Siyaset evrilmeye devam ediyor.
Yapılan birinci tur seçimlerinde kilit isim olarak ortada duran ATA ittifakı, bugün yarın bağımsızlığını ilan ederek birlikte oldukları partileri azat ettiklerini açıklayacaktır.
Bu açıklama ile birlikte Ata ittifakının liderlerine dikkat kesilmemiz gerekiyor.
Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ; Millet ittifakının iktidar olması ile birlikte mecliste gereken çoğunluğu almaması ve siyasi anlamda geleceği öngöremeyen bir bütünlük olmadığını bile bile Millet ittifakına destek verdiklerini veya seçmeninin serbest bırakacaklarını açıklayacaktır.
Sinan Ogan ise meclis aritmetiğini göz önüne alarak Türk dünyasının beklentisine cevap vermek açısından Cumhur ittifakını destekleyeceklerini dile getirecektir.
Siyasi hamleler uzun metrajlı bir film gibi önümüzde dururken ikinci turda yaşanması olası olan depremlerde sarsıtıcı bir boyuta ulaşacaktır.
Millet ittifakı içerisinde ‘sen bizden değilsin’ söylemi daha da ete kemiğe bürünecek ve Gelecek ile Deva partileri parti içerisinde istenmeyen adamlar olarak ilan edilecek.
Önceki yazılarımda CHP’yi el birliği ile nasıl yeniden dizayn ettiklerini,, CHP’nin içini nasıl boşalttıklarını anlatmıştım. Bu durum ilerleyen günlerde daha da netleşecek.
Siyasetin ikinci perdesi olarak görülen ikinci tur manevralarına baktığımızda bu güne kadar FETÖ-PKK hatta ve hatta mülteciler ile ilgili net bir üslup takınmayan Millet İttifakı’nın milliyetçi oylara gözünü dikmesi ile birlikte nasıl net bir üslup takındığını görmeye başladık.
Birinci turdan önce, halkın beklentisi olan bu söylem şeklinden imtina eden Kemal Kılıçtaroğlu bu hamle ile İYİ Parti lideri Meral Akşener’in ne kadar haklı olduğunu da teyit etmiş oldu.
Meral Akşener kumar masası cümlesi ile hatırlansa bile terör ile arasına net bir mesafe konulmalı söyleminde kararlı olsaydı ve o masaya oturmamış olsaydı, bugün siyasetin ana muhalefet partisi olacağı gerçeğini kimse inkâr edemezdi.
Masaya tekrar dönmesi ile birlikte elinde tuttuğu ana muhalefet bayrağını kaybeden Akşener, milliyetçi oyların bir kısmını MHP’ye bir kısmını da Sinan Ogan’a teslim etmiş oldu.
Bu gerçeğin gölgesinde HDP’den gelecek olan oylar bizi kurtarır mantığını güden Kılıçdaroğlu’nun HDP’nin de içinde parçalara bölündüğünü, TİP seçmeninin batı marjinal kesimi temsil ettiğini, sanatçı ve batıcı zihniyetin bu parti içerisinde birleşeceğini hesaba katmadı.
Bugün el birliği ile atılmış olan adımla HDP’yi sadece doğuda kırsal bir parti boyutuna çeviren hamlelerin neden atıldığını da anlamakta zorlanıyor olabilirler.
PKK destekçisi olan bireylerin son anda ismi değişen ve bir metreyi bulan çarşaf listede ‘yeşil sol Parti’yi bulması da kolay olmamıştır.
Bunun yanında PKK desteğinden haberdar olmayan, sadece Kürt oldukları için destek veren mütedeyyin seçmenin parti ismi içerisinde ‘sol’ ifadesini görmesi de yadsınamayacak bir oy kaybı olarak önlerinde duruyordur.
Pazar günü yapılacak olan seçimlerde, çok kolay bir tercih pusulası ile karşılaşacak olan seçmen, önceki seçimde olduğu gibi 1 Milyon 37 bin 104 geçersiz oy atmayacaktır.
Seçmenin net bir şekilde göreceği iki tercih, seçimin kalitesini de yükseltecektir.
CHP seçmeninin tekrar sandık başına getirmek için büyük bir mücadele verecek gibi. Fakat Sinan Ogan’ın tercihini cumhur ittifakından yana kullanması ile birlikte yenilgi kabul edilir bir hale dönüşecektir. Küçük bir ihtimal olsa da Sinan Ogan’ın millet ittifakına destek vermesi halinde sandığa son bir kez omuz verme gayreti de hortlayacaktır.
Bugün Sinan Ogan’a oy veren Polis, asker kesiminin büyük bir oran olduğunu görebiliyoruz. Ümit Özdağ’ın milliyetçi geçmişi ve polislere hocalık yapmış olması da göz önüne alınsa bile millet ittifakını destekleme kararı alsalar dahi aynı etkiyle sandığa yansıyacağını düşünmek imkânsızdır.
Ortada millet ittifakına yapışmış olan ve her ne kadar bizim onlarla işimiz yok dese dahi milletin gözünden kaçmayacak olan PKK ve Kandil’in etkisi, millet ittifakının istediği sonucu almasına engel olacaktır.
Bunun yanında yıllardır misafir ettiğimiz mülteciler ile ilgili ülkelerine geri dönüş çalışması Cumhur ittifakı tarafından net bir garantiye dönüşürse, alınacak olan oy oranının yüzde 55-57 bandına çıkması pek tabi mümkün.
Son hamleler ile birlikte, özellikle deprem bölgesinde kendilerine oy vermediği halde ziyarette bulunan ve çok etkili bir söylem dilini kullanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın o bölgelerde oy oranını yükselteceği de gerçek.
Avrupa’nın biz yanıldık. Türkiye halkına rağmen Erdoğan’ı koltuğundan edemeyeceğimizi anladık. Bundan sonraki süreçlerde Erdoğan ile çalışma formülleri üzerinde durmalıyız minvalindeki açıklamaları da seçimi sadece Millet ittifakının kaybettiği anlamına gelmemesi demektir.
Evet, ortada kaybeden ve kaybettiğini anlamak istemeyen bir parti olsa dahi, içten içe yenildiklerini, seçmeninin istediği mücadeleyi vermek zorunda kaldıklarını görebiliyoruz.
Peki, Erdoğan tarafında durum nasıl?
Erdoğan tarafında kazanma sarhoşluğuna şimdiden girmiş büyük bir kitle var. Bu kitle böyle devam ederse, çok kolay alacakları seçimi, kılı kılına alabilecek hatta kaybedecek bir seviyeye çekebilirler.
Şimdiden uyarımızı yapalım; Ak Parti teşkilatlarındaki zafer sarhoşluğundan kurtulmaları için sadece ve sadece iki günleri var. Gerisi tarifi imkânsız bir kayıp olacaktır.