Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala, birçok veli için heyecan kadar endişe de ön planda. Kırtasiye ve okul üniforması fiyatlarında yaşanan fahiş artışlar, aile bütçelerini ciddi şekilde sarsıyor. Geçen yıla kıyasla yüzde 70’e varan fiyat artışları, zaten zorlanmakta olan hane ekonomileri için ağır bir yük oluşturuyor.
Bu artışlar, sadece ekonomik bir sorun değil; aynı zamanda sosyal bir adaletsizlik. Dar gelirli aileler, çocuklarının temel eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla çaba harcamak zorunda kalıyor. Her çocuk, eğitimine eşit bir başlangıç yapma hakkına sahiptir. Ancak yüksek maliyetler, bu hakkı elinden alıyor ve eğitimde fırsat eşitliğini daha da zedeliyor.
Veliler, hesaplı alışveriş yapmak için çeşitli yöntemlere başvuruyor. İkinci el kıyafetler, toplu alımlar ve indirim günlerini takip etmek gibi çareler arayışında. Ancak bu çözümler de sınırlı. Yükselen maliyetler, tek başına bireysel çabalarla aşılamayacak kadar büyük bir sorun. Burada esas çözüm, sistemik bir düzenlemeyle mümkündür. Okul malzemeleri ve üniforma fiyatlarının denetlenmesi, sübvansiyonların artırılması ve özellikle dar gelirli ailelere yönelik desteklerin genişletilmesi gerekiyor. Eğitim, yalnızca çocukların değil, toplumun geleceğidir. Bu yüzden, devletin eğitim giderlerini düşürmeye yönelik politikaları hayata geçirmesi hayati önem taşıyor.
Öte yandan, toplum olarak da dayanışma göstermemiz gerekiyor. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve yerel inisiyatifler, velilere destek olmak amacıyla kampanyalar düzenleyebilir. İhtiyacı olan ailelere kırtasiye yardımları yapılabilir, ikinci el üniforma alışverişlerini organize edecek platformlar oluşturulabilir.
Çocuklarımızın eğitimine yapılan her yatırım, aslında ülkemizin geleceğine yapılan bir yatırımdır. Bu yüzden, hem devlet hem de toplum olarak, bu yükü birlikte omuzlamalıyız. Eğitim masraflarının bu denli artması, göz ardı edilebilecek bir sorun değil, hepimizin ortak sorumluluğudur.