Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yaptığı kabine toplantısının ardından 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini duyurdu. Türkiye’de doğurganlık hızının düşmesinden rahatsızlık duyduğunu dile getiren Erdoğan, “Aile, bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir” ifadelerini kullanarak iktidarın bu konuda çeşitli adımlar atacağını belirtti.
Doğurganlık hızı tarihin en düşük seviyesine indi
TÜİK’in açıkladığı son veriler incelendiğinde, doğurganlık hızı tarihin en düşük seviyelerine indi. Ülkenin demografik yapısında önemli değişikliklere yol açacak bu düşüş en çok İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde yaşandı. Ekonomik kriz, işsizlik, aile ve çocuk yardımının yetersiz kalması, kreşlere istenen fahiş fiyatlar, ücretsiz annelik veya babalık izin süresinin az olması gibi bir dizi problem doğurganlık hızının düşmesinde önemli rol oynuyor.
“Kadınlar en çok aile evlerinde öldürüldü”
İktidarın uzun zamandır aile politikaları konusunda çeşitli çalışmalar yürüttüğünü söyleyen Kadın Meclisleri üyesi Tuana Gencer, “Kaç çocuk doğuracağımızdan, çocuğu nasıl doğuracağımıza kadar karışan bir iktidar var karşımızda. Onlar için aile son derece ‘kutsal’ bir zeminde. Kutsal aile denilen zemin kadınların ev içine hapsedilmesi demek” dedi. “Çocuk sayısına değil, öldürülen kadın sayısına bakın” diyen Gencer, şunları kaydetti:
“2024'te kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri rekor düzeye yükseldi. Kadınlar en çok evlerinde ve aile içindeki erkekler tarafından öldürüldü. Kadınlar bize en çok o dört duvar arasında güvende hissetmediklerini anlatıyorlar. Faillerinin bir kısmının adli sicil kaydı olduğunu biliyoruz. Büyük bir kısmı ateşli silahla katledildi. Kadınlar en çok kendi hayatları hakkında karar vermek istediklerinde öldürülüyorlar. Boşanmak istediklerinde öldürülüyorlar.”
“İktidar boşanmaları engellemek için çalışıyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun yıllardır sürdürdüğü ‘3 çocuk’ çağrısını yinelemesini eleştiren Gencer, “Aile en küçük örgütlenme biçimi. O birliği sürdürmek istedikleri için her fırsatta çocuk çağrısı yaptıklarını görüyoruz. Bununla birlikte iktidar boşanmaları engellemek için de çalışıyor. Kadının en temel haklarından olan boşanmayı engellemek için mahallelerde çift terapileri veya danışmanlarla çalıştıklarını biliyoruz” dedi. Gencer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öldürülen kadınların aileleri ne oluyor?”
“Biz yıllardır kadın cinayeti davalarında mücadele ediyoruz. Öldürülen kadınların anneleri, babaları, çocukları, kardeşleri var. Onlar da yıllardır mücadele ediyorlar. Hangi aileden bahsediyorsunuz? Mademki aile onlar için önemli, adliye önlerinde günlerce bekleyen, meydan meydan mücadele eden aileler ne oluyor?”