol açarak şiddeti tetikleyebiliyor. Ayrıca, etnik, dini veya siyasi farklılıkların vurgulanması, gruplar arasında çatışmalara ve şiddete zemin hazırlayabiliyor.

Üçüncü olarak, psikolojik faktörler de şiddetin artmasında rol oynuyor. Zihinsel sağlık sorunları, öfke yönetimi problemleri ve travmatik deneyimler, bireylerin şiddet eğilimini artırabiliyor. Ayrıca, gençler arasında şiddetin normalleştirilmesi, medyanın şiddeti romantize etmesi ve şiddet içeren oyunların popüler olması da endişe verici bir durumdur. Bu tür etkiler, toplumun geleceği olan genç nesillerin şiddetin bir çözüm yolu olarak görmelerine ve bu yönde davranışlar sergilemelerine neden olabiliyor.

Şiddetin artmasıyla mücadele etmek için, toplum olarak ortak bir çaba göstermeliyiz. Öncelikle, eğitim sistemi ve aileler, şiddetin kabul edilemez olduğunu vurgulamalı ve çocuklara empati, hoşgörü ve çatışma çözme becerilerini öğretmelidir. Ayrıca, medya kuruluşları ve sosyal medya platformları, şiddeti teşvik eden içeriklere karşı daha duyarlı olmalı ve şiddet içeren içerikleri sınırlamalıdır.

Açıkçası sosyal medya üzerinde gördüğüm bu tablo, nesilleri nasıl etkileyecek? sorusundan ziyade geleceğin daha güzel inşası için harekete geçme zamanı olarak algılanmalı.