Milli Eğitim Bakanlığı 2016 yılından bu yana kadrolu alım yapmamaktadır. Tüm öğretmenler, sözleşmeli statüde alınmakta daha sonra 3 yılını dolduranlar kadroya geçirilmektedir.

Sözleşmeli öğretmen alımında mülakat uygulanması ise 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen "Ek Madde 4" ile mümkün olabilmiştir. 

2016 yılında, 652 sayılı KHK'ya eklenen ek Madde 4 hükmü şu şekildedir:

"(2) Sözleşmeli öğretmenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde öngörülen genel şartlar ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşıyanlardan Kamu Personel Seçme Sınavı puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir pozisyonun üç katına kadar aday arasından Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanır. Sözleşmeli öğretmenliğe yapılan atama, sözleşmenin imzalanmasıyla geçerlilik kazanır. Sözleşme, imzalanmadan herhangi bir hak doğurmaz."

"(7) Sözleşmeli öğretmenliğe atanacakların başvuruları, sözlü sınava alınacakların belirlenmesi, sözlü sınav konuları, sözlü sınavın usul ve esasları, atanmaları ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Milli Eğitim Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir."

Bu madde hükümleri gereğince 3 Ağustos 2016 tarihinde Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik yürürlüğe konulmuştur.

Uygulamada ilk bir kaç yıl, sözlü sınav sadece, güvenlik soruşturması olumsuz olanların elenmesi için uygulanmıştır. Ancak 2018 yılından itibaren tepkilerin artması üzerine sözlü sınav sadece usulen uygulanmıştır. Sözlü sınavda adaylara, KPSS puanının aynısı verilmiştir. Eski Milli Eğitim Bakanı Yusuf Ziya döneminde başlayan KPSS’nın puanının aynısını verme uygulaması Bakan Mahmut Özer döneminde de devam ettirilmiştir.

Sözlü sınavda, KPSS puanının aynısının verilmesiyle birlikte, Milli eğitim Bakanlığının öğretmen alımındaki tartışmalar, Yusuf Tekin’in Bakan olmasına kadar, sona ermiştir.

Yusuf Tekin: Bu kez tam bir mülakat yapılacak

Mahmut Özer'den sonra Milli Eğitim Bakanlığına getirilen Yusuf Tekin ise TV'lerde yaptığı açıklamada, 2016 yılından bu yana mülakat yapıldığını, yapılan mülakatın işlevsel olmadığını, kendi döneminde 45 dakikalık gerçek bir mülakat yapılacağını, adayların ders anlatma becerisinin ölçüleceğini ve mülakatın kayıt altına alınacağını, adayların mülakat heyetini bilemeyeceğini belirtmiştir.

Mülakatta torpil olmaması için, adayların heyet üyelerinin kim olduklarını bilmemeleri ve mülakatın kayıt altına alınacak olması oldukça olumludur ancak mülakatın negatif algısı bağlamında yeterli değildir.

Her şeyden önce, öğretmenliğe alınacak adayların işe başlama sürecinin 45 dakikalık bir mülakata bağlanması uygun değildir.

Milli Eğitim Bakanlığına iki öneri

Öğretmen adaylarının ders anlatma kabiliyetlerinin olup olmadığını öğrenmek için 45 dakikalık bir mülakata gerek bulunmamaktadır. Üniversitedeki eğitim sırasında, bir ders sadece ders anlatma olarak tasarlanıp bu derste başarı durumuna bakarak öğretmen adaylarının ders anlatma kabiliyetinin olup olmadığı öğrenilebilir.

Bir ikinci yöntem olarak, alınan öğretmenler mesleğe stajyer öğretmen olarak başlatılır ve 1 yıllık sürede de asil öğretmenin yanında derslere girdirilerek ders öğretmen kabiliyetinin olup olmadığına göre asil öğretmenliğe atanırlar veya atanmazlar.

Yusuf Tekin’in mülakat ısrarı siyaseten  doğru değildir

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “İstihdam ettiğim öğretmeni görmek zorundayım” diyerek mülakat yapılması gerekliliğini açıklamaya çalışmaktadır. Ancak Ak Parti’nin en çok eleştirildiği konu mülakatlar ve torpildir. Parti yönetimi bu nedenle 2023 seçimleri öncesinde, mesleğin gerektirdiği haller dışında mülakatın kaldırılacağını ilan etmiştir. Daha işin en başında bir Bakanlığın, mülakatın yapılmasını “mesleğin gerektirdiği haller içine” sokması halinde hiçbir personel alımında mülakatın kaldırılması mümkün olamayacaktır.

Ayrıca mülakat yapılarak öngörülen amaca ulaşılması da mümkün değildir. Sözlü sınava alınacak 3 katı aday içerisinde, yüzde 10’luk bir aday grubunun, ders anlatma kabiliyetinin olmadığı varsayılarak elenmesinin, milli eğitime hiçbir katkısı olmayacaktır. Bilakis, mülakatlarda elenme işleminden dolayı yüzlerce dava açılacak ve Milli Eğitim Bakanlığı, kamuoyunda oluşan torpille alım yapılıyor algısının yanı sıra davalarla uğraşmak durumunda kalacaktır.

Yusuf Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna etmede yetersiz kalmıştır

Bizim edindiğimiz bilgilere göre, milli eğitile ilgili  öneri Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Öğretmenleri mesleğe alırken daha kaliteli bir şekilde seçim yapalım” demiş, ancak Bakan Yusuf Tekin bu talebi “mülakat” olarak algılamıştır. Nihayetinde iki aydır devam eden büyük bir tartışma, Bakanlığın tüm iyiniyetli girişimlerini gölgelemiştir.