Malum siyaset kızıştıkça herkes bu kızışmadan nasibini alıyor.
Kahvehanelerde siyaset, evlerde siyaset, sokakta siyaset…
Durum böyle olunca siyasetle yatanlar, siyasi rüyalardan nasibini alıyor.
Şimdi bütün anketlerden daha net, bütün söylemlerden daha berrak bir görseli yani siyasetin meyvesi olan siyasi rüyamı sizinle paylaşacağım.
Seçimler yapılıyor,
Kemal Kılıçtaroğlu çok az bir fark ile seçimi kazanıyor.
Meclis aritmetiğinde Ak Parti milletvekilleri ile İyi Parti milletvekilleri birleştiğinde meclis çoğunluğunu tek başına elde edecek bir güce kavuşuyor.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli meclise giremiyor.
Hazır olun MHP’nin meclise soktuğu milletvekili sayısı ise 32 oluyor.
Ne rüya ama?
Devam ediyoruz.
Bay Kemal ya da Bay Bay Kemal tedirgin, mutsuz günlere merhaba diyor.
Bay Kemal, Meclis gücünü kaybetmiş, İyi Parti ile arasında soğuk bir rüzgâr esiyor.
Ak Parti- Milliyetçi Hareket Partisi’nin milletvekilleri- Yeniden Refah partisinin 6 vekili ile İyi Parti birlikte hareket etme kararı alıyor.
Sebep, Bay Kemal, hükümeti parlamenter sisteme taşımamak için bahane üretiyor, İyi Parti'de bu durumdan dolayı rahatsız oldugunu ilan ediyor.
Garip değil mi?
Parlamenter sistemi istemeyen Ak Parti, İyi Parti'nin meclis desteği ile tekrar parlamenter sisteme geçiyor.
Rüya bu ya, yeni dönemin kurucu unsurları ise Ak Parti-İyi Parti-Yeniden Refah Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin vekilleri oluyor.
Buna Milliyetçiler ile Solcular yarışı deniyor.
Daha garip olan ise Gelecek Partisi ile Deva Partisi sol kesimi temsil eden ve HDP’nin de aktif rol almaya başladığı safta duruyor.
Kimin kimlerle olduğunun bir önemi yok. Önemli olan siyasetteki kaygan zeminde kim aktör, kim dublör. Gerçi hepsi aktör olduğunu iddia ediyor.
Bugün insanları etkilemek için var gücüyle maharetlerini sergileyenler,gördüğüm rüyanın provasını yapıyor.
Umarım gerçekleşmez, umarım rüya, sadece rüyada kalır.
Koalisyonların vermiş olduğu negatif etki o kadar içsel bir hal alıyor ki, ülke her iki kesimde de zorunlu bir koalisyon birleşimine mahkûm ediliyor.
Tek parti hükümetlerinin güç kaybetmesi ile birlikte oluşturulan zorunlu koalisyonlar küçük kurtçuklar gibi sadece ve sadece içini kemiriyor.
İktidarı yıllarca elinde tutan Ak Parti başarı hanesini tek başına yükseltti.
Bu bize kurulduğu ilk yıllardaki ruhun var olması gerektiğini hatırlatıyor.
Daha öz bir Türkçe ile ‘ya güçlü gel- ya hiç gelme’ dedirtiyor.
Ak Parti için dile gelen temenni ne yazık ki diğer bileşenler için geçerli olmuyor.
Çünkü diğer bileşenler yola çıktıkları ilk andan itibaren parmak sallamayı daha net şekilde yapıyor.
Daha da öteye giderek yokluk zamanında yanlarında olan destekçilerini, köşe yazarlarını, işsiz bırakacak telefon aramaları yapıyor.
Bununla da kalmayıp sırf Recep Tayyip Erdoğan’ı koltuktan indirmek için her türlü ortaklığı meşru görüyor.
Evet, Ak Parti gitsin diyenler çok. Fakat Ak Parti’nin gitmesi ile birlikte gelecek olanlardan korkanlar da çok.
Bu durum kendiliğinden gelişmedi, medya kanalları üzerinden PKK terör örgütünü terör olarak görmeyen,
iktidara geldiklerinde teröristleri salacaklarını söyleyen,
terörist başı Öcalan’ı serbest bıkacaklarını dile getirenler bu durumu seçim vaadi olarak görüyor.
Bize oy verirseniz askerinizi şehit eden PKK’yı salacağız,
Bize oy verirseniz kundaktaki bebeği öldürten çocuk katilini salacağız,
yeter ki Erdoğan gitsin diyen garip bir vicdan-zeka yoksunluğu oluşuyor.
Erdoğan’ı sevmeye biliriz, suçlayabiliriz, bizi bu hale sen getirdin de diyebiliriz.
Halinden memnun olan, olmayan oranlamasını yapıp kararımızı da verebiliriz ama sırf Erdoğan gitsin diye kurulan ortaklıkları sineye çekmeyi anlaşılır bulamayız.
Bu yüzden Ya Erdoğan ya PKK tercihinin yanında, diğer bileşenlerin PKK ile aralarındaki mesafesini iyi irdelememiz gerekiyor.
Ülkemize yakışan ve görmek istediğimiz rüyayı şu şekilde anlatabiliriz sanırım.
Bizi 20 yıldan beri yöneten Erdoğan ile terör örgütleri ile arasına sınır koymuş Memleket Partisi veya Ata İttifakı arasında geçecek olan bir seçimi temenni etme rüyası da var diyebiliriz.
Veya net bir şekilde sizinle hiçbir şekilde bir arada olmamız mümkün olmaz diyen, kapalı kapılar arkasında bakanlık ve oy paylaşımı yapmayan kişilerin daha net, daha şeffaf bir ortamda yarışmasını temenni edebiliriz.
Kısaca vatandaş olarak Erdoğan ile PKK tercihi arasında sıkıştırılmadan, Erdoğan ile Memleket Partisi, Erdoğan ile Ata ittifakı tercihinin de var olduğunu dile getirebiliriz.