Emekli ve Memur’dan sonra Kamu İşçisi de ek protokolde düzenleme yapılmasını istiyor.
Kamu işçisi Tayin hakları, Seyyanen Zam talepleri, Refah Payı, Eğitim farkı, Kıdem tazminatları, Haftalık çalışma sürelerinin kırk saat olması, vergi düzenlemeleri gibi birçok başlığı gündeme getirmişti.
Mağduriyetlerinin hat safhada olduğunu dile getiren Kamu İşçisi sesini duyurmaya çalışıyor.
750 Bin kamu işçisini yakından ilgilendiren bu başlıklar sosyal medyada farklı başlıklar halinde yetkililere iletilmek isteniyor.
Memur ve Memur emeklisine yüzde 49,25
SSK ve BAĞ-KUR emeklisine yüzde 49,25 verilirken Kamu İşçisine yüzde 32,57 verilmesi çalışma barışı açısından ciddi sıkıntıları da beraberinde getiriyor.
Enflasyon karşısında ayakta duramadıklarını dile getiren işçilerden Gökhan Yılmaz ile bir araya geldik.
Gökhan Yılmaz kirada oturan, iki çocuk babası bir kardeşimiz. Eşi ev hanımı ve kamu işçisinin geneli de tek maaşla geçinir diyen bir kardeşimiz.
Bugün onun aldığı maaşı ve maaştan geri kalanları tek tek kaleme alacağız.
Tabi bu hususları kaleme alırken asgari ücretle çalışan, özellikle tek asgari ücretle evlerine ekmek götürmeye çalışanlar kardeşlerimizin durumlarını daha vahim gördüğümü belirtmek istiyorum.
Gökhan kardeşimizin maaşı son yapılan yüzde 32.57 lik düzenleme ile 34 Bin TL olmuş.
Oturduğu evi kira ve 11.000 TL
Bu ay kendisine gelen Doğalgaz ücreti 2700 TL
Elektrik-Su-İnternet giderleri 3100 TL
Yavrularından bir tanesi özel olduğu için eğitim aldığı kreş 10.000 TL
Diğer yavrusuna günlük 50 TL okul harçlığı ödediğini, okulda bir simit ve ayranın 25 TL olduğunu, bir suyun 8 lira olduğunu, simit haricinde bir tercihlerinin olmadığını, olması halinde bir tostun 30 TL olduğunu dile getiriyor. Oğluna aylık 1500 lira kantin ücreti verdiğini, 28 gün üzerinden de ödediği servis ücretinin 1064 TL olduğunu söylemekte. Ulaşım noktasında çocuklarını servise veren, kendileri de yürüyerek işe giden binlerce insandan biri Gökhan…
Mutfak giderleri noktasında 1 kg peyniri 200 liradan, 1 Kilo zeytini 170 liradan, Bir kutu reçeli 50 liradan, 30’lük yumurtayı 125 liradan, 1 Kg salçayı 60 liradan, 2 kg lık sıvı yapı 180 liradan, aldığını, sebze ve meyve ile birlikte yaklaşık haftalık 1.500 lira mutfak masrafı olduğunu, bu rakamın aylık 6 bin TL ye denk geldiğini söyledi.
Elbise almadan, evine et, sucuk, kıyma girmeyen bu ailenin standart masrafı 35.365 lira yapıyor.
Şu durumda 34 Bin lira maaş alan kamu işçimiz yaklaşık 1500 lira içeri girmiş durumda. Kısacası 12 ay boyunca hiçbir elbise almadan, evine et ürünleri, baklagiller, ekmek almayan bu kardeşimiz 12 ayda 16.380 lira içeri gidiyor.
Bütün bunlara rağmen kamu işçisinin yaşaması gerektiğini, ayakta durması gerektiğini söyleyenler acaba direksiyona geçerse hangi duvara toslar çok merak ediyorum.
Kendisiyle konuştuğum arkadaşımın ismi Gökhan, nice Ahmetler, Mehmetler, Ayşeler, Fatmalar aynı durumda kim bilir.
Geleceğe dair en ufak bir hayali olmayan, evinde geçmiş dönemlerde kıt kanaat almış oldukları bir beyaz eşyanın bozulmaması için dua eden bu insanlarımızın ucuz marketlerde ürün kovalaması, Pazar sonu kalan ürünleri almak için fırsat kollaması acaba hangimizin suçu.
Bugün sosyal medya sayfalarında, televizyonlarda sesini duyurmaya çalışan bu kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılar ortak sıkıntılar değil mi?
Bütün bunlara rağmen bu kardeşlerimizin sabretmesi gerektiğini telkin eden veya yaşam standartlarınızı aldığınız maaşa göre ayarlayın diyenler en dip standartlarla yaşamaya çalışan bu insanların yerine kendilerini koyabilir mi?
Maaşlarını aldıktan sonra eşleri ile çocukları ile ayda bir restaurantta yemek yiyemeyen, mevsimsel özelliklerden dolayı çocuklarının kışın giydiğini yazın giyen veyahut yazın giydiği ile kışı çıkarmaya çalışan ne kadar insan var etrafımızda.
Evet, sözü çok uzatmanın bir anlamı yok. Yapılacak olan yüzde 49,25 lik revizyon ile ancak başa baş bir ekonomi yönetimi yapabilecek olan kamu işçisi için gereken ivedilikle yapılmalı.