Ak Parti hükümeti 2002 yılından bu yana başarı üzerine başarı hamleleri atmakta. Bu konuda büyük çaba gösteren iktidarın güvenlik birimlerini oluşturan polislerini konuşacağız.

Gece gündüz demeden milletin, ülkenin selameti için mücadele veren bu arkadaşların biliyorsunuz ki bir sendikaları yok.

Olması da gerekmiyor.

Devletin güvenliğini koruyan, gücü temsil eden birimlerin sendikal mücadele içerisine girmesine gerek duyulmayacak hamleler yapılmalı.

Kısacası devlet polisini hiçbir konuda muhtaç etmemeli, devlet hiçbir konuda polisine ne istiyorsun sorusunu sormadan, neye ihtiyacı varsa temin etmeli.

Peki, ülkemizde polislerimizin durumu böyle mi?

Ne yazık ki bu konuda yapılan iyileştirmeler istenilen düzeyde değil.

Polis aile yapısına baktığımızda tek maaşlı çalışma şekline göre çalışan büyük bir oran var.

Birçok aile maddi yetersizlikler yüzünden dağılma durumuna kadar gelebiliyor. İşte bütün bu sorunların çözülmesi adına hükümetin güvenlik birimleri için  özel hamleler geliştirmesi gerekiyor.

Mesela bir polise kızmışsanız ona yapacağınız en etkili beddua; Büyükşehirlerden birine tayinin çıkar İnşallah demek olur. Büyükşehirlerde yaşayan bütün polis arkadaşların alışverişlerinden kıstığını, standart bir tedarik refleksi geliştiremediklerini ne yazık ki görüyoruz.

Bugün Ak Parti hükümeti oy kaybını belirgin manada büyükşehirlerde yaşıyor. Bunun tahlilini yaptığınızda büyükşehirlerde kira, pahalılık, ulaşım gibi giderlerin küçük bir ile nazaran çok fazla olduğunu, ailelerin gerçekten geçinemediklerini görebiliyoruz.

Ankara-İstanbul-İzmir- Antalya- Adana- Mersin kısacası büyükşehir olan bütün illerde normal standartlara sahip olan bir ev on bin TL seviyesinde.

Bu durum sahil şeridinde ise on beş bin seviyelerinde. Anadolu’da görev yapan bir polisin tayini bu şehirlerden birine çıkması, kâbusun başlaması anlamına geliyor.

Nasıl olsa konargöçer bir hayatımız var diye ev eşyalarını hiçbir zaman istediği kalitede almayan bu arkadaşlar, bir tayin ile birlikte kırk, elli bin gibi taşınma ücreti veriyorlar.

Kısacası yeni evlenen bir bireyin çeyiz parasını birkaç senede ödemesi gibi bütün polisler her tayinde yeniden bir çeyiz, yeniden bir borçlanma, yeniden bir gider tablosu ile karşı karşıya kalıyorlar.

Bu durumun etkilerini düşünebiliyor musunuz?

Bugün terör bölgesinde maaş alan bir polis, riskli bir alanda görev icra etse bile terörle alakası olmayan bölgelerde görev yapan arkadaşlarından daha mutlu. Oysa bedelini her alanda canıyla ödeyen bu arkadaşlar nasıl ki tayinde tercih hakkına sahip değiller ise gittikleri yerlerdeki standartlardan da etkilenmemeleri gerekiyor.

Düşünün hayaliniz olan polislik mesleğini icra ediyorsunuz. Almış olduğunuz maaş yeni müjdeler temel alınarak hesaplanırsa on beş bin ile yirmi bin lira arasında değişiyor. Bu arkadaşımız Kırşehir’de görevini icra ederken mutlu ve mesut bir yaşam sürüyor, gelen bir tayin hakkı ile İstanbul veya Antalya kâbusu başlamış oluyor.

Antalya’da en düşük kira on iki bin. Yirmi bin aldığını düşünürsek elde kaldı sekiz bin. Elektrik, su, doğalgaz, telefon giderleri, mutfak masrafları da maaştan düştüğünde sıfır elde var sıfır.

Aşkla, sevgiyle yapılan bu mesleğin maddi yetersizlikler yüzünden çekilmez bir şekilde icra edilmemesi adına alınması gereken önlemleri olmalı.

Öncelikle güvenlik alanında görev icra eden bütün polislere lojman verilmeli.

Lojman yetersizliği yüzünden bu haklardan yararlanamayan arkadaşlara kira yardımı yapılması gerekiyor. Büyükşehirlerde görev yapan bütün polislerin de bu haklardan yararlanması gerekiyor.

Tayin ve yer değişimlerinde ev taşıma hususu, standart olarak devlet tarafından karşılanmalı.

Bu konuda harcırah sistemi revize edilmeli.

Polis ve Güvenlik güçlerinin ilk ev- ilk araç alımlarında vergi indirimi uygulanmalı.

Polis çocuklarına kreş ve eğitim desteği sağlanmalı. 1-4 yaş grubu kreş ve anaokulu eğitimleri devlet tarafından karşılanmalı.

İç İşleri Bakanlığı tarafından polis ilişkileri birimi kurularak, polislerin düzenli şekilde psikolojik, sosyolojik durumları takip edilmeli.

Polis teşkilatı içerisinde dayanışma sandığı veya bankalarda emniyet yetkililerine sıfır faizli imkanlar sunulmalı.

Bütün bir yıl boyunca mücadele veren polislere has özel tatil köyü planlaması yapılmalı.

Beş yıldız konforunda, sahil şeritlerinde kurulacak olan komplekslerde eğitim ve seminerler verilebilmeli.

Bütün bu hususların hayata geçmesi halinde emniyet teşkilatında daha güçlü bir birlikteliğin oluşacağını düşüyorum.

Suç ve suçluyu çok iyi bilen bu meslek mensuplarının motivasyonu sağlandığında ülkemizin iç dinamiğine doğrudan katkı sunacaktır.