Katliamın 60. Gününe geldiğimiz bugünde, devlet olmayı bir türlü beceremeyen İsrail, terör devleti olduğunu tüm dünyanın gözleri önünde hafızalara nakşetmiş durumda.
7 Ekim tarihinden bugüne kadar 15.500 insan hayatını kaybederken, 6500 insan da kayboldu!
Filistin topraklarına ayak bastıklarından beri ölüm kusan terör devleti, sembolik söylemlerin, göstermelik beylik lafların gölgesinde, büyümesini sürdürüyor.
Her dönemde İsrail’i terörist ve Siyonist ilan eden söylemler yapılıyor ancak bu durum bir adım ileriye gidemediği gibi İsrail hep ve daha da büyüyor.
Parmak sallayan liderlerin İsrail’in azgınlığına dur dememesi,
İsrail’in bir terör devleti olduğunu ilan etmemeleri,
Devlet vasfını yitirdiği fikrinde birleşmemeleri
Elçiliklerinin lav edilmemesi,
İsrail terörü ile ticari hiçbir adımın atılmaması ve dünya çapında boykot edilmesi sadece ve sadece insanlığın hayali olarak önümüzde duruyor.
Bugün Gazze’de yaşananlar İslami değil, insani ve vicdani bir meseledir. Bu katliamın tüm dünyada yankı bulması ve bir eyleme dönüşmüş olması da insanlığın bir gerekliliğidir.
Her ne kadar içimizdeki bir takım insansı varlıklar, yok olan canların, küçücük bebeklerin acısını dile getirmeseler de, herkes kendi cinsini savunur demekten öteye varmıyor dilimiz.
Bu durum başta kendilerini Müslüman olarak nitelendirenlerin ayıbıdır.
Tarihten bugüne İslami kurallara göre yaşamayan ancak söze ve ifadeye sıra geldiğinde mangalda kül bırakmayan bu devletlerin yapamadığını, henüz gerçek İslam’la tanışmamış olan Hristiyanlar, putperestler, ateistler yapıyor.
Bu sebeple her defasında ifade ettiğim gibi, Doğu’da yanan ateşin Batı’da güneş olup doğduğunu hep birlikte göreceğiz.
Kıyamet alametlerinde belirtildiği üzere güneşin Batı’dan doğacağına olan inancımız bu eylemle gerçeğe dönüşmeyi bekliyor.
Gazze Kasabı Netanyahu’nun hastalıklı ruhunu daha önce Miloseviç’te görmüştük. Miloseviç ‘’vakit Türklerden öç alma vaktidir’’ diyerek 8500 masum insanı katletmişti.
Bir liderin beslendiği kaynaklar yönettiği toplumun aynasıdır.
Bugün İsrail, çocukları öldürmenin övünç duyulacak bir eylem olduğunu savunarak öldürmek üzerine şarkılar söylüyor.
Dünyanın ortak bir miras olduğu fikrinde birleşmek yerine, dünya insanının varlık sebebini, kendilerine hizmet etmek olduğu düşüncesini savunuyorlar.
Bir zamanlar seçilmiş ruh sapkınlığı ile kendilerine Hitlerin yaptığını yapanlar, tarihten ders çıkarmak yerine aynısını Gazze’de yapıyor.
Hiç şüphesiz Netanyahu’nun sonu Hitlerin ve Miloseviç’in sonu ile aynı olacaktır.
Bugün İsrail’de yaşananları destekleyen, savaşı ve ölümleri seven İsrail’in ağababası Amerika Birleşik Devletleri, kendilerine vatan kıldıkları toprakları asıl sahiplerinden kanla almayı tercih eden, her zaman varlığını işgale, katliama, soykırıma borçlu olan en büyük terör devletidir.
Teröristlerle iş tutma huyunu burnumuzun dibinde önce PKK ile, sonra isim değişikliği teklifi ile ismini değiştirdikleri YPG ile yapan Amerika tarihi, kirli örneklerle doludur.
1492 yılında Kristof Kolomb Amerika’yı keşfettiğinde orada 70 milyon Kızılderili yaşıyordu. Bugün ise orada yaşayan Kızılderili nüfus sadece 2 milyon. İlk biyolojik silahlarını Kızılderililer üzerinde deneyen Amerikalılar, Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödüyordu.
Yine Amerika, Vietnam katliamı ile dünya tarihinde kendine yakışan şekilde yerini aldı. Hareket eden her şeyi öldüren Amerikan askerleri, 320 bin Vietnamlıyı öldürdü.
Bu denli kirli bir geçmişi olan Amerika’nın bugün İsrail’de yaptığı da budur. Nerede bir savaş varsa o savaşı destekleyen, ölümlerin olmasını her zaman arzulayan ve yaşama sebebini bu gaye üzere kuran Amerika’dan aksi beklenilemezdi.
Dikkat ettiyseniz güç kimde ise katliamın, ölümün sahipleri de onlar.
Gücün kölesi olanlar ise bu katliama karşı sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Gözlerimizin önünde yok edilen Filistin için hiçbir dünya ülkesi gereken adımı atamıyor.
Diliyoruz ki bir an evvel bu katliam son bulur ve bu soykırımdan geriye kalan çocuklar artık hak ettiği gibi bir dünya düzenine kavuşur.
Selam ve dua ile…