Latin Amerika’nın en büyük göç krizlerinden biri bugün Kolombiya sokaklarında yaşanıyor. Binlerce insan Venezuela’dan Kolombiya’ya doğru bir umut yolculuğuna çıkıyor. Her şeyi göze alarak yola çıkan bu insanların ise sadece tek talebi var: Yaşayabilmek...
2014 yılından da eskilere dayanan Venezuela’daki kritik gelişmeler 2025 yılına kadar neredeyse bu 8 milyon insanı bilinmez bir yolculuğa sürüklemiştir. Venezuela’da petrol fiyatlarının düşmesiyle başlayan süreçte ilk göç dalgası Kolombiya’ya doğru yola çıkmıştı…
2014 yılının başlarında çoğu göçmen ya turist vizesiyle ya da kaçak yollarla Kolombiya’ yaya giriş yapıyordu. Bu kitlesel göçler, Kolombiya tarafından geçici olacağı umulsa da pek öyle olmadı. Kolombiya’nın sınır bölgelerinde (özellikle Cúcuta ve Norte de Santander’de) büyük kalabalıklar oluştu. Henüz böylesi kalabalığın şokunu atlatamayan bölge yerlileri ve göçmenler arasında iletişim problemleri ve yer yer gerilimler baş göstermeye başladı. Bu arada başta sağlık hizmetine erişemeyen göçmenler arasında küçük çaplı pandemiler baş gösterdi. Temel gıdalara erişimin sınırlı olması, hijyenik ve sağlıklı koşullarda yaşayamamak göçmenleri bir hayli zorladı.
2017 yılında devam eden ekonomik ve politik krizler Venezuelada yaşayan yerli halkı temel ihtiyaçlarını karşılamayaz hale getirdi. Bu dönemde Venezueladan Kolombiya, Beezilya,Peru ve Şili gibi ülkelere kitlesel göçler yaşanmaya devam etti.
Göçün geçici olacağı umulduğu için göçe yönelik geçici politikalar üretilmeye çalışıldı. Bunlardan biri sadece Kolombiya’nın sınır bölgeleri olan Notre de Santander, Arauca, La Guajira’da kullanılan sınır hareketlilik kartı uygulamasıydı. Bu kart sayesinde Kolombiya hükümeti tarafından Venezuela vatandaşlarına günlük temel ihtiyaçlarını karşılamaları için sınır bölgelerine giriş izni verilebiliyordu. Fakat kısa süreli geçişlere izin sağlayan bu kart, göçmenlere ikamet veya çalışma hakkı vermiyordu. Dolayısıyla legal olmayan koşullarda çalışmaya mahkûm olan göçmenleri daha birçok zorluk bekliyordu…
Bu kart, Kolombiya’nın Venezuela’dan gelen kitlesel göç akınını yönetme çabalarının bir parçasıydı ve özellikle insani kriz nedeniyle sınırı geçmek zorunda kalan kişilere bir kolaylık sağlıyordu. Geçici olan göçün kalıcı hale gelmesi, sosyal haklara olan erişimin sınırlı olması, gittikçe artan altyapı sorunları ve entegrasyon problemleri sonucu 2021 yılına gelindiğinde Kolombiya Hükümeti TMF (sınır kartları)nin iptal ettiğini duyurdu. Bu hamle zaten halihazırda zor durumda bulunan göçmenleri legal olmayan istihdam türlerine, fuhuşa, uyuşturucu madde ticareti ve sevkiyatına yönlendirdi.
Ardından devam eden iç politikadaki istikrarsızlık ve 2020 yılında artan ABD yaptırımları nedeniyle ivme kazanan göç kitlesi 2020’de patlak veren Covid 19 pandemisi ile sınırlar kapanmasına rağmen tavan noktaya ulaştı. Kovid-19 pandemisi, Venezuela’daki sağlık ve gıda krizini daha da derinleştirerek hastanelerdeki ilaç ve tıbbi malzeme eksikliğini kritik bir seviyeye taşıdı. Bu koşullar altında, sağlık hizmetlerine erişemeyen ve temel gıdaya ulaşmakta zorlanan binlerce Venezuelalı, Kolombiya’ya göç ederek daha iyi yaşam koşulları arayışına girdi.
2021 yılına gelindiğinde ise Kolombiya’da çıkmaz bir hal alan mülteci krizi karşısında mültecilere yönelik Geçici Koruma Statüsü (ETPV) uygulamasını başlatıldı. Böylelikle çoğunluğunu Venezuelalıların oluşturduğu milyonlarca göçmene yasal statü tanınmış oldu. Böylelikle çeşitli hakları geç de olsa kazanan milyonlarca göçmenlerden DW kanalına konuşan 10 kişilik göçmen grup, halen kendilerinin sağlıklı ve güvenilir bir alanda yaşayamadıklarını ifade etti. Kolombiyalıların onlara ev kiralarken zorluk çıkardığını ekledir. Bogota Emlakçılar Derneği Başkanı Andres Martinez ise göçmenlere konutları yüksek fiyattan kiralamanın Kolombiya’da bir iş kolu haline geldiğini belirtti.
2024 yılında sandığa giden Venezuela’da 3. Kez aday olan Maduro, seçimi muhalefet adayı Urrutia karşısında kazandığını belirtse de uluslararası arenada bu konu oldukça şaibeli olarak anılmaktadır. Maduro’nun seçim zaferinin sarhoşluğu karşısında ABD ve Avrupa Birliği’nin bu seçimin meşruiyeti hakkında eleştirileri vardır. Bütün bu siyasal kriz ve istikrarsızlık karşısında göc dalgası bir kez daha alevlenmiş ve 500 bin kadar insan daha kendilerine yeni bir rota oluşturmuştur.
Birleşmiş Milletlerin verilerine göre Suriye’deki göç krizinden sonra tarihe geçen en büyük göç krizlerinden biri olan Venezuela’da 2024 yılına kadar 7.7. milyon yurttaş ülkesini terk etmiştir. Bu süreçte 2.5 milyon Venezuelalıya ev sahipliği yapan Kolombiya’ya ise bu göç dalgasından en çok etkilenen Latin Amerika ülkesi olmuştur.
Latin Amerika ve Ortadoğu'yu etkileyen mülteci krizleri, uluslararası bir boyut kazanmıştır. Venezuela'daki krizle benzerlik gösteren Suriye’deki göç krizi, uluslararası toplumun iş birliği ve dayanışma içinde hareket etmesinin önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu tür krizlerde, birlikte mücadele etmek ve etkili politikaların acil bir uygulanması hem göçmenlerin yaşam koşullarını iyileştirmek hem de ev sahibi ülkelerin yükünü hafifletmek açısından kritik öneme sahiptir.