Tarım Bakanlığı gecenin bir yarısında açıkladığı rakamlarla bize kâbusu yaşattı diyen sayısız telefonlar aldım. Çiftçinin mağduriyet yaşadığı, ekonomik koşullar karşısında ayakta durmakta zorlandığı şu günlerde buğdaya verilen rakamların ne yazık ki yerlerde olduğunu görüyoruz. 
Sizce rakamlar ne olmalı sorusuna bile mütevazi bir rakamla cevap veren çiftçimizin alnından öpmemiz gerekiyor. 
‘Devletimiz zor günlerden geçiyor ama bizim de ayakta durmamız için 11 lira vermeliydi’ diyorlar. 
Ben 15 lira diyecekler diye beklerken, 11 lira diyen bu insanlar, bu memleketin özü olduğunu bir kez daha ispat etmiş oldular. 
Peki bundan sonra ne olur?
Çiftçi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu rakamı revize eder inancında, o bizi anlar, çektiğimiz çileyi bilir düşüncesinde 
Başka bir çiftçinin sözleri ise içinde bulundukları durumu anlamamıza yetiyor.
‘200 gramlık beş ekmeği 50 liraya alıyoruz. 
Çiftçinin buğday satış tablosu da şekil bir a da görüldüğü gibi. 
Gerçi buna ofiste burnundan kıl aldırmayan eksperin fiyat kırmaları dahil değil, 
Bankanın gecikmeli ödemeleri de cabası…
2023 yılında bir ekmeğin 5 lira, 
2024 yılında on gram eksildiği halde 10 liraya satıldığını düşünürsek, ekmeğe yüzde yüz zam uygulanmış oluyor.  Kısacası bir kilo buğdayı çiftçiden 9 lira 25 kuruşa alıp, vatandaşa 50 liradan ekmek olarak satıyorlar. 
Ve bu durumu büyük bir başarı olarak reklam ediyorlar. 
Gece gündüz demeden tek beklentisi hasat zamanı alacağı buğday olan çiftçiyi hayal kırıklığına uğratmaktan başka bir şey yapmıyorlar ’diyor.
Bir başka çiftçi de şu ifadeleri kullanıyor; 
‘Gerçi çok iyi anlıyoruz! 
Bankalar üzerinden bütün gariban çiftçileri mecbur bırakıp kredilerle susturdular, herkesi kredilerle borçlandırdılar ki kimse kafasını kaldıramazsın. 
Borçlu adam susan adamdır değil mi?
Bu mantığı uzun zamandan beri susturma tekniği olarak kullanıyorlar! 
Bu ülkeye, bu ülkenin çiftçisine gereken değeri esirgiyorlar’ diyor.
Diğer bir çiftçi arkadaşımız da şöyle düşünüyor;
‘Tahıl koridorlarına dünyanın tamamı muhtaçken, Avrupa kapımıza gelip bize lütfen yardım edin, Ukrayna bize buğday versin, açız dediğinde… 
Biz bu çiftçiler sayesinde kimseye muhtaç değiliz diyemedi kimse, 
Bizim çiftçimiz sayesinde ne Ukrayna’ya ihtiyaç duyduk ne de birilerine ağız büktük diyemiyorlar bile.
Bu olay bile çiftçiye minnettar olmaya yetiyor. Peki minnettar mıyız? Hayır. Çiftçisin sen borçlu kal demekten öteye gidemiyoruz. 
Beyler!
Sömürülmüş bir milletin yerli olmayan tohumları ile milliyiz diyoruz, 
Rus dediğimiz buğday cinsini Rusya’dan, 
Gerek dediğimiz Grek buğdayını Yunanistan’dan 
Ukrayna dediğimi buğdayı Ukrayna’dan alıp milliyiz çakası atamayız! 
Milli tohumların geliştirilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmeye, verimi arttırmaya gayret göstermeliyiz doğru 
Ama… sana tohum vereceğim diyerek çiftçiyi bir yıl boyunca sadece tohum parası için çalıştırmaya kimsenin hakkı yok.
Traktörü borç, 
Mazotu borç, 
Gübreyi borç, 
Kaza belası, hasarına da borç dediğiniz çiftçiye 
Yaz Ömer’e al harmana sözü artık işlemiyor haberiniz olsun. 
Toprakların parça pörçük edildiği, 
Hele hele Allahsız, vicdansız, aç gözlü, dünya ülkelerinin bir araya gelip doyuramayacağı tipler sayesinde 
Tarlaların üçe beşe bölündüğü bu ülkede 
Çiftçiyim demek, borçluyum demekten öteye geçmiyor’