2017 yılında yayımladığı “Yeni Nesil Yapay Zeka Geliştirme Planı” ile 2030’a kadar dünyanın lideri olmayı hedefleyen Çin son günlerde yapay zekadaki başarısı ile gözleri kamaştırıyor. Gerekse devlet destekli stratejiler gerekse teknoloji şirketlerinin devasa atılımları Çin’i yapay zekada zirveye taşıdı. Teknolojiyi hayatın pratiğine dökmekte epey marifetli olan Çin dünyada nasıl yapay zeka devi oldu?

Yapay zekayı “ ulusal güvenlik ve kalkınma meselesi” olarak ele alan Çin hükümeti 2017 yılına kollarını yeni bir plana  sıvayarak başladı. Bu plana göre Çin, 2030 yılına kadar yapay zeka alanında dünya devi olmayı planlıyordu. Teşvik paketleri, detaylı akademik araştırmalar, üniversite destekli büyük yatırımlar hepsi bu planın küçük birer detayıydı.

2024 yılı verilerine göre yaklaşık 1,4 milyar  nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin  her noktada sosyal ihtiyaçlara cevap vermek istiyordu. Bunun da en kestirme yollarından birinin yapay zeka kullanımı olacağını Çin hükümeti önceden iyice kestirmişti Dolayısıyla kalabalık bir nüfusa sahip olması, Çin’in iç güvenlik politikalarına da etki ederek üretmeyi bir hayli zorunlu kılmıştı.

Yaklaşık 1,4 milyar nüfusa sahip Çin’de bu alanda  ilk atılım yüz tanıma sisteminden geldi. Artık Polisler akıllı gözlükler sayesinde şüpheli gördükleri kişilerde yüz tanıma sistemi ile kolaylıkla kimlik tespiti yapabiliyorlardı. Kamu güvenliğindeki yaralara merhem olan akıllı yüz tanıma sistemi sadece bununla sınırlı kalmıyordu.

Yapay zeka kullanıcıları yüz tanıma sistemi ile Çin’in bazı şehirler kolayca alışveriş yapıp ödeme yapabiliyorlardı. Bu atılım da özellikle Çin’in Pekin ve Şangayşehirlerinde gözle görülür derece ekonomik büyümeyi görünür kılmıştır. Bu ekonomik büyüme beraberinde toplumsal refahı getirirken  Çin Bilim ve Teknoloji Bakanı WangZhigang, yapay zekanın sosyo-ekonomik kalkınmaya hizmet etmesi için daha etkili kullanılacağını belirtmişti.Böylece hükümet yetkilileri teknolojinin yönünü halkın refahına doğru çevirmeye çalışıyordu.

Dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin’de elbette problemler bitmiyordu. Bunlardan biri de ulaşım olmuştu. Buna da çare arayan Çin, çözümü akıllı taksilerde buldu. Sürücüsüz olan bu akıllı robotlar Çin gibi kalabalık bir coğrafyada oldukça kurtarıcı oldu. Ayrıca ülke sermayesine de katkı sunmak isteyen Çin hükümeti PonyAi uygulaması ile bazı kentlerde sürücüsüz test araçlarını kullanıma açtı. Bu programı Toyota ile destekleyen ai şirketi kısa sürede görünür oldu.

Bunlarla da yetinmeyen Çin, yapay zeka destekli insansı robotları piyasaya sürerek ilerleme katetmeye devam etti. Büyük çoğunluğu 2024 Dünya Fuarı’nda sergilenen bu robotlar genelde insan hareketlerini taklit ederek eğitim, sağlık, müşteri hizmetleri alanında destek sunuyor. Örneğin Ali Baba’nın lojistik şirketlerinin depolarından aı destekli robotlar siparişleri yönetiyor.

Bütün bu yatırımlar hızla artarak devam ederken Çin, inovasyon sürecini hızlandırması, küresel rekabette daha güçlü bir konuma gelmesi ve yapay zeka destekli yeni nesil endüstrileri şekillendirmesi beklenirken bu sefer başkaca tartışmalar alevlendi. Yapay zekânın hızlıca yaygınlaşması ve gündelik hayatta olağanlaşması ile kafalarda bir takım soru işaretleri oluştu. Bu kadar hızlı ilerleyiş kişilerin veri güvenliğini ne kadar etkileyecekti? Bu teknolojilerin, bireylerin izni olmadan kullanılması mahremiyet haklarını ihlal etmeyecek mıydı? Ayrıca, yapay zekanın karar alma süreçlerindeki şeffaflık eksikliği ve algoritmik önyargılar da sıkça tartışılmaya başlandı.