Kitle iletişim araçlarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sonrasında başka bir dünya olacağı, artık eskisi gibi yönetici aktörlerin belirlediği medya programları üzerinden algı yönetimi yapmanın kolay olmayacağı, medyanın bir cep telefonu ve internet bağlantısı üzerinden bireyleşeceği konuşuluyordu. Kısmen doğru olabilir ama tümden doğru olduğu büyük bir balon ve şu günlerde patlamış durumda.

Başka toplumlarda durum farklı olabilir ancak Türkiye’de yarım asır önce toplum iki temel kimlik; Türklük ve Müslümanlık vurgusu üzerinden nasıl meşgul ediliyorsa bugün de bir farkı yok.

İki tane genç, bilgileri çok yeterli değil, gençliğin verdiği toylukları var, asırlardır üzerinde tartışılan problemleri birkaç saatlik tartışma üzerinden çözmeye, düğümlemeye falan çalışıyorlar. Biraz üzerine konuşuruz ve geçeriz, ne olacak ki?

Ama öyle olmuyor, bir kesim din elden gidiyor bağırtısı kopartıyor ve gençlerden birine soruşturma açılıyor. Diğer genç ise sadece popüler olmasına mukabil ciddi bir entelektüel muamelesi görüyor ve nihayetinde bu balon hızlıca patlıyor. Yetmiyor bir de vasat ve altı olduğu için bu tip gündem işgalcisi konulara ülkedeki mütefekkir kesim dahil olmadıkları için eleştiriliyorlar. Yani bu çukura çekilmek isteniyorlar. (Çok şükür akıl ve izan sahibi olmaları nedeniyle o çukura inmediler.)

Neyse birden Müslümanlığın elden gideceği korkusuyla kitleler ve bot hesaplar ve gündem meşgul ederek yani toplumu birbirine kırdırarak yaşamlarını idam ettirenler, bu hiçbir şey ifade etmeyen olayı her şeyi ifade ediyormuşçasına harlıyor.

Eş zamanlı olarak, mafyayı kutsayan, özendiren dizilerden tanıdığımız bir aktörün uzun süre önce zikrettiği bir ifade üzerinden bir Türklük vurgusu kıyameti kopartılıyor. Aman Allah’ım sanırsınız ki ülkede savaş çıkmış, Türkiye halkı ırkı üzerinden tehdit altında, bir kesimin elinde bir mezura kafatası ölçerek kim Türk kim değil ölçüyor ve Türk olmadığını düşündüklerini önce hain ilan ediyor sonra paket edip sınır dışı etmeye kalkıyor.

Kim bunlar?

İsim sahte, profil fotoğrafı yok.

Gaza getirilmiş birkaç heyecanlı tip mi yoksa planlı bir operasyonel bot silsilesi mi belli değil!

Bakın bir tanesi güya Türklüğü yücelttiğini zannederken şu ifadeleri kullanıyor; “Falanca sayıda Türk boyu annelerinize tecavüz etti.” Yumuşatarak verdiğim bu ifadelerin orijinalini yazmam mümkün değil, yine de çok özür dileyerek paylaşıyorum, bu akıl dışılığın vardığı yer burası; Türk boylarını, Türk askerlerini yücelttiğini zannederken onlara “tecavüzcü” damgası vurmak. Bundan büyük utanç olmasa gerek!

Yetmiyor!

Bir siyasi parti yöneticisi çıkıp “Müslüman değilseniz size azınlık muamelesi yapalım” diyor. Hızını alamayıp “Türkiye Türklerindir” sloganıyla bitiriyor.

Sonra gelsin kavga gitsin kıyamet!

Türkiye’nin ateist, Müslüman, Yahudi, Kürt, Türk, Ermeni, Alevi, deist… vatandaşları var, kurucu unsurları var, azınlıkları var, asli unsurları var, var oğlu var. Ama bilin bakalım ne yok; huzur!

Ülkeyi en çok sevdiğini iddia eden kesim ülkede sürekli huzursuzluk çıkartıyor. Bunların sekülerler ve muhafazakarşeklinde iki ayrı kitlesi var ama icraatları hep aynı; huzursuzluk vermek!

Ermeni gazeteci öldürmek, bin yıldır bu topraklarda yaşayan Kürtlerin kimliğini inkar etmek, dillerini yok saymak, Yahudilere İsrail’den nefret etseler bile Netanyahu muamelesi yapmak, dindarları sapık ilan etmek, Müslümanlığın Araplaşmak olduğunu iddia etmek ve Türklerin Müslüman kimliğini reddetmek, Almanya’da bir Türk’ün burnu kanasa kıyamet kopartmak ama kucağında çocuğu olan Suriyeliyi Türkiye’de toplu taşımadan fırlatarak atmak… bu huzursuzluk verme silsilesi uzar gider.

Ancak bunların çok sevdiğini söylediği ülkeye verilen rahatsızlıktan yana hiç şikayeti olmaz; Salda cennetine asfalt dökülmesi, yetişmiş beyin doktorların dövülmesi, geleceği yetiştiren annelerin sokak ortasında çocuklarının babası tarafından öldürülmesi, kadınların tacize uğraması, cennet koyların imara açılması, yeşil ormanlarla süslü dağların traşlanıp taş ocağı yapılması, siyanürle altın aranması, katilin serbest bırakılması ve serbest bırakılan katilin ilk eyleminin niye bana yan baktın diye bu ülkenin vatandaşını öldürmesi, sakatat toplayan bir babanın zabıtalarca itilip kakıldıktan sonra üzüntüden kendini elektrik direğine asması gibi durumlarla ilgili rahatsızlıkları yoktur, olamaz. 

Rahatsız oldukları tek konu, Türkiyeliyim demenizdir.

Ama bunla da bitmiyor. Yöneticilerimiz yeni cepheler açmak istiyor, bir gün doktorlar, yaşam şartları iyileştirilmedi diye yurt dışına çıkınca düşman ilan ediliyor. Bir başka gün öğretmenler, bakanları tarafından kamu kaynaklarınıkullandıkları için hedef alınıyor. Görevini yapmadığı için artan hayvan popülasyonunun oluşturduğu krizleri yaratan belediyeler çözmüyor, ürettikleri bu sorunu kendileri çözmüyor, bu sorunu hayvanların boynuna bırakıp köpek düşmanlığı üretiyorlar. Gazeteciler tehdit ediliyor. Araba almak artık aşırı lüks ve çöpten hallice de olsa ucuz diye canınızı dişinize takıp almaya çalıştığınız Chery’ye ek vergi zammı yapıyorlar. ‘Düşman Yunanistan’ın adasında uygun fiyatla bir balık mı yemek istediniz, hemen yurt dışı çıkış harcı çarpı 10 fiyatına çıkma ihtimali taşıyor. Neredeyse hiçbir ülke bizim vatandaşlarımıza vize vermek istemiyor. Kutsanılanırkın ülkesine vize verilmek istenmiyor. Ne gidebiliyorsun ne kalabiliyorsun. Gitsen hainsin, kalsan huzur vermiyorlar. 

Çok bir şey istemiyoruz, biraz sevgi, biraz saygı, biraz da değer görmek istiyoruz!

Bu ülkede kalmak ve biraz mutlu, bi miktar huzurlu olmak istiyoruz; niye izin vermiyorsunuz? Bizim üç kuruşluk huzurumuz size niye rahatsızlık veriyor. Yoksa az huzura erer, biraz düşünme fırsatı bulur ve sizin suni kavgalarınızdan sıyrılır da kendinize layık gördüğünüz refahı, bu ülkenin vatandaşlarından esirgemenizi eleştiririz diye mi endişeleniyorsunuz?

Artık yetmedi mi?

Biz bu ülkenin vatandaşları olarak size güvenmekten, oy vermekten başka ne yaptık da bize bu huzursuzluğu reva görüyorsunuz?

Bu kadar huzursuzluk bize bile fazla değil mi?

Türklük ve Müslümanlığı idealleştiriyorsunuz, amenna… Peki merak ediyor musunuz Türkler ve Müslümanlar, Müslüman Türkler mutlu mu?

Ben size söyleyeyim, değil. Ve onları mutsuz eden de öteki ırklar değil, dış güçler değil, “kafirler” değil!

Müslüman bir Türk olarak, bayram günü, ülkemle ilgili çok güzel şeyler düşünmek ve yazmak isterken, benim gibi binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının neden huzurlu hissetmek yerine bayram ziyaretinden sosyal medyaya kadar her yerde kavga kıyamet halinde yıprandığını ve yıprattığını izlerken, sadece Müslüman ve Türk olmakla mutlu olacağını iddia ettiğiniz vatandaşlarınızın Müslüman ve Türk olmasıylaher şeyin düzeleceğinden emin misiniz?

Evet, Müslüman ve Türkler ama yine de bu, hiçbir şeyin yolunda gitmesini sağlamıyor, farkında mısınız?

Evet, sana soruyorum, Müslüman ve Türk’üm diye bağırmaktan boğazları şişmiş arkadaşım, kardeşim, soydaşım, sana, mutlu musun? Cevap vereyim, değilsin. Mutlu olsan gülümser ve kendi hayatına bakardın oysa sen sağa sola öfke kusarak, nefret saçarak oldukça mutsuz bir biçimde kendi mutsuzluğunun acısını bir başkasından çıkartarak sana verilmiş ömrü heder ediyorsun. En kısa zamanda farkına varman ve kendini kurtarman temennisiyle…