Yıllar önce şöyle bir anlayışım vardı. İnsanlar özlerinde iyidir, öyleyse söyledikleri doğrudur. Bu düşüncem insanları anlamama engel oluyordu. Her şeyi kendi açımdan değerlendiriyordum. Aslında bana söylediklerinin ya da davrandıklarının ötesinde görmem gereken yerler vardı ama ben göremiyordum.
Hayatı veya yaşamı bir dünya okulu gibi düşünürsek bu okula gelmeden önce sözleşmeler ve kontratlar yapılarak gelindi ve biz bu okulda hangi dersleri alıp hangi sınavları alacağımız, bizim isteğimize göre müfredata konuldu. O halde her ne yaşıyorsam ben istediğim için yaşıyorum. O zaman neden istemediğim şeyler yaşıyorum. Bazen şöyle derler iyide ben deli miyim? Neden hayatıma böyle bir insan çektim ya da neden fakirlik içinde yaşıyorum ya da neden bende herkes gibi mutlu bir yaşam yaşamayı istememişim? İlk önce neden sorularının frekansı çok yüksektir ve cevapları çok ağır gelebilir. O yüzden sorduğumuz sorulara dikkat edelim. Eğer yargılar şekilde neden diye soruyorsak cezasız kalamayabiliyor. Evet, dünya okuluna hangi sözleşmelerle geldiğimizi maalesef bilemiyoruz. Aslında tekâmülümüz de tamda onları bulmakla ilerleyebiliyor.
Sürekli başkalarını eleştiriyorsam, yargılıyorsam öyle olmaz böyle olmalı diyorsam ve hep birilerine yardım etmeye onların hayatlarını değiştirmeye iyileştirmeye çalışıyorsam, tüm bu yaptıklarımın benle ne ilgisi olabilir diyebilir misin?
Tüm bu yaptıklarından sonra dönüp baktığında bir şeyin değişmediğini verdikçe daha çok istendiğini, değeri bile fazla vererek aslında içindeki değersizliği onarmaya çalıştığını fakat hak etmeyenlere değer verdikçe kendi değersizliğini daha da arttırdığının ve kendine vereceğin emeği kendine kazandıracağın yetenekleri, tekâmülüne kullanacağın kaynaklarını boşa harcadığını gördüğün, fark ettiğin oldu mu hiç?
Meğerse ben onları kendi anlayışıma, yoluma getirmeye çalışırken onlarda bana kendi merkezimden ne kadar uzaklaştığımı mı göstermeye gelmişler. Kimseyi gitmek istediği yoldan uzaklaştıramıyorsun. Ancak sen kendine bir ışık yaktığında, talep edenlere rehber olabilirsin.
Şimdi görmen gereken dışarısı dediğin şeyin senden yansıyanlar olduğudur. Sende olmayan hiçbir şeyi sen dışarda seyredemezsin. Yani dışarda izlediğin şeyler seni üzen, yoran, değersizleştiren, aldatan, yok sayan, kıskanan ya da her neyse yaşadığın durum senin içinde sahip olduğun ancak farkına varamadığın parçalarının aynadaki yansımasıdır. Yani sen aynayı değiştirmeye çalıştıkça evet başka ayna gelecek ama gördüğün şey yine aynı olacak. Demem odur ki dışarda yaşadığımız haller, durumlar, sözler, davranışlar bizim aynalarımızdır ve biz aynadaki görüntüyü sadece kendimizi değiştirerek değiştirebiliriz.